SURİYELİ GÖÇMENLER ve BÜYÜK KÜRDİSTAN

Uğur BAYRAM

Suriye iç savaşı sebebiyle ülkemize göç eden Suriyeliler ile alakalı bir çok problem yaşıyoruz. Göç ile beraber ekonomik ve sosyolojik sorunlar her geçen gün artıyor. Türk milleti savaş sebebiyle göç eden Suriyelilere karşı ikiye ayrılmış durumda. Bu yazımda göç etmek zorunda kalan Suriyelilerin ülkemize olan ekonomik ve sosyolojik etkilerine değil Suriye iç savaşının planlı bir operasyonun sonucu olduğuna kısaca değineceğim. 

1954 yılında 510 kilometrelik Suriye sınırına sınır koruma ve kaçakçılığı önleme amacıyla 921.080 adet mayın döşendi. Aradan 49 yıl sonra 2003'de Türkiye'nin imzaladığı Ottowa sözleşmesine göre Suriye sınırındaki mayınların 33 ayda temizlenmesi gerekiyordu. O dönem hükümet mayın temizleme işini İsrail firmasına, temizlediği toprakları 44 yıllığına kiralama karşılığında vermek istiyordu. Kamuoyunun tepkisine ve muhalefetin red oyuna rağmen meclisten geçirilen ihale, CHP'nin anayasa mahkemesine yaptığı itiraz sonucu iptal edildi. Şuan Cumhurbaşkanı ve dönemin başbakanı Erdoğan itirazlara tepki göstererek ihalenin İsrailli firmaya verilmesinin bir sakıncası olmadığını söylüyordu. Arazinin mayından temizlenmesi halinde organik tarıma açılacağını söylense de yıllarca mayın tarafından zehirlenmiş toprakta normal tarım yapmak bile mümkün değildi. Toplum baskısı ve anayasa mahkemesi kararı sonunda İsrailli firmaya verilmeyen temizleme işi, ihalesi verilmeyen İsrailli şirketin teknolojik araçları kullanılarak TSK tarafından yapıldı. 

Peki Suriye sınırımızdaki mayınların Batı tarafında alelacele temizlenme isteği bir tesadüf mü? 

Elbette değil. 

 

Suriye sınırımızdaki mayınların temizlenmesi işinin Arap Baharı öncesi bitirilmesi gerekiyordu. Zira Suriye'de planlanan bir iç savaşın bölgede nüfus hareketliliği sağlaması ve göç dalgası yönünün Türkiye olması gerekiyordu. Türkiye sınırındaki mayınlı bölge, planlanan  göç dalgasına engel olacağı için mayınların nüfus Suriye iç savaşından önce temizlenmesi gerekiyordu. 

 

Peki neden bir nüfus hareketliliği planlandı?

Aslında bu sorunun basitleştirilmeye çalışılan popüler bir cevabı var;

Büyük Ortadoğu Projesi!

 

Bir kaç yıl önce "Ortadoğu'da Yaşanan Nüfus Hareketliliği" isimli köşe yazımda da bahsettiğim üzere, Büyük İsrail Projesi kapsamında Irak, Suriye ve Türkiye'nin sınırları içerisinde kurulması planlanan "Kürdistan" sınırları içerisinde kalan toprakların "Kürtleşmesi" isteniyor. Zira İsrail, ABD ve İngiltere gibi ülkelerin çizdiği "Kürdistan" sınırları içerisinde yaşayan Kürt nüfusu neredeyse azınlık sayılacak kadar az bir orana sahip. İçinde Kürt olmayan bir "Kürdistan" dünya kamuoyuna pek de şirin gözükmez. Bu sebeple, iç savaş çıkarılarak Arap ve Türkmen nüfusunun atalarının topraklarından zorla göç ettirilmesi ve bölgenin Kürt nüfusu ile doldurulması planlanıyor. Bu anlamda, ABD'nin Irak savaşında Irak'ın kuzeyinde bulunan Türkmen ve Arap şehirlerinde cebren yaptığı "Kürtleştirme" politikalarının Suriye'nin kuzeyinde birebir tekrarlandığını görüyoruz. 

Tüm bunlar ele alındığında atılan hiçbir adımın tesadüfi olmadığını da görüyoruz. Sınırdaki mayınların temizlenmesi, Arap Baharı, Suriye iç savaşı ve Türkiye'ye göç etmek zorunda kalan Arap ve Türkmen nüfus denklemi, "Büyük İsrail" projesinin "Kürdistan" ayağının faaliyete geçirilmesi planından başka hiçbir şey değildir. Ortadoğu'da kaynayan kazanın sebebi de budur. O kazan ki, yüzbinlerce Müslümanın ölümüne, milyonlarca yetime, evsize ve büyük bir insani dramına sebep oldu, olmaya da devam ediyor. Bölgedeki devletler bir şekilde sisteme dahil oluyor ve projenin uygulanmasında rol oynuyor. Projeye engel olma ihtimali olan hükümetler yıkılıyor, yerine yenileri geliyor ve plan aksatılmaksızın işliyor. 

 

Elbette tüm bunlar yaşanırken, İslam Dünyasının kaosa sürüklenmesi, emperyalizm ve kapitalizme müstahsil sağlanması da bu projenin ganimetleri oluyor. 

Ülkemizi meşgul eden Suriyeli göçmenler hadisesinin teknik olarak kısa geçmişi budur. Biz burada birbirimizle kavga edip daha  da ayrışırken, emperyalist ülkeler salyalarını akıtarak ellerini avuşturuyorlar. Onların planları bir bir işlerken bizler bilmemiz gerekenlerin çok uzağında bambaşka işlerle uğraşıyoruz. Gerçeği görememek bir yana yalan ve yanlış bilgilerle zihnimizi dolduruyor, olayları doğru analiz edemiyor, İslam düşmanı emperyalizmin vahşi planlarına karşı hiçbir varlık sergileyemiyoruz.

 

Suriyeli göçmenler sosyo-ekonomik dengemizi altüst edip ülkemizin sinir sistemi ile oynuyor, biz de onların dükkanlarını yakıp evlerini taşlıyorken, emperyalist ülkelerin planları ülkemizde, coğrafyamızda ve dünyada durmaksızın işlemeye devam ediyor. 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.