Osman Yüksel Serdengeçti, 1917 Akseki doğumlu. Babası Akseki Müftüsü Hacı Salim Efendi, eski bir Kuvvayı Milliyeci idi.
Osman Yüksel , soyadı gibi Serdengeçtiydi.
Zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’e, “Yüksek Vekaletin Alçak Vekiline” başlığı ile bir dilekçe verir. Tutuklanır, uzun yıllar misafir olacağı hapishaneye yollanır. Her hapse girdiğinde, “Açın kapıları, Osman geliyor” dediği bilinir.
"Bir Nesli Nasıl Mahvettiler" adlı kitabında çok akıcı ve yakıcı bir dille şöyle anlatır: "Seferberlik yıllarıydı. Cepheye gidenler... Cepheden gelenler... Oralarda kaybolup gidenler... Kendileri yerine künyeleri gelenler... Dul kalan kadınlar... Yetim kalan çocuklar... Şehit oğlunun üzerine ağıt yakan bağrı yanık analar... Anadolu baştan başa bir ‘Dullar ve Yetimler Ülkesi ’ne dönmüştü..."
1944 olaylarına karıştı. Tutuklanıp hapse atıldı. Tabutluklarda işkenceler gördü. İdam talebiyle yargılandı. Sonunda suçsuz olduğu anlaşıldı. Beraat ederek çıktı. "Şeflik devri" dendi mi, saçlarının diken diken olduğu söylenir. 1965 seçimlerinde Adalet Partisi'nden Antalya milletvekili seçilerek Meclis'e girdi. Milletvekili olunca hayatında hiçbir değişiklik olmadı, O yine gösterişsiz bir Anadolu çocuğuydu.
O yıllar için şöyle diyordu: "40 yıl mahpus olduk... Dört yıl mebus olduk…"
''Kula kul olmak için atılmadık meydana
Biz yalnız hakikate, Hakk'a secde ederiz.
Nasıl girdiyse dava sahipleri zindana
Bilsin ki dava sahipleri biz de öyle gireriz '' diye haykıran Osman Yüksel Serdengeçti, dava adamı olarak yaşadı, asla fikir ve inancından taviz vermedi.
Hasta olup, hastaneye yattığı vakit rahmetli Alparslan Türkeş ziyaretine gider. Hastalığı Parkinson'dur. Titreme tutar….
Rahmetli Alparslan Türkeş'e: - "Bak Türkeş, senin en sadık müridin benim, sen; "Ey Türk titre ve kendine dön" dedin, "bende titremeye başladım…"
Sözü, Serdengeçti’nin bir yazısı ile bitirelim:
Alnımız hiçbir fesat ocağında kararmamış, elimiz hiçbir harama uzanmamış. Üzerimize menfaat balçığından bir zerre çamur sıçramamıştır. Ruhumuzu, kalbimizi bütün safiyet ve samimiyetimizle açıyoruz. Onunla ağlayıp onunla güleceğiz. Onunla yaşayıp onunla öleceğiz. Nereden, ne zaman, nasıl gelirse gelsin. Her türlü kötülükle amansız bir şekilde mücadele edeceğiz. Bu yolda yardan değil, serden bile geçmeye hazırız. Ölmek var, dönmek yok. Allah’tan başka kimseden korkmuyoruz. Bizler münkir değiliz. Biz Tanrıdağı kadar Türk, Hıradağı (Cebeli Nur) kadar Müslüman’ız.
Serdengeçti, 10 Kasım 1983’de Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Ruhu şad olsun, Nur içinde yatsın.