FETÖ OPERASYONLARI VE MHP…

Yiğit GÖKALP

Biraz gündemden uzak kalmak, zihnimizi dinlendirmek istedik. MHP’deki kurultay tartışmaları, IŞİD ve PKK terörü, 15 Temmuz ihaneti hepimizi ruhen çok yormuştu zira. Elbette bizim de her duyarlı vatandaş gibi, uzak kalmaya çalıştığımızda da gündemi takip etmemek gibi bir lüksümüz yoktu.

Bu memlekette ise gündem dakika başı değişiyordu. Sabah, Servet Avcı, Adnan İslamoğulları, Yavuz Selim Demirağ, Kürşat Zorlu, Alper Aksoy gibi Yeniçağ Gazetesi yazarlarına gözaltı kararı çıktığına dair haberlerle uyandık güne. Yeniçağ Gazetesi son yıllarda ve özellikle kurultay sürecinde yaptığı yayınlarla Fitneçağ ismini fazlasıyla hak etse de “Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin” ayetine ve “suçlu olduğu ispatlanana kadar herkes suçsuzdur.” ifadesi ile tarif edilen masuniyet karinesine ve dolayısıyla hukukun üstünlüğüne inanan bir Müslümana da, bir ülkücüye de haksızlık yapmak, peşin hüküm vermek yakışmazdı. O yüzden, her şeye rağmen bu sürecin nasıl geliştiğini hep beraber takip etmek düşüyor bizlere.

İsimlere baktığımızda bana en ilginç gelen Yavuz Selim Demirağ. Kendisi “İmamların Öcü” isimli kitabıyla FETÖ ile mücadele eden isimlerden biri olarak bilinirken, FETÖ’den göz altına alınması gerçekten oldukça şaşırtıcı.

Servet Avcı, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı yapmış, bir dönem BBP’de görev almış, sonra tekrar MHP’ye dönmüş, MYK üyeliği yapmış, ülkücü kimliği ile tanınan bir isim. Uzun yıllardır MHP lideri Devlet Bahçeli’ye muhalif olduğu biliniyor. Koray Aydın aday olduğunda Koray Aydın’ın yanında yer almıştı, son kurultay sürecinde ise Meral Akşener’in yanında yer aldı.

Adnan İslamoğulları da Servet Avcı gibi Devlet Bahçeli’ye muhalif ve son kurultay sürecinde Meral Akşener’i destekleyen isimlerden biri. Zaten Yeniçağ Gazetesinin genel yayın çizgisi Meral Akşener’i destekleyici nitelikte, bir iki istisna köşe yazarı dışında…

Bu iki ismin gözleri kör olacak kadar Devlet Bahçeli karşıtı olduğunu düşünmekle birlikte, sırf bu yüzden FETÖcülerle işbirliği yaptılar mı, bunu söylemek çok mümkün değil. Böyle bir durum varsa yargı delilleri ortaya koymalıdır, kimsenin günahını almak bize yakışmaz.

Kürşat Zorlu, sık sık ekranlarda gördüğümüz genç bir akademisyen. Kendisi kurultay yapılmasını istese de bildiğimiz kadarıyla Meral Akşener’i desteklemiyordu. Bu durum da operasyonun Meral Akşener’i destekleyenlere yapıldığı iddiasını boşa çıkarıyor zaten.

Alper Aksoy ile ilgili yorum yapmaya değmez, kimi destekliyor bilmiyorum ve bir önem de arz etmiyor.

Yeniçağ Gazetesi yazarları ve MHP muhaliflerinin gözaltına alınması ile ilgili farklı ihtimaller olabilir. Daha dün Cumhurbaşkanı da FETÖ ile alakasız insanların gözaltına alındığına ilişkin beyanda bulunmuştu. Bu gözaltılar da işi sulandırmak için yapılmış olabilir. Hatta kripto FETÖcüler bile yapmış olabilir.

Diğer taraftan, darbe başarılı olsaydı kimlerin hangi göreve getirileceğine ilişkin devletin elinde liste olduğu iddiası da konuşuluyor Ankara’da. Eğer bu doğruysa ve bu gözaltılar bunun için yapıldıysa hükümet ve yetkililer, yargı, bu kişilerin ilişkileri ile ilgili çok ciddi ve somut deliller ortaya koymak zorundadır ki ülkücü camia ve tüm kamuoyu tatmin olsun.

FETÖ konusunda iktidarın temiz olduğu, muhalefet partilerinin FETÖcü dolu olduğuna ilişkin kamuoyunda algı yaratmak amaçlanıyor da olabilir bu gözaltılarla. Son günlerde Soner Yalçın’ın bu konuda yazdıklarını (AKP’de en fazla 1-2 FETÖcü vekil olabileceği, CHP FETÖnün elinde algısına yönelik) düşününce bunun da çok zayıf bir ihtimal olmadığı ortada. Zaten 15 Temmuz’dan beri bütün FETÖcüler, 12 sene ortak oldukları iktidar partisinde değil de hep muhalefet partilerinde bulunuyor nedense!

Bununla birlikte, hanımefendi ve ekibinin yaptığı gibi, bu gözaltı operasyonlarının faturasını doğrudan Devlet Bahçeli’ye kesmeye çalışmak, Sayın Bahçeli’nin Saray’la işbirliğine giderek bu isimleri gözaltına aldırdığını ima etmek çok seviyesiz, çok yakışıksız bir söylem ve itham. İnsanlar karşılarındakini kendileri gibi bilirmiş. Demek ki bu insanlar partide yönetimi ele geçirse, kendileri gibi düşünmeyenlere iftira atarak tutuklanmalarını sağlayacaklardı diye düşünmeden edemiyor insan.

Peki, bu operasyonların bir amacı da, 15 Temmuz’dan bu yana kamuoyunda itibarı son derece yükselen, herkesin “gerçekten ismi gibi devlet adamı imiş” dediği Devlet Bahçeli’nin itibarını, “bakın kendisine muhalif olan ülkücüleri bile hükümet ve Saray’la işbirliği yaparak gözaltına aldırıyor, tasfiye ediyor, meğer darbe karşıtlığı ve hükümete desteğinin altında menfaat yatıyormuş algısı” ile düşürmek olabilir mi? Bir de bu olasılığı düşünmek gerekmez mi? Sosyal medyada bütün muhalifler ve troller bunu işliyor, dikkatinizi çekerim!

Bu süreçte, muhalif olmanın tek başına ülkücülüğe halel getirmeyeceğini ve ülkücülerin kardeş olduğunu da akıldan çıkarmadan soğukkanlı olmak, gelişmeleri dikkatle takip etmek ve Genel Başkan’ın konuya ilişkin açıklamalarını beklemek lazım… Hiç kimsenin şüphesi olmasın, Sayın Devlet Bahçeli de gelişmeleri dikkatle izliyor, bilgi alıyordur ve her zaman olduğu gibi yine adaletten yana olacaktır. Kendisine muhalif de olsalar, samimiyetlerine inandıklarının hukukunu koruyacak adımları atacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.