Türkiye’nin içeride, Irak ve Suriye sınırında yaptığı terörle mücadele, terör örgütlerine ve onları koruyanlara gerçekten nefes aldırmaz boyuta ulaşmıştır. Terörle mücadelenin etkili ve aralıksız sürdürülmesi terör örgütü PKK’ya çok büyük zayiat verdirmiştir. Terör örgütü günlük zayiat yaşadığı gibi, aynı zamanda büyük çözülme yaşamaktadır. Öldürülen terörist oranı yükseldiği gibi, teslim olan terörist oranı da yükselmektedir.
Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığı Irak’ın kuzeyindeki yapıların da dengesini bozmuştur. Bu kararlılık Peşmerge-PKK arasında çatışmaları da doğurmuştur. Birbirlerine sözlü sataşmaya başlayan Peşmerge-PKK şimdi birbirine fiziki saldırmaya başladı.
PKK’lıların düzenlediği saldırıda bir Peşmerge öldürüldü, iki kişi de yaralandı.
Barzani, Türkiye’nin kararlı ve tavizsiz terörle mücadelesinin kendilerine büyük darbe vuracağını bildiği için PKK’ya kapıyı göstermek zorunda kalmıştır. Oysa terör örgütü PKK’yı bugüne kadar koruyan, besleyen bizzat Barzani’nin kendisidir. Barzani de zaten yaptığı son açıklamada, geçmişte PKK’ya çok yardım ettiklerini belirterek “Fakat onlar aksine yakışıksız bir tutum sergileyerek birçok kez bizi savaşa sürükledi en nihayetinde bütün taraflar zarar gördü” açıklamasını yapmıştır. Barzani, terör örgütü PKK ile kavgasından üzüntüsünü de “Tarih buna şahittir ki Kürt’ün Kürt’e karşı savaşını haram kıldığımız için gurur duyuyoruz.” açıklamasıyla ortaya koymuştur. Türkiye’de bazı ahmakların yaptığı gibi Barzani de terör örgütü PKK’yı Kürtlerin temsilcisi diye pazarlamaktadır.
“Kürtler kadar aşağılık topluluk yoktur. En ufak hatasında kafasını kırmazsan söz dinletemezsin”, “Bize destek vermeyen Kürt’ün evindeki tavuğuna kadar öldürün” ve buna benzer birçok aşağılama ve ölüm emri cümlesi olan teröristbaşı Öcalan tarafından kurulan terör örgütü, nasıl “Kürt temsilcisi” yapılıyor anlamak mümkün değildir.
Sözde Peşmerge Genelkurmay Başkanı Tuğgeneral sıfatı taşıyan Cemal Eminki isimli alçak da , “Kürdistan Bölgesini Peşmerge savunuyor, PKK değil. PKK’nın faaliyet alanı Türkiye’dir, Kürdistan Bölgesi değil. Gidip kendi sorunlarını Türkiye ile halletsinler, kendi tasfiye hesaplarını Kürdistan’da yapmamalıdırlar” açıklamasını yaparak, PKK’ya Türkiye alanı içinde eylem yapmayı önermektedir.
Sözde Kürdistan Parlamentosu Başkanı Rewaz Fayeq ise Peşmerge- PKK kavgasını “kardeş kavgası” olarak nitelendirmiş ve “Bu nedenle herkesi bu hassas durumda itidalli olmaya, barışçıl mantığı, siyasi seçeneği hakim kılmaya ve Kürdistan halkının yüksek çıkarlarını göz önünde bulundurmaya çağırıyoruz” çağrısında bulunmuştur.
Barzani ve Peşmerge ekibi aslında ne terör örgütü PKK’dan vazgeçiyor, ne de Türk devleti korkusundan… Ama son zamanlarda Türkiye’nin kararlılığını görmeleri biraz daha baskın hâlde görünmektedir. Ama geçtiğimiz haftalarda yazdığım bir yazıda da belirttiğim gibi, Barzani’nin PKK konusunda kavgasına her zaman şüpheyle bakmak elzemdir. Çünkü bunların ne dostluğuna, ne düşmanlığına güven olmaz.
Hatta o yazdığım yazıyı “Madem ABD size silah yardımı yaptı, siz de onlara teşekkür ettiniz, hadi o silahları “köylerimizi işgal etti” dediğiniz terör örgütü PKK üzerinde kullansanıza… Hadi Barzaniler terör örgütü PKK’ya karşı hamlelerinizi görelim, biz de sizi o zaman bir daha değerlendirelim...” cümleleriyle bitirmiştim. Bu yazıdan bir hafta sonra terör örgütü PKK, Peşmergelere saldırdı. 1 Peşmerge öldürüldü, ikisi yaralandı. Barzani’nin hamlesini gösterme zamanı gelmedi mi?
Barzani’nin “Benim açtığım, beslediğim alan içinde PKK nasıl gelip bize bu saldırıyı yapabiliyor” sorgusunu yapıp, bunun hesabını sorması gerekmiyor mu?
Barzani’nin ABD seçimlerinin sonuçlarına göre tavrını değiştirmesi de beklenen bir durumdur. ABD’deki seçimleri Joe Biden’ın kazanması durumunda terör örgütü PKK’ya daha radikal sahip çıkması beklendiği için, Barzani buna göre tekrar PKK’ya konum belirleyebilir. Trump da PKK’ya sahip çıkıyordu ama Joe Biden’ın açık ettiği Türkiye üzerindeki hesapları, PKK’ya Trump’tan daha çok sahip çıkmasını gerektiriyor. Çünkü ABD yönetimi ne derse Barzani’nin eli mahkûm… Geçtiğimiz hafta Peşmergelere silah yardımı yapan ABD’ye Neçirvan Barzani’nin açıktan teşekkür etmesi unutulmamalıdır.
Türkiye bu terörle mücadele kararlılığından vazgeçmediği sürece Barzani’nin köşeye sıkışma hâlinde ne olursa olsun değişiklik olmayacaktır. Türk devleti artık Kandil civarında operasyonlarını sıklaştırmış ve MİT-TSK iş birliğiyle birçok teröristbaşı leş hâline getirilmiştir. Barzani Irak’ın kuzeyinde bölgesel sıkıştığı gibi, terör örgütü PKK da Kandil’de sıkışmıştır.
Türkiye terörle mücadele konusunda Barzani’ye yaptığı baskısının sonucunu görmüş ve devamını da getirmelidir.
Barzani-PKK kavgası olarak gözüken manzara, Türkiye tarafından çok dikkatli takip edilmelidir. Barzani ‘hamamın namusunu kurtarmak’ adına mı PKK kavgası yapıyor gibi gözüküyor yoksa gerçekten bir güç ve alan kavgası mı yaşanıyor iyi anlaşılmalıdır.
Barzani ve ailesi, asırlardır emperyalist güçlerin “Kürdistan kurma” piyonu olarak kullanılmaktadır. Barzani piyon, PKK piyon… O hâlde Türkiye piyonlara karşı dikkatli olmak zorundadır.