Üç Daire-i Siyaset

Şükrü ALNIAÇIK

Ortadoğu'da bir süredir, farklı noktalardan suya düşen taşların çıkardığı halkalara benzeyen "üç siyaset dairesi" var.

Birinci daireyi oluştura halkaların merkezinde Şam-Bağdat ekseni var.

Buna "Sünni eksen" diyebiliriz.

Emevi başkenti Şam'la Abbasi başkenti Bağdat'tan gelen Sünni İslam dairesi, zamanla geniş bir mekâna yayılıyor.

Kahire ve İstanbul, Sünni halifelerin Moğol istilasından sonraki ikametgâhları olduğu için bu dairenin etki alanına dâhil görünüyor.

Bu dairenin 1400 yıllık bir derinliği var. Ancak o kadar da derin bir dalgakıranı var!

Bu dalgakıran, Basra merkezli Şia dairesidir.

Tahran-Lazkiye yönlerinde genişliyor; ama Suriye krizi, ideolojik etkenlerle bizim Antakya-Tunceli eksenini de bu dairenin içine doğru çekiyor.

Bu durumda Türkiye'deki siyasi partilere ayrı ayrı tarihi görevler düşüyor.

Ancak görünen o ki MHP dışında hiçbir parti, oyunu okuma kabiliyetini gösteremiyor.

Kurgulanan mezhep savaşının figüranı oluyor.

Ortadoğu bugün, Dünya Savaşı'na sebep olacak kadar sert bir mezhepsel bloklaşmaya sahne oluyor.

Türkiye, bu mezhep odaklı gelişmelerden yoğun bir şekilde etkileniyor.

CHP'nin Yenikapı'dan kaçmasının ardında da bu "mezhep daireleri arasındaki gizli çatışma" yatıyor.

Kılıçdaroğlu, seçmenine: "Türkiye'nin Suriye'de neden bulunması gerektiğini" anlatamıyor.

CHP sözcülerinin "Suriye rejimini neden bu kadar çok sevdiğini" de kimse anlayamıyor.

CHP, tarihte ilk kez Ankara'dan bu kadar uzağa savruluyor!..

Bu talihsiz yabancılaşmanın tek sebebi, Kılıçdaroğlu değildir.

AKP hükümet sözcüleri, Türkiye'yi, Suriye'de "Sünni bir hami" gibi gösteren "stratejik derinliği" kimseye doğru dürüst anlatamamıştır.

Böyle olunca da CHP, Türkiye karşıtı dezenformasyonun etkisi altında kalmıştır.

CHP'nin Suriye krizinde, 6 oku çatır çatır kıracak şekilde "Arabi - Farısi" dairelerin içinde yer alması, sadece mezhep, taban ve teşkilat zorlamasıyla izah edilemez.

İşin içinde ideoloji ve 68'den kalma Sosyalist refleksler vardır.

Bugünkü CHP, "Sosyalist" Esad rejimine, "Sosyalist Enternasyonal"den daha yakındır.

CHP, 2008'de Deniz Baykal döneminde milli hassasiyet göstererek Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmamıştı.

2012'de Sosyalist Enternasyonal, direnen Suriye halkını destekleyen ve Esad rejimini kınayan bir karar aldı.

2013'te ise Sosyalist Enternasyonal'in "Esad'sız bir geçiş dönemi öneren" kararı, CHP tarafından veto edildi.

Bu süreçte CHP'nin Dersim İsyanı konusunda Atatürk'ün yanından Seyit Rıza'nın safına doğru nasıl savrulduğunu hep birlikte görmüştük.

CHP'nin Gezi olaylarındaki tutumu ve Cumhuriyet Gazetesinin Can Dündar'la aldığı pozisyon, Suriye krizinin "CHP"yi nereden nereye getirdiğini açık bir şekilde gözler önüne serdi.

AKP'nin "IŞİD'e silah götürüyordu" iddiasıyla ABD tarafından afişe edilip; CHP medyası tarafından dünyaya şikâyet edildiği bir ayrışmadan söz ediyoruz.

Bu süreçte CHP'nin sözcülüğünü, BAAS Partisi kurucularından Zeki Arsuzi'nin hemşerisi Selin Sayek Böke yapıyor.

Doğrusu Türkiye Cumhuriyeti, 93. yılında bu kadar açık olarak mezhep daireleri içinde siyaset yapılmasını hak etmiyor!

Bu hengâmede ağır ve emin adımlarla yol alan diğer siyaset dairesi ise bundan yüz yıl önce olduğu gibi İstanbul- Ankara-Bakü-Tebriz-Horasan yönünde genişleyen dairedir.

Bu daire, diğerlerinin aksine tarihteki cahil çatışmalardan ve dogmatik fanatizmden değil, akıldan ve bilimden beslenmektedir.

Bu modern siyaset dairesi: "Milliyetçi Hareket"tir!

Bakınız akılcı ve laik politika üretebilen ülkeler, Suriye'de nasıl bir yol izliyorlar:

ABD: Irak'ta 36. Paralelin Kuzeyinde Sünni Kürtleri, güneyinde Şii Arapları destekliyor.

Suriye'de Sünni IŞİD'e karşı savaşan çakma laik PYD'yle aynı anda Şii Esad rejimine karşı savaşan ılımlı Sünni muhalifleri destekliyor.

Rusya: Irak'ta, İran'la birlikte Şii Bağdat hükümetini destekliyor. Suriye'de de Şii rejimin en büyük güvencesi durumunda…

Ama 15 Temmuz'dan itibaren Moskova'nın desteğine muhtaç duruma düşen Türkiye üzerinden de Sünnilere ayar vermeye çalışıyor.

Böyle olunca da menfaati için sadece farklı mezheplerle değil, babasıyla bile çatışabilen PKK, Haçlıların gözdesi oluyor!

Türkiye, sadece iç politikadaki ilkesizlikten ve "paralel devlet" tahribatından dolayı değil, dış politikadaki bu arapsaçına dönmüş karmaşık ilişkilerden dolayı da büyük bir tehdit altına giriyor.

Sanki ortada çatışacak bir medeniyeti varmış gibi "Medeniyetler Çatışması" edebiyatıyla kandırılan İslam Dünyası, eski zamanların siyaset dairelerine doğru itiliyor.

Bir "mezhepler çatışması"na doğru sürükleniyor.

Memleketin modern akılcı ve itibarlı siyasete duyduğu ihtiyaç, her geçen gün biraz daha artıyor.

Sadece vefalı ve çilekeş Türk halkı değil, Alevi'siyle Sünni'siyle İslam dünyasının bütün mazlumları, MHP iktidarını bekliyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.