Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçtiğimiz 10 Kasım Atatürk'ü Anma Programında "Milletimizin Gazi'ye hürmeti sonsuzdur. Milletimizin Mustafa'ya saygısında en küçük bir tereddüt yoktur. Milletimizin Kemal'le de en küçük bir sorunu bulunmuyordur. Milletimizin soyadı olarak kendisine verdiği Atatürk konusunda da hiçbir sıkıntısı olmadığını gayet iyi biliyoruz. " şeklinde çok güzel bir konuşması olmuştu. Bu sözler sonrası Atatürk konusunda hem geçmişte yaşanan hataların tekrarlanmayacağı, hem de artık AKP yandaşı görünen Atatürk düşmanlarına mesafe konulacağına dair umutlar artmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın azılı Atatürk düşmanı Kadir Mısıroğlu'nu hastanede ziyaret etmesi geçmiş tartışmaları yine alevlendirdi. Gerek Cumhurbaşkanının, gerekse TBMM Başkanının ziyareti bu aleve doğal olarak odun taşımıştır. Hele ki, 10 Kasım'da Atatürk'e sahip çıkma konusunda çok güzel konuşmalar yapmış Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Vasiyetimdir: Mustafa Kemal'e zerre muhabbeti olan cenazeme gelmesin." Diyen Kadir Mısıroğlu'nu ziyareti hiç yakışık almamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 10 Kasım konuşmasına baktığımızda bırakın cenazesini, hastaneye gitmesi bile Kadir Mısıroğlu'nun vasiyetini çiğnemek olmuştur.
Herkesin Afrin operasyonu gibi milli bir davanın etrafında bütünleştiği bir zamanda "Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi." diyen bir delinin adının bile artık bu topraklardan tamamen silinmesi lazımdır.
"Belli ölçülerde deliyim" diyen, yolu akıl hastanelerinden geçmiş bu adam, birçok genci fikir ve düşünce olarak zehirlemektedir. Bu deliyle tanışan her fert Atatürk düşmanı, İstiklal Marşı düşmanı, Mehmet Akif Ersoy düşmanı, Kurtuluş Savaşları düşmanı, Cumhuriyet düşmanı, tarih düşmanı olarak toplum içinde gezmekte ve bir başkasını zehirlemeye çalışmaktadır. Bu deliyi savunanlara bakın ağızlarından küfür eksik olmuyor. Birde önüne geleni İslam düşmanı ilan ediyorlar.
Atatürk'ü ve başkalarını kâfir ilan eden, İslam düşmanı gören Kadir Mısıroğlu kim biliyor musunuz?
Uğruna 2 milyon Müslümanın öldürüldüğü ve halen öldürülmeye devam edilen Büyük Ortadoğu Projesi için "BOP, Türkiye için bir nimettir. Tayyip'i ABD'nin Irak işgaline katılması için ben ikna etmeye çalıştım "diyen kişidir. Dönemin ABD Başkanı Bush'un 11 Eylül saldırılarından sonra başlattığı ve "Yeni Haçlı Seferleri Başlıyor" diyerek duyurduğu BOP için bunları diyebilen kişi çok iyi Müslüman(!) cephelerde Haçlı Ordularına karşı mücadele eden, Haçlı Ordularını denize döken Mustafa Kemal Atatürk kâfir öyle mi?
Kadir Mısırlıoğlu'nun savunduğu BOP'un hedefi Müslümanları vatansız bırakma projesinden başka bir şey değildir. ABD askerleri kaç Müslümanı öldürdü, kaç Müslümana tecavüz etti, kaç Müslümanı sakat bıraktı, kaç Müslüman çocuğu öksüz, yetim bıraktı biliyor musun Kadir Mısıroğlu?
Kuran-ı Kerim'leri kurşunlarla delik deşik eden, minareleri bomba yağmuruna tutan ABD askerleri nasıl bir nimet oluşturmuştur?
"BOP, Türkiye için bir nimettir." diye ahkâm kesiyordun, BOP'un Türkiye'ye getirdiği toplu iğne ucu kadar bir nimet göstersene?
Şu an bile BOP'un pisliklerini Suriye'de temizlemeye çalışıyoruz. Geçmişte "Büyük Ortadoğu Projesi'nde" büyük vebali olan Cumhurbaşkanı Erdoğan bile bugün geçmişteki yanlışlardan sıyrılarak ABD'ye haddini bildirmektedir. İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kadir Mısıroğlu, Ahmet Davutoğlu gibi gayr-ı milli isimlerden uzak durmalıdır. Milli ve yerli düşünce işte o zaman zeminini bulacaktır.
En acı olan konulardan birisi de bu Kadir Mısıroğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İstiklal ve istikbal mücadelemizin en çetin geçtiği dönemlerinde bağımsızlık fikrini İslam coğrafyasına taşıyan Mehmet Akif Ersoy, dünyadaki tüm Müslümanların kalplerinin bir ve beraber atması için mücadele vermiştir. Mehmet Akif, Balkanlardan Kafkasya'ya, Afrika'dan Ortadoğu ve Hint alt kıtasına kadar tüm Müslümanların; kendine Mekke'yi, Kudüs'ü kıble bilen tüm kardeşlerimizin ittihadını savunuyor, zalimlere karşı hep birlikte mücadele idealini taşıyordu. Coşkulu, heyecanlı ve daima umutlu kişiliğiyle milletimize öncülük eden istiklal şairimiz, çıkardığı dergiler, yazıları, kürsü konuşmalarıyla bir düşüncenin, inancın, idealin taşıyıcısı olmuş; şiirleri ve İstiklal Marşı ile bu misyonu en veciz ifadelerle dile getirmiştir. " şeklinde tarif ettiği Mehmet Akif Ersoy'a "pezevenk" diyen kişi olmasıdır.
Mehmet Akif Ersoy'a ettiği bu küfür bilirkişi raporuyla ve Yargıtay'ın verdiği kararla tescillenmiştir. Yazdığı bir yazı sonrası kendisine Kadir Mısıroğlu tarafından dava açıldığında bu konuyu belgeleriyle, yargı kararlarıyla ispatlayan Avukat Yücel Bulut olmuştu.
Mehmet Akif Ersoy'a aynen şu sözleri kullanmıştı : Ben Akif yanlış bir şey söylediyse tenkid edemez miyim? Bu nasıl bir şey. Böyle anlayış mı olur, bu taassup. Yunanla öç için mi dövüştün, ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal diyorsun İstiklal Marşı'nda. Bunları hiç düşünmemişler. "80 Yıl sonra Yunan'ı hala Sakarya'da mı vehmediyorsun da 'korkma' diye başlatıyorsun. Niye korkacam lan, dünya benden korksun p..zevenk Mehmet Akif serserinin teki..."
***
Mehmet Akif Ersoy'u, İstiklal Marşını dilinden düşürmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu adamdan uzak durması için en büyük sebeplerden birisi de işte budur.
Bugün böyle bir Kadir Mısıroğlu'na gösterilecek hürmet, yarın yeni Kadir Mısıroğlu gibilerin yetişmesine, var olmasına zemin hazırlar. Allah bu ülkeyi Kadir Mısıroğlu gibilerden korusun ve kurtarsın. Bu konuda en büyük vazife Türk devletini yöneten yöneticilere düşmektedir.
Milli ve yerli olmanın yolu Türkiye Cumhuriyetinin değer yargılarını korumakla başlar. Milli mücadele verilen bir zamanda Kadir Mısıroğlu'ndan reklam arası olmaz.
Milli mücadelenin kaynağı "Ya İstiklal, ya Ölüm" diyen Atatürk'tür.
"Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi." diyen deliler ise bu ülkeye ihanet yüküdür.