Siyah camın arkasından dışarıyı izliyordu. Bütün ağırlığıyla beyaz elbisesini düzeltti.
Şoför nereye gideceğini gayet iyi biliyordu. 1 milyonluk araç tüm haşmetiyle evin önüne yanaştı.
Kapıdaki güvenlik aracı görür görmez kapının otomatik düğmesine hızlıca bastı. Ağır ağır açılan kapı bile günün yorgunluğunu üzerinden atamamıştı sanki. Güvenlik memurları kapıda adamı selamladı.
1 milyonluk araba kapanan kapıların ardından sakince durdu. Araç koruması ince bir çeviklikle aracın makam kapısını araladı. Beyaz elbiseli adam bir hamlede arabadan indi ve emin adımlarla lojmanın kapısına doğru yol aldı.
Sonunda evindeydi ve bu huzur verici durum çok hoşuna gitti. Uzun ve yorucu bir gündü. Açılışlar, toplantılar ve üst düzey hükümet görevlileriyle yaptığı özel görüşmeler... Kolay değildi elbet, milyonlarca insanın sorumluluğunu üzerinde taşımak.
Beyaz elbiseli adam güler yüzlü eşine aynı tebessümle karşılık vermeye çalıştı ancak bir an önce dinlenmeliydi. Beyaz elbiselerini itinayla çıkardı ve kendini son model jakuzisinin sıcacık suyuna bıraktı. Masajlı jakuzisinin çıkardığı sesler dinleniriyordu onu, gözlerini kapadı ve kendini düşünceleriyle yalnız bırakti.
Bu makama gelmek için çok sabretmişti. Kimsenin hakkını yemeden bir bir çıkmıştı merdivenleri. Hak etmişti elbet, öyle olmasaydı Allah bu günleri gösterir miydi? Eşi ve çocukları onunla gurur duyuyordu. Arada bazı televizyon ve gazeteler aleyhinde haber yapıyorlardı ama zaten evinde onları izlemiyor ve okumuyorlardı. O halde sorun yoktu.
Biraz daha rahatlarken gözlerini açtı, oldukça geniş banyosuna baktı. Burada on Suriyeli aile yaşar diye geçirdi içinden. Keyfi kaçtı ve gözlerini tekrar kapadı. Varsın olsun dedi kendine. Ben bunları hakediyorum zaten bir hükümet biliyor kıymetimi. Onlar da Kuran ve Peygamber ile dalga geçiyorlardı ama kendi problemleriydi sonuçta. Aman dedi beyaz elbiseli adam. Günahları boynuna!
Evini düşündü bir an. Milletin parasıyla fazla mı lüks yaşıyordu? Cumhurbaşkanı saraylarda yaşarken ben bir milyonluk mercedesimden inip lüks lojmanımda jakuzi keyfi yapmışım çok mu diye düşündü. Gözlerini tekrar açtı beyaz elbiseli adam.
İki gün sonra Cuma idi ve o da Diyanet İşleri Başkanı. Biraz da iş düşünmeliydi. Neydi bu Cuma hutbe konusu? Aklına geldi ve sustu. "İsraf haramdır"