Haber -1: İran’ın Kum kentinde Hz. Masume Türbesi’nin koronavirüs nedeniyle kapatılmasını protesto eden grup, kapıları kırarak içeri girdi.
Haber-2 : Şanlıurfa’dan yayın yapan bir yerel televizyon kanalı, Diyanetin kararını Eyyübiye ilçesi sınırlarında bulunan Hacı Hamdi Kayısı Camisi’nde namaz kılan Urfalılara sordu. Cami cemaati, Diyanetin cami ve mescitlerde cemaat ile namaz kılınmasına ara verildiğini duyurduğu kararını tanımadıklarını ve toplu halde camide namaz kılmaya devam edeceklerini söylediler.
Haberin birisi İran’dan, diğeri Şanlıurfa’dan… Cahillik aynı zamanda işte böyle bir kötülük doğuruyor. Dünyanın her yerinde koronavirüs paniği var. Bu virüsten dolayı ölümler her geçen gün artıyor. Bu koronavirüs ne Müslüman’ı, ne Hristiyan’ı, ne Musevi’yi, ne ateisti, ne şunu, ne bunu ayırt etmeden öldürüyor. Koronavirüs tüm insanlığın ortak mücadele etmesi gereken bir felaket halinde ilerliyor.
Koronavirüsden korunmak için kalabalık ortamlardan uzak durmak, kişilerle belli bir mesafeden muhatap olmak gibi önlemler tavsiye edilirken, türbe kapısını kırarak tepki gösterenler, cemaatle namaz kılmak için direnenler, “Allah’ın evine virüs bulaşmaz” diyerek efelenenler, insanların sağlığına suikast yapmaktadır.
Peygamber Efendimiz’in “Aklı olmayanın dini de yoktur”, “Kişi, ilmi ve aklı sayesinde kurtulur.”, “Akıllı kimse kurtuluşa ermiştir.”,“Allah indinde en kıymetliniz, akılca en üstün olanınızdır.” hadis-i şerifleri de işte tam bu noktada anlam olarak yerini buluyor.
İran’da koronavirüsün yayılma ve çok görülme merkezi Kum kentidir. Şimdi burada türbe kapısını kırarak girdiği yerde, taşıdığı virüsü başkalarına bulaştırınca ibadet mi yapılmış olacak? Bu hastalığı yayma ortamını hazırlayanlar, İslam’ın en büyük günah saydığı kul hakkına girmiş olmuyor mu?
Aynı durum Şanlıurfa’da “Toplu halde camide namaz kılmaya devam edeceğiz” diye kural ve yasak tanımadıklarını söyleyenler için de geçerlidir.
Daha önce de İran Sağlık Bakanı Said Nemeki, “Koronavirüs geçene kadar türbelere gitmeyin” diye uyarmıştı. Ama bazı İranlılar türbe demirlerini yalayarak buna tepki göstermişti. İran, şimdi Çin ve İtalya’nın yanında koronavirüsden dolayı en çok vatandaşını kaybeden ülke durumundadır. Tedbir ve önlemleri almakta çok gevşek davrandılar. Şimdi ise acı bedelini ödüyorlar.
O yüzden ırk, soy, din, mezhep, zengin, fakir, coğrafi bölge tanımadan herkesi öldüren bu hastalık karşısında korunmak için ilmin, bilimin ve aklın önerdiği tedbirler neyse onların hepsi uygulanmalıdır.
Kâbe’de bile ibadetlere ara verilmişken, İran’daki türbe kapısı kırma, Şanlıurfa’da “Diyanetin kararını tanımıyoruz” davranışları cehaletin daniskasıdır. Bu davranışların iyi bir Müslümanlıkla alâkası yoktur. Bu olsa olsa kara cahilliktir. Bu cehalet çok insanın başına bela getirir.
Akıl ve mantık dini olan İslam’ın mensubu olan her bir Müslüman, dünyaya örnek olmalıdır.
İslam’da tevekkül diye bir kavram vardır. Kul olarak önlemini alacaksın, daha sonra dualarınla işini Allah’a bırakacaksın… MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Korona musibetini aklın, bilimin ve duanın gücüyle yeneceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır” açıklaması, işte bu tevekkülün tezahürüdür.
Kimse kimsenin kul hakkına girmeden, devletin yetkilileri ve uzmanlar ne diyorsa onu yapmalıdır. Akıl, mantık, bilim, ilim olmayan yerde zaten İslam olmaz. O yüzden günaha girerek, alınacak önlemleri engellemeye çalışmayın… Bugün alınacak önlemlere bilerek uymayanlar bu virüsten dolayı ölecek insanların da katili olur.
Bu yazıyı tam bitirmek üzereyken bir gencin videolu haberine daha rastladım. O da “Müslüman’a virüs işlemez” diyerek, önleme falan ihtiyaç olmadığını söylüyordu. İslam ülkesi İran’da koronavirüsden ölenlerin sayısı 1000 kişi oldu. Türkiye’de de vaka sayısı 47 oldu ve uzmanlar bu sayının artacağını söylüyor. Akıl, mantık, bilim ve önlem, önlem, önlem… Ve insanlık için dua…