Bilirsiniz, İtalyan asıllı Amerikalı mafya lideri Al Capone ile ilgili bir anekdot anlatılır. Buna göre Al Capone şöyle der: “Çocukken her aksam yatmadan önce Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim, kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her aksam yatmadan önce Tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim.”
Benzer bir anektod, Atatürk’ün mutlaka okunmasını tavsiye ettiği ve Finlandiya’nın dirilişinin anlatıldığı “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” isimli kitapta da yer alır.
Bugünün siyasal İslamcılarının önemli bir bölümünün yaşantısı ve anlayışına baktığımızda, Al Capone’nin zihniyetine çok uzak olmadıklarını gözlemliyoruz. Bugünün siyasal İslamcıları bir taraftan söylemlerinde Müslümanlığı kimseye bırakmıyor ve hatta kendi gibi düşünmeyenleri tekfir ediyorken, diğer taraftan harama bulaşmaktan, günaha girmekten, her türlü ahlaksızlığı yapmaktan geri durmuyor maalesef.
Önce her türlü yolsuzluğa bulaşıyor, her türlü ayak oyununu çeviriyor, çocuk gelinleri, çocuk tecavüzcülerini savunuyor, her türlü ahlaksızlığın, hukuksuzluğun, yalanın dolanın içinde hiç çekinmeden yer alıyor, kul hakkı yerken tabiri caizse tabağın dibini sıyırıyor, sonra da namaz kılmakla, Hacca gitmekle, Kadir gecesi ettiği dualarla, haram yollarla elde edilen gelirlerle camilere bağış yapmakla günahlarını sıfırlayacağını düşünüyor. Allah’ın kul hakkını affetmeyeceği gerçeğinden ya bihaber ya da umurunda bile olmayarak…
Allah’a kulluğun gereği olarak yapılması gereken ibadetleri İslam’da olmayan “günah çıkarma” seanslarına çevirerek…