31 Mart yerel seçimlerinde CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Mansur Yavaş’ın adı seçimlerden önce sahte senet, tehdit, şantaj, yargıda çete, vergi kaçakçılığı işlerine karışmıştı. Seçimlerden aylar sonra da yine bir “25 milyonluk rüşvet iddiasına” karıştı.
Seçimlerden önce ortaya atılan iddianın sahibi Mansur Yavaş’ın beraber yemek toplantıları yaptığı, atış poligonlarına gittiği ve beraber ticaret yaptığı biriydi, seçimlerden aylar sonra ortaya atılan rüşvet iddiasının sahibi de CHP eski Ankara milletvekili ve halen CHP üyesi olan Sinan Aygün’dür. Yani ortada rakip partilerin, başka parti mensuplarının bir suçlaması değil, aynı ortam ve atmosferde bulunan kişilerin karşılıklı suçlamaları ve iddiaları söz konusudur. ‘Aile içi suçlama’ dersek tarifi tam yapmış oluruz.
CHP’li Sinan Aygün’ün Mansur Yavaş’la ilgili ortaya attığı rüşvet iddiasının teknik, yargı ve belediyecilik boyutunun ne derece doğru olduğunu elbette bilemiyoruz. Şu an için sadece tartışmaları izliyoruz. Ama Sinan Aygün’ün Mansur Yavaş’ın CHP’ye katılması ve o dönem yaşananlarla ilgili iddiası üzerinde duracağım. Çünkü Mansur Yavaş’la ilgili 201O yılından bu yana MHP ve Ülkücü Hareket’e ihanetleri hakkında en fazla yazı yazan ve tüm siyasi süreçlerini titizlikle takip eden bir insanım.
CHP’li Sinan Aygün’ün CHP’li Mansur Yavaş hakkındaki rüşvet iddialarında taraf olmak, kesin kanaat bildirmek ve yorum yapmak için erkendir. Çünkü bu konuda haksızlık, adaletsizlik yapmamak lazımdır.
Ama Mansur Yavaş’ın seçimlerden önce ortaya çıkan sahte senet, tehdit, şantaj, yargıda çete, vergi kaçakçılığı iddiaları hakkında oldukça somut deliller ortadadır. Mansur Yavaş ve taraftarlarının bu konudaki tek savunması davalık oldukları Necmettin Kesgin’i “O çocuk pornocusu ve bu konuda ceza aldı” şeklinde olmaktadır. Ama ahmaklıkları şurada düğümleniyor. O kişiyle sosyal ilişkilerde yanyana olan, ticaret yapan kişi Mansur Yavaş…
Mansur Yavaş hukukçu olmasına rağmen en başta şantaj ve tehdit işine başvuruyor ve bu konuda HSYK eski Başkanvekili bir şahsı aracı ediyor. Tüm bunların sesli, görüntülü videosu var, mahkemelere taşınan tutanakları, belgeleri vardır.
“Senin düğününü basacağım. Seni ailene rezil edeceğim”, “Senin diplomanı ve raporunu iptal edeceğim. Öde kurtul” gibi tehdit ve şantaj mesajlarını atan Mansur Yavaş’ın bizzat kendisidir.
Mansur Yavaş bunu da Fatih Altay’ın canlı yayın programında itiraf etmişti. Fatih Altaylı bile "Bu adamın diplomasını sahtekârlıkla aldığını biliyorsunuz. Size parayı verse buna göz mü yumacaksınız?" “ sormak durumunda kalmıştı. Fatih Altaylı “Bu hiç hoş değil, üzücü” dediğinde Mansur Yavaş "Fatih bey parayı almak için yazdım" pişkinliğini göstermişti.
Mansur Yavaş’ın HSYK eski Başkanvekili bir şahsı kirli tehdit ve şantaj işlerine aracı etmesi de işlediği büyük suçlardan birisidir. Bu konularla ilgili izlediğimiz videoda o HSYK eski Başkanvekili Mansur Yavaş’la telefonda konuşuyor ve “Mansur Başkan elinde kaset, görüntü ne varsa ver. Necmettin parayı getirdi” diyor.
CHP’li Mansur Yavaş, CHP’li Sinan Aygün’ün iddiaları karşısında ne duruma düşer orasını bilemiyorum ama seçimlerden önce çok tartışılan “sahte senet, tehdit, şantaj, yargıda çete, vergi kaçakçılığı” konusunda kurtuluşu mümkün görünmüyor.
Gelelim tekrar CHP’li Sinan Aygün’ün CHP’li Mansur Yavaş’ın CHP’nin adayı olma süreciyle ilgili söylediklerine…
CHP’li Sinan Aygün’ün Beyaz Tv’de söyledikleri aynen şöyle :
"Mansur Yavaş ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında aracılık yaptım. Doğru ben Mansur Yavaş Beyi aradım ofisime davet ettim. Bizim o zamanki ofis Çukurambar'daydı, öğlen yemeğinde dedim ki Mansur Bey, ben CHP'liyim orada da çok mutluyum. Sayın Genel Başkan'ın talimatı doğrultusunda biz sizi partimizden aday yapmak istiyoruz dedim. Mansur Yavaş havaya fırladı. Ya sen bana bunu nasıl teklif edersin dedi. Benim hayatım yıllarca bunlarla mücadeleyle geçmiş dedi. Ben ülkü ocaklarından geliyorum dedi. Ben bunu kendime hakaret sayarım dedi. Bir dakika dedim dur yavaş. Biz de sağ gelenekten geldik. Biz de Elhamdülillah Müslümanız. Bu nasıl bir konuşma dedim. Sonra gittim genel başkanım böyle oldu. Aman dedim ben bu duruma düştüm başkasını yollamayın dedim. Aradan bir mühlet geçti. Benim de FETÖ'cü olduğunu bildiğim bir arkadaşım dedi ki ‘Biz Mansur Yavaş'la görüşüyoruz. Biz bunu CHP'ye alacağız' dedi. Dedim ‘Deli misiniz ya?' Bu adam bunları söyledi. Bana FETÖ'cü dediği için bunları anlatıyorum. Mansur Yavaş'ın adaylığı açıklandı. Bununla ilgili de zaten Cumhuriyet Başsavcılığı'na ayrı bir suç duyurusunda daha bulunacağım. Yapacağım şu, vereceğim telefon numaralarını Mansur Yavaş kaç sefer konuşmuş. Devletimiz bunu bulur. Konuştuğu bu adam şu anda nerededir? Nereye gitmiştir? Hangi dosyayla yargılanmaktadır? Müebbet almış mıdır almamış mıdır? 4 tane telefon numarası vereceğim. Hadi bakalım işin içinden çıksın Mansur Efendi… Devreye giren FETÖ'cüyü savcılığa vereceğim dilekçemde söyleyeceğim. Şimdi savcılar duydu bunu izliyorlardır. Bu FETÖ'cülerden bir tanesi cezaevinde, bir tanesi FETÖ davasında yargılanıyor. Öbür ikisi de kaçak. Bizim Ankara Ticaret Odası'nın camını çerçevesini kıran ekibin içindeki adam. Mansur Yavaş'ın en iyi adamı. “
CHP’li Sinan Aygün’ün bu sözlerinin ne kadarı doğru bilemiyoruz. Ama bizim Mansur Yavaş MHP’de iken yaşadıklarımız var.
Mansur Yavaş MHP’de MYK üyesi iken MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye bir mektup yazmıştı. O mektupta MHP’yi “CHP’leşmekle suçluyordu” ve şunları söylüyordu:
-Ülkücü harekete yabancı dar bir kadronun elinden çıkan politikalarla "CHP'yle özdeş parti" suçlamalarına çanak tutan bir anlayış sergilenmiştir.
- İçinde maneviyatı barındırmayan bir milliyetçiliğin halk tarafından CHP'yle aynı kategoride değerlendirildiğini fark edemeyen bir siyaset tarzıyla bu hareketi iktidara taşıyamayız.
O mektup içinde teröristbaşı Fethullah Gülen’in çok önemsediği ve “İmkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda evet oyu kullandırmak lazım” dediği 12 Eylül 2010 referandumu için de "Millet iradesinin önemli bir bölümüne elitist bir yaklaşımla adeta tepeden bakan, referandumda evet oyu kullanmış yüzde 58'lik bir kitleyi neredeyse yok sayan, bütün programını hayır oyu kullananlar üzerine yapan ve bunu açıkça ilan eden bir anlayışla sonuç almamız mümkün gözükmemektedir." cümleleriyle destek veriyordu.
Ayrıca o mektupta FETÖ’cülerin ağzıyla Engin Alan gibi terörle mücadele etmiş vatansever bir komutanı "Cuntacı oluşumlarda yer aldığı iddiasıyla hakkında davaların devam ettiği isimlerin ön plana çıkarılması kamuoyunda ciddi kuşkular uyandırmıştır" sözleriyle hedef alıyordu. Bu mektuba o dönem en çok sahip çıkan FETÖ’nün yayın organları idi. ABD’ye kaçan firari FETÖ’cü İbrahim Faruk Bayındır’ın bilgilerini gizleyerek, sahte isimli yazarlarla kurduğu provokasyon amaçlı, hem de “Ülkücü Gazete” ismini verdiği sitelerde Mansur Yavaş’a ve bu mektubuna çok büyük destek çıkmışlardı. Benim yazılarımı bile alıntı yapan bu provokasyon haber sitesi, Mansur Yavaş’a “ O mektubu sana kim yazdırdı?” diye yazı yazdım diye her türlü iftirayla şahsımı karalamıştı. FETÖ’cüler için Mansur Yavaş adeta kırmızı çizgiydi ve ona dokundurtmamak için herşeyi yaptılar.
Gün geldi MİT, dershanelerin kapatılması konularıyla başlayan ve 17-25 Aralık’la finalini yapan AKP-FETÖ ilişkisi sonrası FETÖ CHP’ye doğru yol almıştı. Mansur Yavaş’ın CHP’ye doğru yanaşması da FETÖ’nün CHP’ye yönelmesinden sonra olmuştur. CHP’li Sinan Aygün’ün söylediklerini bu çerçevede değerlendirirseniz daha sağlıklı sonuçlar elde edersiniz.
O dönem kendi partisi MHP’yi "CHP'yle özdeş parti" şeklinde suçlayan Mansur Yavaş’ın üzerinde öyle bir etki olması lazım ki, CHP’ye geçip tüm MHP ve Ülkücü geçmişini "Bugün 40 yıllık geçmişimi geride bırakarak, CHP adayı olmamla, geride kalan bütün tartışmalar bitecektir. Örgütle birlikte, el ele çalışarak Ankara'yı kazanacağız.” Sözleriyle inkâr etmesi lazımdı ve o gerçekleşmiştir. “40 yıllık geçmişim…” dediği MHP ve Ülkücü kimliktir. Bu 40 yıllık geçmiş içinde BBP’ye yanaşması, Anavatan’a çalışması da elbette vardır.
CHP’li Sinan Aygün’ün söylediklerini ben yıllardır yazıyorum. Hatta 2017 yılında yazdığım “Yavaş Gardaşım Yavaş” başlıklı yazı içinde de “Tüm söylem ve eylemleri FETÖ'nün çizgisine uygun duruş sergilemiş Mansur Yavaş, şimdi "HAYIR" üzerinden yine MHP'ye saldırıyor. FETÖ'yü bu kadar seviyorsan açıkça söyle, 2010 yılından beri kıvranıp durma!” cümlelerini yazmıştım. MHP ve Ülkücü Hareket’e yapılan ihanet, benim kırmızı çizgimdir. Ben tüm olaylara bu pencereden bakarım. “40 yıllık geçmişimi geride bırakarak…” cümlesiyle CHP’ye katılmış birini “Ülkücü” diye, Ülkücü sıfatla savunanlar da onun ihanetlerine koltuk çıkmaktan başka bir şey yapmamaktadır. CHP’li Mansur Yavaş’a adaletsizlik, hukuksuzluk yapılıyorsa dile getirilsin de Mansur Yavaş’ın “geride bıraktım” dediği Ülkücü kimliği hala zorla yapıştırmaya çalışmanın ne gereği vardır?
Parayı çok seven Mansur Yavaş serüveni nereye toslayacak titizlikle takip ediyoruz.