ABD HEGEMONYASINA ASYA-PASİFİK'TE BAŞKALDIRI

Tuncay GÜLÇİN

2009 yılında yumuşak bir eleştiri olarak gelen dolarizasyona karşı kendi para birimi ile dış ticaret önerisi artık günümüzde daha sert ve daha hızlı adımlarla dillendiriliyor. Sayın okurlar, bildiğiniz üzere ülkelerin merkez bankaları rezerv para birimi olarak dolar bulundurmak zorundalar. ABD merkezli ticaretten önce ülkeler rezerv olarak altın gibi değerli madenleri rezerv olarak tutarlardı. ABD soğuk savaştan sonra dünya hamiliğine soyundu ve ilk olarak para birimini bütün dünyaya rezerv para olarak kabul ettirdi. Sıkışan ABD ekonomisi 2008 krizinden olumsuz etkilenince o dönemlerde Türkiye, Brezilya, Meksika gibi ülkelerinde arasında bulunduğu bir grup anlaşma sağlandı. Ülkeler dış ticaretlerinde kendi para birimlerini kullanacaktı. Tabi ki bu hemen olacak bir durum değil, uluslar arası ticarette ülkelerin bazı sorumlulukları var bunları yerine getirmedikleri zaman ekonomik zorluklara katlanmak zorunda kalacaklar. Bu sebeptendir ki 2009’larda yumuşak bir eleştiri olarak getirilen bu alternatif ticaret anlayışı günümüzde ABD-ÇİN, RUSYA-AB-ABD gerilimleri ile hat safhaya çıkmış durumda.

Geçen ay Çin ziyaretinde bulunan ve dünya gündeminde genişçe yer bulan iki önemli haberin derinliklerine inmek gerekir.

İlk olarak Fransız lider Macron, Çin ziyaretinde bulunmuş bir düzine anlaşmadan sonra ülkesine dönerken şöyle bir açıklama yaptı ;

‘’ ABD’nin takipçisi olmamalıyız. Dolar bağımlılığı vasallık yaratıyor ’’

ABD para birimi olan dolara bağımlılığı azaltmak gerekiyor demişti.

Macron gerek Rusya ziyareti gerekse Çin ziyareti sonrasında bu tür söylemler ile demek istiyor ki ; Biz ABD ile her zaman aynı düşüncede olmayız. Çin ve Rusya ile olan ticaretimiz bizim için Birleşik Devletlerin siyasi ve politik düşünce ve atılımlarından daha önemlidir.

Bu aslında şunu açıklıyor, devletler artık birine bağlı hayat sürmek istemiyor kendi dinamiklerini kendileri oluşturmak istiyorlar. Avrupa Birliği bugün bakıldığı zaman, ABD’den daha çok Rusya ve Çin ile ticari ilişki içinde. ABD stratejik ortak olsa da Avrupa devletlerinin ticareti Asya ülkeleri ile zirveye ulaşmış durumdadır. Hatta Alman kamuoyu enerjide Rusya bağımlılığından dolayı yaşadıkları sorunları ticari olarak da Çin’e bağımlı olmayı sorun olarak görüyorlar, bir önceki yazımda bundan bahsetmiştim.

  Bir diğer ziyaret olan Brezilya’lı sosyalist lider Lula da Silva ziyareti. Lula’nın Çin ziyaretinde yaptığı açıklamalar Latin Amerika ülkesi olan Brezilya gibi bir ülkenin sert eleştirisi dünya gündeminde soğuk duş etkisi yarattı. Lula 1 ocak 2023 de göreve geldiğinde yaptığı ilk iş 2008 de kurulan UNASUR (Güney Amerikalı Devletler Birliği) a tekrar üyeliğini başlattı ve hemen akabinde Çin ziyaretini gerçekleştirdi. Çin ziyaretinde ülkelerin kendi para birimi ile ticaret yapması başlığının yanı sıra, 2011 yılında Güney Afrika’nın da katılımı ile BRICS olarak tanımlanan gelişen ülkeler (RUSYA,ÇİN,BREZİLYA,HİNDİSTAN) in ortak para birimi kullanması gerektiğini dile getirmiştir. Ayrıca nakit fonu sağlayan İMF’ye alternatif olarak BRICS ülkelerinin oluşturduğu NDB bankasını öne sürmüştür. Lula, Çin ve Rusya gibi ABD tarafından çerçevelenen devletlere alternatif sunarak, ABD’ye mahkum olmadıklarını eski finans çevrelerine boyun eğilmeyeceğini dillendirmiştir.

   Rusya’nın geçen aylarda Çin para birimi olan Yuanı birincil rezerv para birimlerinden biri olarak kabul ettiği bir dönemde gerçekleşen ziyaretler Doları saltanatına son verme girişimlerinin hızlandırıldığının göstergesidir.

ABD Çin ile giriştiği ticari savaşta 1-0 geriye düştü. ABD en büyük stratejik ortağı olan AB’den de veto yemişken bu savaşı kazanabilecek mi!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.