15 Temmuz'un 3. yıl dönümü, nerede FETÖ'nün siyasi ayağı?

Yıldıray ÇİÇEK

Toplum içine süs bitkisi gibi ekilen fakat büyüdükçe zehirli bir sarmaşık olduğu ortaya çıkan Fethullah Gülen hareketinin bundan üç yıl önce kıyamete kadar unutulmayacak kanlı bir darbe girişimine şahit olduk. Türkçe Olimpiyatlarıyla, dershanelerle, hastanelerle, üniversitelerle, yurtlarla prestij kazandırılan FETÖ, yıllardır biriktirdiği hücreleşme gücünü 15 Temmuz günü göstermeye kalktı. Boyunun ölçüsünü aldı. Ama bir cemaatin örgütlenip, Türk devletini ele geçirme çabası, Türk devletinin de kendi zafiyetlerini görmesi açısından önemli bir ders oldu.

Bugüne kadar 15 Temmuz darbe girişiminin nasıl engellendiği hep konuşuldu. Ama 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı ne olacaktı bunun üzerinde fazla durulmadı? Nasıl bir Türkiye manzarası ortaya çıkacaktı. Türkiye resmen işgal edilecekti. Peki, ABD merkezli bu işgalde Türkiye’yi yönetecek olanlar kimlerdi? Hangi siyasilere görevlendirme yapılacaktı?

FETÖ’nün siyasi ayağına ısrarla dokunulmadığı için “Yurtta Sulh Konseyi” ile irtibatta olan siyasiler hâlâ elini kolunu sallayarak ortada dolaşmaktadır. Nedense FETÖ’nün siyasi ayağı hâlâ özgüven patlaması yaşamaktadır. 15 Temmuz’un 3. yıl dönümünde en büyük ayıplardan biri de bu durumdur.

SİYASİ AYAĞI YOK GİBİ DAVRANILIYOR

FETÖ zehirli sarmaşık gibi Türk devlet yapısının içini sararken can suyunu ve büyüme iklimini siyasi iradeden buluyordu. Ama Türkiye’de darbe girişimi yapacak güce kavuşturulan FETÖ’nün bunca yaşananlardan sonra hâlâ “siyasi ayağı yok” gibi davranılmaktadır.

15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden 3 yıl geçip de, siyasi ayağının çıkarılmaması demek, birilerinin FETÖ’nün siyasi ayağını ısrarla görmezden gelme çabasını göstermektedir. Askerin, polisin, sivil vatandaşların üzerine atılan her kurşunda, her bombada FETÖ’yü devlet içinde güçlendiren siyasi ayağın vebali vardır.

15 Temmuz günü ve sonrası verilen 250 şehidin ve 2196 gazinin sorumlusunu FETÖ’nün çaycısında, çorbacısında arayıp, siyasi ayağında aramamak büyük bir vicdan kanaması ve adalet yaralanmasıdır.

“Bir tokat atsan, diğer yanağını çevirir” diye pazarlanan ama içlerinde canavar saklayan bu FETÖ’nün robotlaştırılmış adamlarını devlet içinde kadrolaştıran herkes bizzat 15 Temmuz’un hazırlayıcısı olmuştur. Çünkü uyarılara tıkanan kulaklar hafızamızda ve uyaranları suçlayan açıklamalar zihnimizde çınlamaktadır.

FETÖ meselesi elbette sadece AKP iktidarının meselesi değil. ANAP, DYP iktidarları bu ağın örülmesinde başlangıç noktası olsa da AKP iktidarı bu vebalin en büyüğünü taşımaktadır. Adeta devletin FETÖ’ye teslim süreci 2003- 2011 yılları arasında yaşanmıştır.

BUNLAR NASIL BİR İKLİMDE BÜYÜTÜLDÜ

Zehirli FETÖ sarmaşığı, en çok bu dönem elini kolunu her yana uzatmış ve yapraklarını genişletmiştir. AKP iktidarında en büyük güçlenmeyi yaşayan FETÖ’nün, daha sonra 2011 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın ameliyatıyla onu iktidardan indirme girişimleri, 15 Temmuz’da onu öldürmeye yönelik girişimlere kadar uzanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te ailece kaldığı otelin kurşun yağmuruna tutulması, orada 2 polisin şehit olması, 3 polisin yaralanması, gelinen noktanın vahim halini göstermiştir.

Kendi vatandaşına, polisine, askerine kurşun sıkan, bomba atan gözü dönmüş FETÖ’cü polisler, askerler nasıl yetiştirildi? Bunlar nasıl bir iklimde büyütüldü? Yeni 15 Temmuzlar yaşamamak için tüm bunların çok boyutlu analizi yapılmalıdır.

15 Temmuz günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dirayetli duruşu, milletin azimli mücadelesi darbe girişimini ezip geçmiştir. 15 Temmuz akşamı hiç kimseler ortada yokken, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Başbakan Binali Yıldırım’ı arayarak, askeri kalkışmanın kabul edilemez olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin yanında olduklarını bildirmesi, Türkiye’deki devlet ve millet iradesine güven kaynağı olmuş, darbe girişimine karşı da herkesi harekete geçirmiştir.

MHP LİDERİ BAHÇELİ İLE, MİLLETİN RUHU AYDINLANDI

15 Temmuz darbe girişimi günü MHP Genel Merkezi’nde şahit olduğumuz, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin adeta bir orkestra şefi gibi hareket ederek darbe girişimine karşı gerekli yönlendirmeleri telefon trafiği ve yanında bulunan kadrosuyla birlikte gerçekleştirmiş olmasıdır. MHP lideri Devlet Bahçeli ve ülkücüler, 15 Temmuz günü milletin ruhunu aydınlatan milli ışık olmuştur.

Suikast girişimini atlatmış olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın canlı yayına bağlanarak verdiği mesajlar da 15 Temmuz darbe girişiminin bertaraf edilmesinde önemli etken olmuştur. İşte bu “Yenikapı ruhu” denilen birlikteliği de oluşturan duruşlar bunlar olmuştur.

15 Temmuz darbe girişimi ezildi ezilmesine ama FETÖ ruhunu diri tutanlar hâlâ çok aktif durumdadır. Onlara “Yenikapı ruhu” dedikçe de çıldırıyorlar.

HESABIN SORULACAĞI GÜNÜ BEKLİYORUM

Cumhur İttifakı’nın varlığı ve işlevi bu manada önemlidir. Yıkılmak için ilk hedef seçilen Cumhur İttifakı olunca, 15 Temmuz hain ruhunun canlılığını buradan anlayabiliyorsunuz.

15 Temmuz darbe girişimi ruhunu canlandırmaya çalışanlar, ne yapmaya çalışırsa çalışsın başarılı olamayacaktır. Hain darbe girişiminde hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.

Şehit ve gazilerimize layık olabilmek, onların intikamının tam alınması için FETÖ’nün siyasi ayağının da hesabının sorulacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.