Yaylalar!..

Şükrü ALNIAÇIK

Jandarma erlerinin terörist yaylalarına "maytapla" müdahale etmek zorunda kaldığı FETÖ'lü yıllarda askere sahici mermiyle birlikte "Yaylalar" türküsü de yasaklanmıştı.

Askeri birliğin bahçesindeki bayrağı gönderde tutamayan bir ordunun, memleketin gerçek yaylalarını PKK'ya kaptırırken, askerin moral "Yaylalar"ına takması pek de sürpriz sayılmazdı!

Asıl niyet, askerlikle "askerlik kültürü"nün arasını açmaktı.

Çünkü "Yaylalar" artık türkü olmaktan çıkmış, askerliğin "tavizsiz disiplinini" anlatan bir sembol olmuştu!

Devletin itibarına ihanet kepçesi vurulduğu günlerde "Yaylalar" da bir bahaneyle ortadan kaldırıldı.

***

Yaylaların Dönüşü!

Aradan bir kaç yıl geçti.

FETÖ Jandarması "Milli İstihbarat Teşkilatı"na da bulaşınca, devlette şafak atmaya başladı!

Dışarda 911 km'lik bir ihanet hattı kuruluyor, Kandil, Reyhanlı'ya sınır oluyordu.

İçerde ise "Amerikan kıtmirleri" Rus uçağı filan düşürüyor, elimizi kolumuzu bağlıyordu.

15 Temmuz Darbe girişimiyle birlikte millet uyandı ve devlette "FETÖ çağı" sert bir şekilde kapandı!..

Türk Ordusu, hızla Fırat Kalkanı Harekâtını başlattı. Ardından Zeytindalı'yla terör mevzileri vuruldu.

Bu arada "Yaylalar" da yeniden hatırlandı.

Geçtiğimiz günlerde askere moral vermek için sınıra giden sanatçılar arasında İbrahim Tatlıses de vardı.

Tatlıses, özellikle sınır ötesinde, bütün devlet protokolünden daha çok tanınıyordu.

Ondan da önemlisi "müktesebat denkliği" üzerinden çok da seviliyordu.

2013 Erbil konserinde söylediği: "Babam Türk, Annem Kürt… Ben Türkoğlu Türk'üm" sözü de unutulmamıştı.

Belli ki bir türlü içine sindiremediği "zoraki Diyarbakır görevi"nden beri, yüreğindeki yangını "Yayla" rüzgârıyla söndürecek bir fırsat arıyordu.

Tatlıses, işte o fırsatı geçen hafta Afrin sınırında buldu.

Ve… Sağına Genel Kurmay Başkanını, soluna Cumhurbaşkanını alıp…

"Yaylalar"ı patlattı!..

Bu tek kişilik "strateji müzikali" klarnet eşliğinde devam ediyordu…

Tatlıses, nakarata geçtiğinde Genel Kurmay Başkanı'nın yüzündeki disiplin bariyeri yavaş yavaş kalkmaya başladı!

"Baktın Urfa Hoş değil…

Afrin'i dolaş da gel!.."

Cumhurbaşkanı da bıyık altından havan atışlarına başlamıştı!..

"Baktın Afrin hoş değil…

Tatlıses bir ara durdu, koronun "Yaylalar-Yaylalar"ını bekledi. Merak iyice artmıştı…

"Münbiç'i dolaş da gel…"

Dilo dilo - yaylalar!.."

İşte burası "Amerikan Beleş Piyadeleri"nin kahkaha obüsleriyle vurulduğu yerdi!

Afrin sınırında söylenen Münbiç türküsü bu yüzden önemliydi.

***

Ordu Bozan Korosu

Şimdi memleketin sol tarafında acayip bir kudurma var!

Ara sıra Saadet'in mollası ve İP'in gömleksizleri de bu "ordu bozan korosu"na katılıyorlar.

Kırk yıldır PKK terörüne binlerce şehit verilirken, her gece klarnet eşliğinde şişenin dibini bulan berduşlar, askere kırk yılda bir çalınan moral klarnetine karşı "şehit kanı" edebiyatı yapıyorlar.

İP'liler iktidara gelirlerse "bu sanatçılara selam vermeyeceklerini" söylüyorlar.

Bence daha iyi… Onlar da ölene kadar muhalefet selamı alırlar!..

Akşener, gaf üstüne gaf yapıyor.

Vatandaşlar arasındaki "Anayasal eşitlik" kuralını ihlal ediyor.

Kişiyi iktidar selamından mahrum bırakma tehdidinin "ayırımcılık" olduğunu görmüyor.

SP'li Karamollaoğlu da: "İnşallah aynısını şeker fabrikasına da yaparlar diyerek" aklınca şirinlik yapıyor.

Bana sorarsanız, çaresiz kargalar "Atlantik kartalı"na selam çakıyorlar!

***

Etkili Bir 'PR' Çalışmasıdır

İbrahim Tatlıses'in bu "Yaylalar"ı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bugüne kadar bölgede yaptığı "en etkili Halkla İlişkiler" çalışmasıdır.

Memleketin cephede kaybolan itibarını, barış türküsü çağırarak arayanların bunu görebilmesi, tabii ki imkânsızdır.

Ancak bütün Ortadoğu'da "Kürt sanatçı" olarak şöhret bulmuş bir ünlünün, bugün "Afrin sınırında Münbiç türküsü" söylemesi, Türkiye'nin son iki yılda yaşadığı siyasi ve askeri dönüşümün "sanatlı" bir ifadesidir.

Muhalif siyasi cephe, "ağanın aksi kölesi" gibi kılı kırk yararken, Sanatçının "sınır ötesi"ne bu kadar "ferah" yaklaşmasının, Afrin halkı üzerinde yapacağı olumlu etki bir yana içerideki "acaba?"lara ve dışarıdaki "Kürtleri öldürüyorlar" fitnesine ket vuracak net bir etkisi vardır.

"Gübren lazım" deyince denizin ortasına doğru kaçan kargaları bağırtan da zaten budur!

Onlara göre "sanatçı" daima solcu, daima muhalif, daima entel, daima edilgen olmalıdır!

Milletin kesesinden zengin olmalı, geceleri har vurup harman savurmalı, böyle moral gezilerine katılmamalı, askerlik filan da yapmamalıdır!

İcabında "dört tane ağaç için" memleketi yakmalı…

Ama vatanın bütün ağaçları kökünden sökülürken, kılını bile kıpırdatmamalıdır!..

"Baktı ki Urfa hoş değil!..."

Ne Afrin'i?.. Ne Münbiç'i?..

Onlara göre sanatçı…

Diyarbakır'ı "bir konser parasına" satmalıdır!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.