Ankara'daki kanlı terör olayının Başkanlık sistemi ve Yeni Anayasa ile alakası var mı?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti“nin 57. Koalisyon Hükumeti (DSP-MHP-ANAP) döneminde üç buçuk yıl içerisinde PKK terör örgütüne karşı kararlı ve etkin mücadele gerçekleştirilmiş, dağıtılarak bitme noktasına getirilmiştir. Uygulanan geniş kapsamlı güvenlik politikaları ile terör sorunu bertaraf edilmiş, büyük Türk milletinin can güvenliği sağlanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birliği ve dirliği yeniden sağlamlaştırılmıştır.
3 Kasım 2002 tarihinde iktidara gelen AKP, uyguladıkları yanlış güvenlik politikaları ile bitmiş, dağılmış ve tükenmiş olan PKK terör örgütünü yeniden hortlatmış, Türkiye tekrar kan gölüne dönmeye başlamıştır.
Açılım süreci, çözüm süreci, demokratikleşme paketi, milli birlik ve kardeşlik projesi, Kürt sorunu....
Ardından Oslo müzakereleri, İmralı ve Kandil görüşmeleri, HDP ile pazarlıklar, 10 maddelik Dolmabahçe mutabakatı ve en son Mardin'deki "kardeşlik buluşması" adı altında 10 maddelik "terörle mücadele eylem planı" açıklandı.
Siyasi iktidar AKP'nin 13 yıldır terörle etkin mücadele yerine seçtiği müzakere pazarlığı sonucunda Türkiye güvenli Ülke olmaktan çıkmış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve büyük Türk milletinin yanı sıra TSK ve emniyet güçleri açık hedef haline getirilmiştir.
Ergenekon ve Balyoz adı altında gözaltılar ile Türkiye'nin mahremi olan Kozmik oda soruşturmaları TSK'nın ve güvenlik güçlerinin direncini kırmıştır. TSK'nın ardında göstermelikten başka siyasi irade bulunmadığı için moral ve motivasyonuda oldukça bozuktur. Askerlerimiz ayakta tutan yegane iki önemli unsur dini inancı ve milli şuurudur.
Zira terör örgütleri tarafından şehit edilen Askerlerimiz, polislerimiz, genç, yaşlı, çocuk ve Bebek demeden şehit haberleri gerek TSK'nın, gerekse büyük Türk milletinin psikolojisini oldukça bozmaktadır. TSK'nın arkasında kararlı bir siyasi irade yoksa ve yetkilerii kısıtlıysa, hele ki morali ve psikolojisi bozuksa terör örgütlerine karşı nasıl etkin mücadele gerçekleştirebilir?
TSK'nın geniş yetkilerle donatılması ve arkasında sağlam bir siyasi iradenin bulunması elzemdir. Ancak güçlü ve karalı siyasi iradenin siyasi iktidar AKP ile mümkün olmadığı ve bundan sonrada olmayacağı görülmektedir.
Fazla uzatmadan gerçek konumuza dönelim ve kısa kısa özetler halinde vahim Ankara'daki patlama olayına nasıl gelindi ona değinelim!
21 Ekim 2014 tarihinde Takvim Gazetesi ''KARDEŞLİK KORİDORU'' başlınığı atmış, ''36 gündür IŞİD kuşatması altında bulunan Kobani'ye karadan da askeri yardım gönderilecek. Peşmberge güçleri, Türk topraklarından geçerek PYD'ye destek verecek.'' notunu eklemiştir.
22 Ekim 2014 tarihinde AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten iki ay sonra şu ifadeleri kullandı, ''PYD'ye Urfa üzerinden destek gönderilmesini ben teklif ettim.''
06 Eylül 2015 tarihinde yani 1 Kasım 2015 genel seçimleri öncesi AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP lehine probaganda yapıyor ve siyasi çıkarı için aynen şöyle diyor, ''Eğer 400 milletvekilini alabilecek veya Anayasa'yı inşa edecek sayıyı bir siyasi parti yakalamış olsaydı, durum bugün çok daha farklı olurdu.''
10 Ekim 2015 tarihinde yani 1 Kasım 2015 genel seçimleri öncesi Başkentinimiz Ankara tren garı önünde canlı bomba terör eylemi gerçekleştiriliyor ve 104 kişi hayatını kayıp ediyor.
12 Ekim 2015 tarihinde Emanetçi Başbakan Davutoğlu aynen şöyle demişti, ''Canlı bomba listesi elimizde ama eylem yapmadan tutuklayamayız.'' Yine bu Ekim 2015 tarihinde "Şimdi Ankara'daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var." diyen emanetçi Başbakan Davutoğlu'dur.
Ne tesadüftür ki, bu tip hezeyanlarla dolu açıklamalar ve terör saldırısı çoğu zaman Ekim ayına denk gelmiştir. Devam edelim....
13 Ocak 2016 tarihinde İstanbul Sultanahmet'teki canlı bomba terör eylemi gerçekleştiriliyor ve 10 kişi kayatını kayıp ediyor.
28 Ocak 2016 tarihinde Yeni Ak'it Gazetesi aynen şu manşeti atıyor, ''YA BAŞKANLIK, YA KAOS.''
''PYD'yi meşru görüyoruz'' diyen siyasi iktidar AKP değil mi?
PYD'yi Kırşehir'de eğiten ve tedavi ettiren siyasi iktidar AKP değil mi?
PYD Başkanı Salih Müslim'i Türkiye'de ağırlayan ve konuk eden siyasi iktidar AKP değil mi?
PYD'nin eksiklerini gidermesi ve terör eylemlerini daha etkin gerçekleştirebilmesi için Peşmergeyi ve Peşmerge ile silahlı yardım konvoyunu gönderen ve koridoru açan siyasi iktidar AKP değil mi?
''Eğer Türkiye uzlaşma komisyonu ile yeni bir Anayasa yapamazsa yeni bir seçim olur. O seçimde ortaya çıkacak Meclis tablosu ile yeni Anayasa kolaylıkla yapma tablosu olabilir. Bu tabi ihtimal dahilindedir.'' diyen AKP'li Mustafa Şentop değil mi?
''Eğer Başkanlığa karşı çıkarsanız, referanduma ve seçime gideriz'' diyen AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ değil mi?
Ve yine terör saldırısı ve şehitler!
Bu sefer tarih 17 Şubat 2016. Yer Genelkurmay Başkanlığı, Deniz, Hava ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı, askeri lojmanlarının bulunduğu, TBMM, Başbakanlık Merkezi bina ve İçişleri Bakanlığı'na 200 metre uzaklıkta yani Ankara Devlet Mahallesi İnönü Bulvarı Dikmen Caddesi'ne bağlayan Merasim Sokak.
Hain terör saldırısı patlama sırasında 27'si TSK mensubu olmak üzere 28 şehit!
Terör eylemini gerçekleştiren Kürt uyruklu Suriye vatandaşı PYD/YPG teröristi Salih Necar. Türkiye'nin aldığı yaklaşık 3 milyon mültecinin Türkiye'ye ve büyük Türk milletine açacağı tahribatların çok tehlikeli olacağını defalarca yazdık.
Peki Salih Necar adındaki terörist kanlı eylemini nasıl gerçekleştirdi biliyormusunuz?
İzmir'e geliyor ve aracı kiralıyor. Aracın üzerindeki plakanın aslının İstanbul'da olduğu ve kopyalanmış sahte plaka ile Ankara'nın yolunu tutuyor. Yüzlerce km'yi rahatlıkla gelip Türkiye'nin Ankara'nın en güvenli bölgesinde trafiğin yoğun olduğu bir zamanda 5 resmi servis aracının arasına girip kanlı terör eylemini gerçekleştiriyor. 2014 yılında suç işlediği için gözaltına alınan Salih Neccar, neden gözaltına alındığı ve neden daha sonra serbest bırakıldığı ise ayrıca düşünülmesi gereken başka önemli bir konudur.
Bütün bu vahim hadiseler ve kanlı terör eylemleri gerçekleşirken MİT ne yapıyor?
Facebook ve Twitter'dan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve siyasi iktidar AKP'ye karşı paylaşımlarda bulunanları fişliyor. Hangi yazar ne yazmış, hangi basın ve medya ne haberi yapmış bunları takip etmekle meşgul. Hatırlayın, 7 Haziran 2015 genel seçimleri için AKP'den Milletvekili adaylığını açıklamış ve Erdoğan tarafından kabul görmeyerek makamına geri dönen bir partili yani AKP'li MİT Müsteşarımız var. AKP'li MİT Müsteşarı Hakan Fidan!
Türkiye ciddi derecede istihbarat ve güvenlik zafiyeti vermiş, devletin yapısı çökmüş, sınırlar delik deşik olmuş ve yol geçen hanına dönmüş ne AKP'li MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, ne AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, nede emanetçi Başbakan Davutoğlu'nun ve siyasi iktidar AKP'nin umrundadır. Bunların tek derdi Türkiye Cumhuriyetini ve büyük Türk milletini bölecek olan ''Başkanlık sistemi'' ve ''Yeni Anayasa''.
Bir başka değerlendirilmesi gereken önemli konu ise Ankara'daki kanlı terör eyleminden bir gün önce AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ankara sınırları içinde bulunan Komando Özel Asayiş Komutanlığı ve Özel Harekat Daire Başkanlığı ziyeretlerini neden makam aracı yerine Helikopter ile resmi ziyaretlerini gerçekleştirdiğidir.
Emanetçi Başbakan Davutoğlu'nun ''Canlı bomba listesi elimizde ama eylem yapmadan tutuklayamayız'' açıklamasını dikkate aldığımızda herşey açığa çıkmaktadır. Anladınız değil mi?
Bir başka kafamı kurcalayan konu ise Ankara'daki kanlı terör eyleminin ''Başkanlık sistemi'' ve ''Yeni Anayasa'' hatta son dönemlerde dillendirilen ve yazılıp çizilen ''referandum/erken seçim'' ile alakası olup olmadığıdır. Yukarıda tarihleri ile birlikte özetlediğim önemli hususları üst üste koyduğunuzda zincir çözülür çünkü her olay ve husus bir zincirin haklarıdır.
Yazımı Ömer Hayyam'ın anlam dolu şu sözü ile noktalamak istiyorum;
''Celladına aşık olmuşsa bir millet, ister ezan ister çan dinlet.
İtiraz etmiyosa sürü gibi illet, müstehaktır ona her türlü zillet.''
Bütün Aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, büyük Türk milletine başsağlığı diliyorum. Ayrıca 20 Şubat 2015 tarihinde Üniversitede terör örgütünün şehir uzantılarının saldırısına uğrayarak şehadet şerbetini içen ülküdaşımız Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimizi şehit edilişinin sene-i devriyesinde rahmet, minnet ve dua ile anıyorum. Ruhu şad olsun...