Malumunuz Millet olarak bir olayın bir durumun derinlemesine dalmak, düşünmek yerine yüzelsel olanı ile, algıya açık olanı ile ilgileniriz. Bugün Ülke gündemi hükümet etme şeklinin Cumhurbaşkanlığı mı yoksa Başbakanlık mı olacağına karar vermek durumundayız. Oysa biz bu durumu bu açıdan değerlendirme yerine Oyumuz Beyaz mı, Kahverengi mi olacak, ya da Halk arasında yaygın şekli ile EVET mi, HAYIR mı olacak. Evet, kamuoyu oyumuzun rengini merak ediyor. Bugün sizleri rahatlatıp,Oyumun rengini açıklayacağım. Lakin öncelikle yakın siyasi tarihimizi bir irdeleyelim isterim.
Nasıl ve nereden geldiğimizi bilmez isek Nereye gideceğimize karar veremeyiz.O sebeple öncelikle Haziran 2015 ten başlamakta fayda görüyorum.
Ne olmuştu 2015 Haziranında ?
AKP Bölücü örgütün uzantısı olan HDP ile 12 yıldır yürüttüğü süreç üzerinden Anayasanın değişmesini talep ediyor, Anayasa’nın değiştirilmesi mümkün olmayan ilk 4 Maddesini değiştirmeyi planlıyor, Anayasadan Türklüğü silip atmanın formülünü arıyor, Ya tahtarevalli siyasetinin diğer işbirlikçisi CHP ne diyordu;ABD tipi bir başkanlık sistemine evet diyordu, Ya yürütülen sürecin ortağı Bölücü örgüt uzantısı parti gögsü kabarmış hindi misali Federatif Devlet yapısını öngören bir sisteme evet diyorlardı. Tüm bu yaşanmışlıkların ortasında Milliyetçi Hareket Partisi içerisinde Dava arkadaşlarımız iktidar talebini yüksek sesle dile getirmişlerdi. Çıkan Meclis aritmetiğinde MHP nin önünde iki seçenek mevcuttu, Biri Mevcut iktidara karşı %60 lık Cephede yer alarak CHP, PKK, FETÖ ile İktidar olmak, İkinci yol ise Kirlenmiş mevcut iktidar ile birlikte hareket etmekti. Sizlere soruyorum; Tercihiniz ne olacak ? Cevaplarınızı duyar gibiyim ikisine de HAYIR !
Milliyetçi Hareketin Ülkücü şuuru Sizin duygularınıza tercüman oldu. Bölünme ye Hayır, Adaletsizliğe Hayır, Talana Hayır, Terör e Hayır dedi.
Mevcut Cumhurbaşkanı oluşan tablodan rahatsız oldu. Hükümet kurmama yetkisini nam-ı diğer HOCAya verdi. O da bu görevi en güzel şekilde tahtarevalli siyasetinde rol ortağı ile 35 gün gizli kapılar ardında görüşerek süreci tamamladı ve hepimizin bildiği gibi Ülkemiz yeniden seçim atmosferine girdi. Girilen bu süreçte bombalar patladı, Nam-ı diğer Hoca ‘’Bombalar patladıkça, Oyumuz patlıyor’’dedi ve Seçsis e tecavüz edilerek AKP yeniden iktidar oldu.Süreçte Tek Hedef MHP idi. Hedef tahtasının ortasına oturtulan MHP ve Lideri idi. MHP içerisinde Ülkücü çizgisi tartışmalı şahsiyetler adeta Truva atı misali verilen rollerini icra ettiler. Sonuç olarak Ülkücüler, İnandığı davaya değil, İnandırılmış çaresizlik sendromuna kapıldı. Oysa Ülkücü ümit vardır. Bilir ki ümitsizlik şeytan a mahsustur. MHP içerisinde bunlar yaşanırken Ülke 15 Temmuz’da AKP’nin düne kadar işbirlikçileri olan FETÖ tarafından Ülkemin canına kast edilmişti. İşte tam burada bir Bozkurt edası ile Türk Dünyasının Lideri Devlet Bahçeli; Devletin ve Aziz Milletimin yanındayım diyerek tüm oyunları bozdu.
Türksüz bir anayasa isteyen Tüm kesimlerin elindeki kozu ellerinden aldı. Kendileri ni sahneye davet etti. Eteğine taşları alan geldi. Ama artık zaman değişmişti; Taşlar yerine oturmuştu. Devlet Bahçeli Türksüz bir Anayasa isteyenlere Türkle bezenmiş bir Anayasa ya boyun eğdirmişti. Tam da yaşananlar bu minvalde iken Ülkücüler EVET ve HAYIR yarışında boy gösterir oldu. Ben her iki tarafıda çok iyi anlıyorum, Elbette EVET diyen Ülküdaşlarım Sn Devlet Bahçeliyi Cumhurbaşkanı, Hayır Diyen Ülküdaşlarım Başbakan olarak görmek istemektedirler. Başkaca bir gaye ve art niyet içerisinde oldukları kanaatinde değilim. Yol arkadaşlarımız Cennet Mekan Başbuğun ‘’Bölünme kabul etmez, kutsal bir bütün halinde Büyük Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz...’’ düsturundan hareketle Büyük Türkiye’nin yeniden inşa çalışmasında en yüksek katkıyı sunacaklardır. Ülkücünün derdi asla EVET yada HAYIR değildir. Ülkücü ‘’ Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız.’’ diyen Başbuğun sevdalılarıdır.
Ülkücüler evet yada hayır a taraf olmak yerine Büyük Türkiye’nin yeniden inşası ve Turan’a giden yolun, Yolbaşçıları olarak Ülkenin tüm fertlerini sevgi bağı ile dokuyarak Nizama yön verme fikrine, Turan idealine ilk ateşi yakacaklar ve Bu Ateşi Ülke sınırları dışındaki Türk Kardeşlerimize kadar ulaştırıp, Gayemize onlarıda dahil ederek, Dünya’nın özlediği Türk İslam adaletini onlara götürecektir. Sizler bu iddianızdan mı uzaklaştınız da İhanet edercesine Birbirinizi Vatan’a ihanetle suçlarsınız. Milliyetçi Hareket Partisini tek Başına iktidar yapmak niyeti ile EVET diyende Türk Milleti sevdalısıdır, aynı niyetle HAYIR demeyi düşünende Türk Milleti Aşığıdır.
Bu iki tercihi de kavga meselesi yapmaktan uzaklaşıp Türk İslam Davasının temsilcisi MHP yi tek başına iktidar yapmanın mücadelesinde buluşmalıyız, Anlaşılan o dur ki; Benim Oyumun Rengi ne BEYAZdır nede KAHVERENGİ oyumun rengi DEVLET’tir, DEVLET…
Şükrü PORTAKAL