RUSYA – UKRAYNA ARASINDA ANLAŞMA SAĞLANSA ESKİ DÜZENE DÖNÜLEBİLİR Mİ?

Tuncay GÜLÇİN

Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan konvansiyonel savaşın üzerinden uzun zaman geçti. Bildiğiniz üzere Ukrayna NATO ve AB’ne üyelik söyleminden sonra Rusya bunu kendi sınırına tehdit olarak görüp Ukrayna’ya savaş ilan etmişti. Bu savaşın etkileri sadece Ukrayna ve Rusya arasında etki yaratmadı, Avrupa Birliği, ABD, Çin, Hindistan, Türk devletleri vs gibi dolaylı ve doğrudan bir çok ülkeyi etkiledi. Hatta Ukrayna’nın yıllık 27,9 milyar dolarlık gıda ve tarım ürünleri ihracatını düşünürsek bu dünyada bir çok ülkeyi etkilemiş demektir. Sonuç olarak savaş sadece savaşan devletleri etkilemiyor. En önemli diğer konu ise savaşan ülkelerdeki mülteci olmak durumunda kalan insanların göç haritasıdır.

Rusya doğal olarak sınırlarında batı güçlerine entegre olmuş bir devlet istemiyor ve bunu kendine tehdit olarak görüyor. NATO gibi askeri bir paktın sınır komşusu olduğu bir ülkede varlık göstermesine tahammülü yok. Bunu yapılan bütün ticari ve askeri yaptırımlara rağmen geri adım atmamasından anlayabiliriz. Rus ekonomisi büyük yaralar almışken, doğalgaz hamlesi ile Avrupa ülkelerinde soğuk duş etkisi yaptı. AB Rus gazına muhtaçken Rusya’ya yaptırım uygulayarak aslında içten içe biriken ABD ve batı hegemonyasına karşı alternatif arayışını da tetiklemiş oldu. Başta Çin olmak üzere Güney Amerika devletleri, Afrika ve Suud’lar gibi bazı Arap ülkeleri, Türk devletleri gibi ülkeler yeni anlaşmalar yeni oluşumlar için adımlar atıp ve dünya çapında yankı uyandıran açıklamalar yaptılar.

     BRICS , Şangai İş Birliği Örgütü, Türk Devletleri Teşkilatı gibi yeni ve gelişen örgütlerin artık dünya düzeninde söz sahibi olduğu ve olacağı aşikardır. G-7 zirvesi yapılırken Çin’in Türk devletleri ile zirve yapması paralel bir zirve ile aslında G-7’ye bir alternatif de benim mesajı vermiştir. Görünen o ki Çin bölgesel güç olma planını tamamlamış olarak görüp, dünyanın büyük güçleri arasına girme planını hayata geçirmiştir. Çin hem ekonomik hem de askeri olarak yapmış olduğu önemli gelişmeleri aynı hızla devam ettirmeye çalışırken ABD ve müttefikleri buna izin vermemek adına Çin’e alternatifler üretme arayışında.

Hindistan’ı Çin’in üretim ve iş gücü piyasasına alternatif olarak gördükleri için yatırımları ve finans şirketlerini Hindistan’a kaydırıyor. Hindistan eğer bu durumda pozisyonunu iyi belirler ve gereken adımları atabilirse bu fırsattan çok faydalanır.

BRICS olarak başlayan IMF’ye alternatif olarak kurulan banka ve birlik bu günlerde daha çok ilgi çekmeye başladı. Amerika’nın güney ülkeleri, Suudi Arabistan ve diğer unsurlar ile daha da güçlenecek gibi duruyor. Burada asıl önemli ve dikkat edilmesi gereken konu dünya ülkeleri dolarizasyona karşın bir çıkış noktası olarak BRICS’i görmesidir. Yerel para birimleri ile ticareti temel prensip edinen oluşum, dolara karşı herhangi bir para birimini öne çıkarmadığı için oluşan ilginin daha iyi açıklanmasını sağlıyor…

    Gelinen bu noktada dostlar,

Ukrayna ve Rusya arasında bir anlaşma olsa bile ne dünya eski düzenine dönebilecek ne de devletler attıkları adımları geri alacaklar. Dünya artık tek süper güç anlayışını kaldıramıyor ve bu durumu kabullenmiyor. ABD  hegemonyasını koruma telaşı ile tüm seçenekleri kullansa da gelişen yeni konjektürde  bu gücünü kaybetmiş gibi görünüyor. Çin’in güçlü varlığı ve batı hiyerarşisinden kurtulmak isteyen devletlerin her geçen gün artarak devam etmesi ABD’yi güçsüz kılıyor.

    Sonuç olarak, Dünya artık tek süper gücün yönetebileceği bir dünya değil. Güvenlik kompleksleri ve yeni birliktelikler bölgesel sorunlarda daha etkin olacaktır. Bu bölgesel sorunlara bölge ülkelerinin ve yeni oluşan birlikteliklerin daha etkin çözüm üretmesi söz konusudur. Önümüzdeki yıllarda dünya herhangi bir stres altına girerse bunun sıcak yada soğuk bir çatışmaya evrilmesi zor olacaktır. Bu yeni oluşumların fayda sağlayacağını ve güçsüz devletlerin alternatif araması durumunda yelpazesinin geniş olacağını düşünüyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.