Kutlu Kurultay

Şükrü ALNIAÇIK

Hep "kutlu olsun" deriz de "kut"un aslında ne olduğuna pek dikkat etmeyiz.

Çünkü bizim "kut" Latincenin etkisi altındaki Fransızca gibi, yüzyıllarca "mübarek"in gölgesinde kalmıştır.

Olsun, sonunda "mübarek" de bizim olmuştur; ama yüzyıllarca ihmal edilince "kut"un da biraz tadı tuzu kaçmıştır.

Taşıdığı "kozmik anlam", kut gözden ırak olunca gönülden de uzaklaşmıştır.

Kut, özetle: "Tanrı vergisi devlet yönetme yeteneği ve yeterliliği"dir.

Fiili vecibeleri arasında "dürüstlük, adalet, yiğitlik, karizmatik ve yüksek liderlik vasıfları" vardır.

Eski Türk hâkimiyet anlayışına göre bu yeterlilik, yönetici hanedanın tüm üyelerinde potansiyel olarak mevcuttur.

Ekber evlat, yani ağabey geleneksel taht varisi olmakla birlikte hangi hanedan üyesi bu özellikleri taşıdığını fiilen ispat edecek duruş ve eylemlere sahipse, ona iktidar yolu açıktır.

Hanedan üyeleri arasında taht kavgaları bu yüzden olmuş, sonunda Osmanlı'da "siyaseten katl" hukuku, bu gelenek üzerine oturmuştur.

***

Kutlu Siyaset…

Demokrasiyle birlikte "kut" da diğer sultani mülkiyet hakları gibi halka açılmış, tüm milletin malı olmuştur.

Dolayısıyla "kut" kelimesi sosyal hayatın her alanına yayılmıştır. Taşıdığı "ilahi tebrik" yani "kutsama" manası sayesinde "kutlu" kelimesi, sosyal iletişimde kullanılan "mübarek"in yerini almıştır.

Şimdi, gerek "kut"un Tanrı'dan geldiğine inanan eski Türkler, gerekse hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanan Müslüman Türkler, kişinin "kut"lu bir iş yapması için bir kere Allah'a yakın olması gerektiğine inanırlar.

Kafamıza göre takılıp da "kutlu" olamayız yani…

Hele de konu devlet-millet hayatıysa siyasi yöneticiliğin ilahi bir disiplin içinde yapılması gerekir.

Yaşayan liderler arasında "gazab"ından "rahmet" ve "mağfiret"ine, "sabır"ından "akıl" ve "mukavemet"ine kadar Yaradan'a en yakın, en "kutlu" siyaset, bugün MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin yapmış olduğu siyasettir.

İlahi hüküm ve akidelerin milli menfaatlerle, reel politiğin tarihi vecibelerle buluştuğu yerde Devlet Bey siyaseti devreye girmiştir.

Türk Devleti, bir süredir bu yüzden Milliyetçidir. Böyle kalması için de gayret edilmelidir.

Ülkücü felsefenin devletten beklentisi, iktidar nimeti değil, milli beka kudretidir.

Ülkücüler, herkesi Kürşat çerisi veya gazi derviş olarak görme beklentisinden vazgeçmeli, Devlet Bey sayesinde uhdelerine aldıkları "kut"a sahip çıkmalıdır.

Milli mefahir adına Kürşad'ı, Battal Gazi'yi, Ulubatlı Hasan'ı konuşup da özel hayatında Venedikli tacir Alfonso'ya özenmek, Ülkücüye yakışan bir durum değildir.

***

Kutlu Ülküler...

Bizim bu konudaki talebimiz, varlıklı insanlarımızın, iş adamlarımızın1200'lerdeki gibi, Seymenlerden alay kurup, Moğol istilasına direnen "Ahiler"gibi "Milliyetçi" olmalarıdır.

Türk Hükümetinin, "Tanrı gücü kime verdiyse ona itaat ederiz" diyen 13. Asır Cevlakileri gibi bugün ABD'ye hizmet eden FETÖ'yle mücadelesin pekiştirilmesi bu yüzden önemlidir.

AKP-MHP seçim ittifakı, bu açıdan bakıldığında Osmanlı Devletinin kuruluşundaki "Ahi - Gazi dayanışması"nın bir benzeridir.

Bunun için de hükümetin, Milliyetçi bir çizgide tutulması ve "seccademizi koyduğumuz yer vatanımızdır" anlayışındaki enternasyonal FETÖ'den kurtarılması gerekir.

Kızılelma yönünde tecelli eden bu milli tanzim süreci başlamadan bitmez!..

CHP benzeri bir "aşk-ımuhalefet"le hiç ilerlemez…

Devlet Bey, Renan'a -Russo'ya değil de"kut" getiren ilahi talep ve beklentilere yakın durarak; partiler üstü milli birlik ve beraberlik sürecini başlatmıştır.

Dolayısıyla Ülkücülere duyulan saygının ve itibarın artmasıyla birlikte kutlu ülkülerimizin yolu da adım adım açılacaktır.

***

Ve… Kutlu Lider…

Dün, bir "Polis Özel Harekât" Eğitim Merkezinde bir tören sonrasında çekilmiş video görüntülerini izledim.

Gelen Bozkurt, giden Bozkurt, selam veren Bozkurt, selam alan Bozkurttu!...

Bine yakın genç Özel Harekâtçı, hocalarını, amirlerini, müdürlerini, Bozkurt selamıyla karşılıyor; "Ya Allah Bismillah Allahuekber" sloganıyla uğurluyordu.

Kim ne derse desin!..Siyasi kudurganlar hangi haltı yerse yesin!...

Benim orada gördüğüm, bir "Milliyetçi Türkiye" manzarasıydı.

Bu manzaranın mimarı Sayın Devlet Bahçeli'dir.

Yok "bizi kullanacaklar"mış, yok "bizi kandıracaklar"mış, yok "kendileri aldanacaklar"mış!..

Karga ahlaklılarla, kedi meşrepliler kafa kafaya vermişler; tasa ediyorlarmış!..

Hükümeti Milliyetçi yapmak, "deveye hendek atlatmak"mış!..

Tanrı'dan "Kut almış;"yani Allah'ın bir siyasetçiden beklediği vasıflarla donanmış Devlet Bey, büyük bir akıl, sabır ve mukavemetle, deveye "zeybek" oynatıyor; adamlar çıkmış "hendek"ten bahsediyor!..

12. Büyük Kurultayımız "kutlu" olsun...

Ankara'da hava "Bozkurt" kokuyor!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.