Bazı HDP'lilerin tutuklanması karşısında: "Seçimle gelen seçimle gider!" diyen Kılıçdaroğlu:
Ya HDP sonrasına oynuyor! Ya HDP'nin yerine oynuyor! Ya da HDP'nin yanına oynuyor!..
Bu üç ihtimalin yanında bir de itham var…
Cümlede: "Demokratik yoldan geleni, demokrasi dışı yollardan gönderiyorsunuz" gibi PKK'nın şimdiye kadar hiç görmediği bir iltifat mevcut.
Dokunulmazlıkları kaldıran "Yasama"ya, yasayı icra eden "Yürütme"ye ve görevini yapan "Yargı"ya yönelik bu haksız itham hepimizi ilgilendiriyor.
Sadece tutuklamalara destek verdiğimiz için ilgilendirmiyor.
7 Haziran seçimlerinden beri burnumuza o tarihte son kez iktidar olan "78 CHP'si" kokuları geliyor.
Bu tehlikeye aşağıda değineceğim.
Önce bu HDP'lilerin "nasıl seçimle gelmiş olduğuna dair" bazı örnekler vermek istiyorum:
Önümde seçim sonuçlarıyla ilgili bazı rakamlar var.
Diyarbakır'ın Bismil, Lice, Kocaköy ve Silvan ilçelerinin 29 köyünde kullanılan oyların partilere göre dağılımını gösteriyor.
Bölgenin bütün köylerini taradığımızda sonucun, üç aşağı beş yukarı aynı çıkacağından hiç şüphem yok.
Çünkü bölgenin seçim atmosferini, birçok kez yerinde gördüm, bölge insanını tanıyorum.
Yöredeki kültürel dokuyu, siyasi atmosferi ve güvenlik sorunlarını yakinen biliyorum.
Bu yüzden de Kılıçdaroğlu'nun sözünü ettiği "seçimle gelme" işini biraz irdelemek istiyorum.
4 İlçeden 29 Sandıkta toplam 7.216 oy kullanılmış. Maşallah seçmenler Guiness rekorlar kitabına geçecek bir oy kullanma başarısı göstermişler!..
Sadece 12 oy geçersiz hanesine yazılmış.
Türkiye genelinde kullanılan 47.507.467 oyun 1.344.224'ü geçersizken, yani her 35 oydan 1'i geçersiz sayılırken; Diyarbakır'ın bu 29 köyünde, sadece 601 oydan 1'i geçersiz sayılmış!
Yani bölge seçmeni, Türkiye geneline göre "17 kat daha dikkatli" davranmış.
Bizim memlekette bu kadar dikkat, ancak "silah zoruyla" mümkündür!
7.216 oyun sadece 25'i AKP'ye, 6'sı CHP'ye, 10'u MHP'ye, 7'si diğer partiler atılırken 7.156 oy HDP'ye gitmiş.
HDP'nin 29 köydeki başarı oranı: "Yüzde 99,16"
İşte size "HDP'lilerin "seçilmişliği!.."
Kılıçdaroğlu'nun özendiği, demokrasi dediği tablo işte bu:
17 yaşında bir bebenin, muhtarın kapısının altından bir kâğıt bırakması bile yeterli:
"TC'ye oy yok… İmza: HPG"
Siz, 38 yıldır bu vahşi eylemlerin, Tunalı Hilmi Bey'i korkutmak için yapıldığını mı sanıyorsunuz?..
PKK'nın amacı, bölge halkının HDP'ye oy vermesini sağlamaktır.
İşte Kocaköy'e bağlı Gökçen köyü… Seçmen sayısı: "459…" Kullanılan oy: "459…"
HDP: "456…"
Yani 7 Haziran günü köy nüfusuna kayıtlı herkes köyde… Hiç büyük şehirlere çalışmaya filan giden yok!
Varsa da kütüğünü aldırmamış. Dışarıda olan da demokrasi şölenine katılmaya gelmiş!
Bir tane bile apolitik gelin, üşengeç dayı, aksi dede, yatalak nine, uzun yol şoförü filan yok!..
Bütün köy, tekmili birden, firesiz sandık başına gitmiş; % "99,34"ü oyunu HDP'ye vermiş!
1 AKP'ye, 1 diğer partiye 1 de geçersiz oy var.
Şimdi siz buna "seçme seçilme hakkı" mı diyorsunuz?
Sultan Abdülhamid'in 1876'da erkeklere, Atatürk'ün 1934'te kadınlara verdiği seçme seçilme hakkını Apo 2013'te dedelerden bile geri almış da haberiniz yok!
"Barış süreci" resmen "dönüş süreci" olmuş… Tek partili hayata dönüş süreci…
Bir farkla ki CHP'nin yerinde HDP var.
Bu dönüşümün 3 Mayıs 1944 Türkçülük-Turancılık davalarından, tabutluklar zamanından başladığını söylesek, İsmet Paşa'nın etnik kimliğine fazla mı vurgu yapmış oluruz acaba?
Yoksa PYD'ye uzun uzun bakıp da Amerikan mandacılığını mı hatırlatmalıyız?
Türk Lirasının üzerindeki Bozkurt'un neden kalktığını, Türk Ocakları yerine Halk evlerinin neden açıldığını, Türk Mitolojisi yerine Yunan Mitolojisinin neden okutulduğunu…
O kadar geriye gitmeyelim tamam; ama bugünlerde 50 yaş üstü Ülkücülerin kendilerine şu soruyu sormaları gerekiyor:
"Sahi ben neden Ülkücü olmuştum?"
12 Eylül öncesini, Ülkücü hareketin doğuş şartlarını yaşamış, öğrenmiş olan herkes, o yıllarda bu iki ideolojinin nasıl iç içe geçtiğini, Enternasyonal CHP solunun, Kürtçü sola hangi imkânları sağladığını mutlaka hatırlayacaklardır.
İşte yazının başında bahsettiğim tehlike, bu iki unsurun hem de aradan geçen 35 yılın kiriyle, pasıyla, kanı ve gözyaşıyla birlikte yeniden bir araya gelmesidir.
Eski tüfek Sosyalistlerin, 68'li Komünistlerin ve çakma Kemalistlerin, CHP iktidarının biricik yolu olarak gördükleri bu lekeli ittifak için her şeylerini vermeye hazır olduklarından hiç şüphem yoktur.
Kılıçdaroğlu'nun verdiği "seçimle gelen, seçimle gider" mesajı bu yüzden anlamlıdır.
Muhalefet kelimesinin büyüsüne kapılarak kendi partisinin aldığı "merkeze nazır" pozisyona uzak kalan her Ülkücü, bu ülkenin MHP'ye neden ihtiyaç duyduğunu ve kendisinin neden Ülkücü olduğunu bir an önce hatırlamalıdır.