Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP'li bazı milletvekilleriyle Beştepe'de bir araya gelmiş ve FETÖ ile mücadele konusunda kararlılık vurgusu yaparken, ByLock programının soruşturmanın en önemli ayağını oluşturduğunu söylemiş. Bu sohbette, yürütülen soruşturmalarda 100 bin ByLock kullanıcısının tespit edildiğini ifade etmiş ve "By Lock'tan yakalananlar 'Mağdurum' diye gelip bana ağlamasın" diye de uyarıda bulunmuş. Konuşmasında AKP'li bir isimden örnek veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu partilinin ByLock çıkan oğlunu reddettiğine dikkat çekmiş ve "Herkesin böyle olması gerekiyor" diye de konuşmuş…
Gazete ve televizyonlara düşen haberin içeriği bu bilgilerden oluşuyor. Fakat 15 Temmuz darbe girişimin siyasi ayağına hiç dokunulmadığı için Cumhurbaşkanının bu sözleri doğruysa bile havada kalmaktadır.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, "Bu ayağın sivil ayağı vardır, içeride sivil ayağı vardır, dışarıda sivil ayağı vardır, yargı ayağı vardır, emniyet ayağı vardır, bunlar çıkartılıyor. Siyaset ayağı da vardır, olmaması mümkün mü? Türkiye'de hangi darbede siyaset ayağı yoktu?" demişti. Aylar geçti, bu konuda bir adım dahi atılmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "By Lock'tan yakalananlar 'Mağdurum' diye gelip bana ağlamasın" derken, AKP içinde birçok bakan ve milletvekilinin Bylock kullandığı iddiaları henüz çürütülemedi. Ve en vahim iddia ise AKP bünyesinde Bylock kullanan kişilerin, AKP içinde etkili-yetkili kişiler tarafından korunduğu, kurtarıldığı yönündedir. Yıllardır AKP-cemaat iç içe geçmiş ve yapışık bir haldeyken zaten "İçimizde Bylock kullanan yok" diyebilmeleri mümkün değildir.
Darbe girişiminin siyasi ayağına dokunmayarak bir şeylerin gizlendiği alenen kendini hissettirmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bir açılıştaki "Yalnızım, biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim" sözüne bakarak 'Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yalnızlıkta yine aldatılıyor, kandırılıyor, yanlış mı yönlendiriliyor?' diye de düşünmeden edemiyoruz.
Siyasi ayağı olmadan hiçbir darbenin gerçekleşmesi mümkün değilken, siyasi ayağa yönelik bu sessizlik, bu tepkisizlik neyin gizlenmesini sağlamaktadır?
FETÖ'nün bulaşmadığı siyasi hareket yokken, son dönemde hangi siyasi projelere giriştiği ortadayken, siyasi ayağına dokunulmaması yine bir planın parçası düşüncesini yoğunlaştırmaktadır.
AKP'nin kendi içinde Bylock kullanan bakan ve milletvekillerini korumak için diğer partilerdeki milletvekillerini de gizlediği iddialarını çürütmediği sürece, FETÖ mücadelesinin adaletsiz ve gerçekçi olmadığı dillendirilecektir.
Kimileri 160 bin Bylock kullanıcısının olduğunu iddia ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan 100 bin ByLock kullanıcısının olduğunu ifade etmiştir.
Gazete ve televizyonlara yansıyan rakamlara baktığımızda Bylock kullandığı için gözaltına alınan, tutuklanan kişi sayısı 2-3 bin bile olmamıştır. 100 bini aşan bu kişiler kimlerdir. "Bütün yazışmalar ele geçirildi, elimizde 18 milyon yazışma arşivi var" denilirken, bu rakam tutarsızlığı neden olmaktadır?
Bylock FETÖ'nün özel iletişim aracı ise, bu konuda niçin herkese adaletli bir ceza sistemi uygulanmamaktadır?
"By Lock'tan yakalananlar 'Mağdurum' diye gelip bana ağlamasın" diyen Cumhurbaşkanı, neden darbenin siyasi ayağını ortaya çıkarmaya yönelik girişimi olmamaktadır? Neden?
Bu ve benzeri sorular kamuoyunu tatmin edecek şekilde cevaplanmazsa, başımıza bundan sonra gelebilecek felaketlere de hazırlıklı olmalıyız.
Bu ülkenin artık "Aldatıldık, kandırıldık, Allah affetsin" kredisi verme limiti dolmuş ve tükenmiştir.