Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Eylülde yaptığı açıklamada "At izine it izine karıştı. FETÖ'cü diye suçladıkları bazı insanların bu işle hiç alakası yok." diyerek "at ve it" izi arasındaki farklılığı bir kez daha göz önüne sermiştir. Böylesine önemli bir konuyu gündeme taşıdığı için kendisine teşekkür ediyor, Türk milletini "at" ve "it" izinin farklılıkları hakkında daha kısa bir bilgi vermek istiyorum.
"At" hayvanının ayaklarında yalnızca üçüncü parmak vardır. Öteki parmaklar atın tarih boyunca geçirdiği değişiklikler sonucunda körelmiş, buna karşılık üçüncü parmak gitgide kalınlaşmış ve güçlenmiş, koşmaya yarayacak bir biçim almıştır. Bu parmağın ucunda parmağı çepeçevre sarmış olan bir tırnak bulunur. Bu tırnağa «toynak» adı verilir. Toynağa aşınmaması için nal çakılır. Bacağın iç yanında, körelmiş olan parmaklardan birinin tırnak izi görülür. Bu esmer renkli kabuğa «kestanecik» adı verilir. Yani atın izi aslında kestaneciğin izidir.
Şimdi gelelim "it" izine.
Kuyruksuz doğanlar hariç, köpeklerin vücudunda 319 kemik bulunur. Vücut ağırlığı ön ve arka bacaklar arasında hemen hemen eşit olarak dağılır. Köpekler, ayılar gibi tüm ayağı üzerinde yürüyen ve ağırlığını topuğuna veren hayvanların aksine parmaklarının üzerinde yürürler. Yani "it" izi aslında köpeğin parmaklarının izidir.
Dünya üzerinde ırkıçılık yaygın olarak "at" ve "it" üzerinde yapılır. Bu canlıların etnik yapısı, anne ve babasının geçmişi çok önemlidir. İkisinde de asalet ve bağlılık aranır. Herhangi bir sokak köpeğini kimse sahiplenmez. Köpeklerin cinsi amacına göre değişir. Mesela bir süs köpeğini sürünün başına koyamadığınız gibi çoban köpeğine de oturma odanızda bakamazsınız. Atın da köpek gibi kullanım amaçları önemlidir. Roman mahallelerinde hurda toplayan arabayı çeken at sadece ahlaksız kasapların dikkatini çeker.
Bu yüzden "at" ve "it", insanoğlunun binlerce yıldır kullandığı canlılar olmaktan öte gitmemiştir.
Sayın Cumhurbaşkanının "at izi it izine karıştı" söyleminden sonra da aklıma 14 yıldır kullanılan fakat hayvan olmayan "at ve itler" geldi. Kimdir bu at ve itler?
Nerede yaşarlar, kimlere hizmet ederler ve kimler tarafından kullanılırlar? Bu soruların gerçek cevabını asla bilemeyeceğiz.
Maalesef iktidar 14 yıldır "at ve it" ayrımı yaparak birilerini hizmetinde tutmuştur. İyiler "at" kötüler "it" olmuşlardır. Dün "it" olanlar bugün "at" olmuşlar, bugün "at" olanlar yarın "it" olmuşlardır.
Velhasıl;
Türkiye Cumhuriyetinin, karanlık işbirliklerin arasında kalmış kirli siyaset meydanlarında oynayan "ata" ya da "ite" değil, yüreği vatan sevdasıyla yanan BOZKURTLARA ihtiyacı vardır.