Kemer Belediye başkanı MUSTAFA Gül ün MHP den CHP ye geçmesini ajanslar bu şekilde verdi:
Suriye sınırında düşürülen Rus uçağı pilotunun ailesine ev verilmesi teklifini gündeme getirmesinin
ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Partimizden Kemer Belediye Başkanı seçilen şahıs,
düşürülen Rus uçağında can veren pilotun ailesine ev verecekmiş. Tam bir akıl tutulması” diye tepki gösterdiği,
MHP’nin kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk etmesi sonrası ise geçen temmuz ayında
partiden istifa eden Kemer Belediye Başkanı Mustafa Gül, CHP ile anlaştı.
Bu haber MHP için çok önem arzediyor. Bu olaydan iyi bir ders çıkarmamız gerekiyor.
Yıllardır ülkücülerin her seçim döneminde sık duyduğu bir söz vardır.
"Çok oy almamız gerekiyor. Bu iş sen ve benle olmaz. Seçime popüler adaylarla gireceğiz."
İşte her şey bu cümleyle başlıyor. Tıpkı Kemer Belediye başkanının MHP'den istifa etmesi olayında olduğu gibi.
MHP ye herkesin kapısı açıktır. MHP ye gelen her Türk vatandaşının başımızın üstünde yeri vardır.
Ancak seçim yokken canla başla partisinin emrinde olup seçim geldiğinde kenara itilen
ülkücüler bu gidişata dur demelidir. "Kiminle olduğu önemli değil, yeter ki partim iktidar olsun" ya da
"belediyeyi alalım da kim olursa olsun" mantığı doğru değildir. Bu mantık yanlıştır. Bu mantık bugüne kadar ülkücüleri
saha dışına itmiştir. Bu mantık ülkücüleri "kullan-at" mantığıdır. Bu mantıkla yapılan siyaset devletine ve milletine
hizmet edenlerin değil şahsi menfaat bekleyenlerin siyasetidir. Bu mantığın başladığı yerde
liyakat biter, popilizm başlar. Ülkücülük ve milliyetçilik popilist bir hareket olmadığı için de
kurulan sistem bir süre sonra çöker. Kemer belediye başkanının CHP'den MHP'ye geçip iki dönem
belediye başkanlığı yapması ve akabinde MHP den yeniden istifa edip CHP ye tekrar geçmesi
sistemin çöktüğünün en önemli örneğidir.
Adaylarımız elbette ki toplumun önde gelen kişilerinden olmalı. MHP'nin adayları tanınmış ve
sevilen kişiler olmalı. Aile ve sosyal yaşantısı ile parmakla gösterilecek, bulunduğu toplumda
sevilen, iş hayatı hatasız, kendini geliştirmiş, kültürlü, anlayışlı, gelenek ve göreneklerine
bağlı, toplumun sorunlarına duyarlı, siyasette şahsi menfaat gütmeyen, güçlü, kararlı ve
çevresi tarafından sevip sayılan kişiler olmalı. Saydığım özelikler bir ülkücüde de
bulunması gereken özellikler olduğuna göre her seçim dönemi gözlerimiz neden dışarıya bakar.
Gözümüzün önünde bu davaya gönül vermiş, çilesini çekmiş toplumun sevdiği ülkücüleri neden
görmeyiz?
Milliyetçi Hareket Partisinin çok oy alması ve milliyetçi kadroların devleti
yönetmesi gerekiyor. Türkiye'nin mutlak kalkınmasını sağlayacak ülkücülerin, yönetimde söz sahibi
olması da gerekiyor. Fakat bu ülkücü liyakat sahibi milliyetçi adaylarımız ile olmalıdır. Salt çok oy
getirecek diye siyasi çizgisi belirsiz,
söylemleri tutarsız ve milliyetçi kimlikten uzak kişileri aday göstermek Miliiyetçi Hareket Partisine
yapılan en büyük kötülüktür.
Teşkilatlarımız bu kötülüğe bir son vermelidir. Aksi halde ülkü denen nazlı gelin erde şan
bulamayacaktır.