YAVAŞ GEL BORİS

Uğur BAYRAM
Londra Eski Belediye Başkanı, İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson atavatanı olan Türkiye'yi
ziyaret etti. Kendisine hoş geldin dememekle yetinmiyor, yavaş gel Boris demek istiyorum. 
   
   Peki neden öyle diyorum?
   
   Birleşik Krallıkların güzide dışişleri bakanı, medarı iftirahımız Bay Johnson'ın babasının
dedesi, Ali Kemal Bey ile söze başlayalım. 
 
   Asıl adı Ali Rıza olan Ali Kemal, Namık Kemal'e olan hayranlığından dolayı eğitim yıllarında 
bu ismi aldı. Ali Kemal, 1867'de İstanbul'da doğdu. Avrupa'daki özgürlükçü akımlardan
 etkilenen Ali Kemal, İstanbul'da bir dernek kurdu. 
Kurduğu öğrenci derneği kapatıldıktan sonra yeni bir dernek kurmaya kalkınca bu kez tutuklandı 
ve 9 ay hapis yattı. 1889'da ise tahliye edildikten sonra Halep'e sürgün edildi. Halep'in
ardından İstanbul ve Paris'te Jön Türklerle olan ilişiğini devam ettirdi. Ali Kemal, 
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra 14 Ocak 1919'da yeniden faaliyete geçen 
Hürriyet ve İtilâf Partisi'nin genel sekreter oldu. 4 Mart 1919'da kurulan 
Birinci Damad Ferit Paşa hükümetinde Maarif Nazırlığı (Eğitim Bakanlığı), bu hükümetin iki ay sonra 
istifasının hemen ardından kurulan ikinci Damad Ferit Paşa hükümetinde ise 
Dahiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı) görevini üstlendi. 
 
   Ali Kemal'in sonu iyice yaklaşıyordu. 
 
   Peyam-ı Sabah'ta yazdığı yazılarında İstiklal Mücadelesini eleştiriyor, Kuva-yı Milliyeye
hakaretler diziyor, Mustafa Kemal'i kabullenmiyordu. 26 Ağustos'ta başlayan 
Büyük Taarruz başarılı olduktan ve 9 Eylül'de İzmir'in kurtulmasından sonra 10 Eylül 1922'de 
"Gayelerimiz Bir İdi ve Birdir" başlıklı bir yazı yazarak (korkudan) yanıldığını açıklasa da 
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından Ankara Hükümeti, geçmişte yazdıklarından dolayı
 İstanbul polisinden Ali Kemal'in tutuklanıp yargılanmak üzere Ankara'ya gönderilmesini istedi. 
4 Kasım 1922 günü, Teşkilat-ı Mahsusa (bugünkü MİT) mensubu birkaç kişi Ali Kemal'i 
Tokatlıyan Oteli'nde gittiği berber dükkânından kaçırarak Ankara'ya götüreceklerini bildirdiler. 
Söylediklerine göre Ali Kemal İstiklal Mahkemesine çıkarılacaktı. Gerçekte ise Ali Kemal, 
İzmit'te bölge kumandanı Sakallı Nurettin Paşa'ya teslim edildi. 
 
   Ali Kemal, Nurettin Paşa ile görüştükten sonra dışarı çıkarken kumandanlık karargahı 
önünde bekleyen "genç subaylar" tarafından 6 kasım 1922'de linç edildi. Kafası çekiçlerle 
ve taşlarla kırılarak öldürüldü. Linç edenler, Ali Kemal'den hıncını alamamış olmalılar ki, 
çıplak vücudu ayaklarına ip bağlanarak sokaklarda dolaştırıldı.
Dahası, parçalanmış cesedi, Lozan Konferansı'na giderken trenle İzmit'ten geçecek olan İsmet Paşa 
görsün diye istasyonda bir sehpaya asılarak teşhir edildi. İzmit’te defnedilen Ali Kemal'in mezarı, 
başına bir mezartaşı veya herhangi bir işaret konulmaması sebebiyle zamanla ortadan kayboldu. 
Uzun araştırmalar sonunda 1950'lerde yeri tespit edilebildi. 
 
   Özetle;
 
   Damat Ferit Hükümetinin bakanlığını yapan, İstiklal Mücadelesine karşı duran, 
Kuva-yı Milliye'ye hakaretler eden, Mustafa Kemal'i istemeyen, Türk subaylar tarafından
hainlikle suçlanıp linç edilerek öldürülen Osmanlı İmparatorluğunun son Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) 
Ali Kemal'in öz torunun oğlu, eski Londra Belediye Başkanı, islam düşmanı ve emperyalist İngiltere'nin Dışişleri Bakanı
Boris Johnson aslen Çankırılı olsa ne olur, olmasa ne olur... 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.