OHAL'in iç yüzü ve İDAM gerçeği!

Rıfat Paça

MHP lideri Devlet Bahçeli bey 2010 yılından itibaren yaşan vahim terör hadiseleri üzerine hemen hemen her yıl OHAL ilan edilmesi yönünde çağrılarda bulunmuştu!

***

19 Haziran 2010 tarihinde "Terörün iç kaynakları ve unsurlarına karşı gerekli tedbirlerin alınabilmesi için Anayasa’nın 120’nci maddesine göre bölgede Olağanüstü Hal ilan edilmelidir." diyen MHP lideri Devlet Bahçeli'dir.

11 Mayıs 2011 tarihinde Edirne Keşan'da "AKP dikkat etsin, okyanus ötesi bir oyuna kurban gitmesin, aklını başına alsın!" uyarısını yapanda MHP lideri Devlet Bahçeli'dir.

19 Eylül 2012 tarihinde MHP Lideri Devlet Bahçeli Askeri lojmandan Türk bayrağı indirilmesiyle alakalı yaptığı basın açıklamasında bir çağrıda bulunmuştu. "Sıkıyönetim ilan edilmeli. Türk bayrağı indiriliyor. Gayri nizami harp var!"

19 Ağustos 2015 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli bey terör saldırıları ile alakalı aynen şöyle diyor, "Sıkıyönetim ilanı geciktirildiği takdirde veya ertelenmesi halinde Türkiye baştan ayağı teröristlerin düşmanlıklarına yoğun olarak sahne olacaktır. Bunun sonucunda ise kanlı bir iç savaş kaçınılmaz olarak gündeme gelebilecek, sonuçta Türk milleti bizzat devreye girerek meşru müdafaada bulunabilecektir. Herkes ayağını denk almalıdır."

15 Mart 2016 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli bey dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinde terörle mücadele konusunda açık çek vermiş ve OHAL önerisini yenilemişti.

***

MHP lideri Devlet Bahçeli bey 2010 yılından beri OHAL'i önerdiğinde ne Erdoğan, ne siyasi iktidar AKP, nede dönemin Başbakanları ciddiye almadı. Tam tersi gericilikle, 90'lara dönmekle itham ettiler. OHAL'in kötü birşey olduğu yönünde algı oluşturmakla birlikte öngörüsüzlük örneği gösterdiler.

Yaşadığımız sözde darbe girişimi söz konusu olduğunda OHAL'e başvuranlar yine aynı kişiler olmuştur. Demek ki OHAL gerektiğinde uygulanmalıymış.

***

20 Temmuz 2016 tarihinde Saat 23:30'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Başkanlık' yaptığı MGK ve Bakanlar kurulunun ardından 90 gün boyunca OHAL ilan edilmişti. Ardından 21 Temmuz 2016 tarihinde TBMM'de OHAL oylamasına katılan 461 milletvekilinin 346'sı (MHP-AKP) kabul oyu kullanırken, 115'i (CHP-HDP) red oyu kullandı.

Erdoğan'ın, Başbakan'ın ve siyasi iktidar AKP'nin gerek söylemleri, gerekse alınan kararları dikkate aldığınızda MHP ve lider Devlet Bahçeli beyin çizgisine geldikleri görülmektedir.

***

OHAL'in işleyişi ile alakalı çok dikkatli olmakla birlikte, ciddi takip gerektiren önemli bir husustur. Zira bu yetki farklı yönde kullanılabilir.

Örneğin Ekim 2014'de TBMM'de oylanan olası terör saldırılarına ve tehditlerine karşın TSK'nın sınır ötesi operasyon yapabilmesi için Irak - Suriye tezkeresine MHP AKP'ye destek vermişti. Zira bu destek devletin ve milletin güvenliği için çok önem arz etmekteydi. Dolayısı ile her daim devletinin ve milletinin yanında olan MHP, olması gereken desteği vermişti.

***

Ancak MHP'nin verdiği bu destek, AKP tarafından farklı yönde kullanıldı. Kuzey Irak'tan Türkiye'ye girip buradan Suriye'nin kuzeyine geçen Peşmerge ve PYD, IŞİD'e karşı mücadelesinde AKP'nin desteği açık ve ne olarak görülmüştür.
Hatta dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu durumu, "Biz de Peşmerge güçlerinin Kobani'ye (Ayn el-Arap) geçişine destek için yardımcı oluyoruz." açıklaması ile doğrulamıştır.

***

OHAL'in kabulünden sonra gerek Erdoğan'ın, gerekse Başbakan'ın ve siyasi iktidar AKP'nin açıklamaları dikkatlice incelendiğinde demin belirttiğim husus gerçekleşebilir.

Örneğin bu OHAL'in millete değil devlete karşı yapıldığı, ciddi derecede sistem eksikliğinin yaşandığı, bölgelerde en etkili ve yetkili kişilerin Vali'ler olduğu söylenmektedir. Hatta Vali'lerin yetkileri genişletileceği ve yeni düzenlemeler yapılacağıda belirtilmektedir.

Yeni düzenlemeler ve yetkiler ile Vali'ler direk Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlı olacağı izlenimleri vermektedir. Dolayısı ile bu süreç Başkanlık sistemi sürecinin en kilit halkası olabilir.

***

Nitekim MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay'da parti olarak bu konunun takipçisi olacaklarını, OHAL'in sadece FETÖ'ye yönelik değil KCK, PKK ve IŞİD'e karşı da uygulanması gerektiğini belirtmektedir. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, "Milliyetçi Hareket Partisi, böylesi karanlık ve oldukça sıkıntılı dönemde devletinin ve milletinin yanında ne pahasına olursa olsun tavizsiz şekilde duracak, hiçbir gayri meşru oluşum veya çeteleşmeye aman vermeyecektir." yönünde açıklaması bulunmaktadır.

Dolayısı ile bu konunun takipçisi olmakta fayda görüyorum. Zira tezkere konusunda verdiğim örnek hala unutulmamakta, hafızlarda tazeliğini korumaktadır.

***
İdam isteğine ve tarışmalarına gelirsek...

İdam konusundaki tartışmalar tekrar gündeme getirildi. Ben şahsen idam cezasının tekrar yasalaşacağını düşünmüyorum. Velev ki idam cezası yasalaştı, bu geriye dönük işlemez, ileriye dönük işler. Yani Apo canisini, terör örgütlerini ve FETÖ'yu kapsamaz.
Hukukçu değilim ancak çok önemli hukukçuları takip ettim. İdam cezası özel kanunla geriye dönük işlenir mi diye sorarsanız, sanmıyorum!

İdam konusundaki tartışmalarda Erdoğan 14.7.2004 tarihli 5218 sayılı kanunla (savaş, yakın savaş hali ve terör suçları) Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları (idam) AKP tarafından kaldırıldığını itiraf etti fakat yarın bir gün idam konusu yine MHP aleyhine kullanılabilir.

Ben şahsen 'savaş, yakın savaş, darbe ve terör tehdidi' kapsamında idam cezasının TBMM getirilip yasalaşmasından yanayım. Fakat idam meselesi ileriye dönük bir hamle olduğu gibi algı operasyonu yaparken bunun alt yapısıda oluşturulmaktadır. Şuan bu süreci yaşamaktayız.

***
Yazıma MHP lideri Devlet Bahçeli beyin tarihe not düşmüş şu kıymetli sözü ile noktalamak istiyorum; "Yürümezsek Hak yolda, erimezsek Hak yolda, çürümezsek Hak yolda, gök girsin, kızıl çıksın."

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.