"Bir Çivi Bir Nalı, Nal Bir Atı, At Bir Komutanı, Bir Komutan Orduyu, Bir Ordu Koca Bir Ülkeyi Kurtarır!"
Bu sözün sözlüklerdeki anlamı da şudur:
Herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçük saymamak, önemsemek gerekir. Küçük görünen işler, büyük sonuçlar doğurabilir: Bir çivi eksikliğinden bir nal düşer; bir nal eksikliğinden bir at koşamaz olur; bir atın koşamaması, komutana bir haberin yetişememesi dolayısıyla savaşın kaybedilmesine sebep olabilir. Böylece bir çivi yüzünden bir ordu yenilgiye uğrayabilir. Bazen küçük bir vidası eksik olsa koca bir fabrika çalışamaz hale gelir. Önem verilmeyen küçük bir yaradan ölenler de çoktur.
***
Bu sözü ve içeriğini niçin yazma ihtiyacı mı duydum?
AKP'nin "damatlarla" yaşadığı FETÖ sınavından dolayı…
AKP hükümetinin FETÖ mücadelesinde "siyaset ayağına" dokunmaması yahut dokunamaması tartışılırken, AKP'nin sembol isimlerden bazılarının damatlarının önce tutuklanıp, sonra serbest bırakılması da AKP'yi "küçük bir yaradan ölenler" tehlikesine yaklaştırmıştır.
FETÖ soruşturmasında tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı'nın sağlık sorunları gerekçe gösterilerek, Eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın damadı Ekrem Yeter'in yurt dışına çıkış yasağı konularak adli kontrol şartıyla tahliye edilmesi şu an her sohbet ortamının ana konusu durumundadır.
Sohbet ortamlarında ne zaman FETÖ muhabbeti açılsa artık cümleler "Garibanın damadı sürünüyor, arkası olan AKP'lilerin damadı kurtuluyor" şeklinde tamamlanıyor. Bu durum gün geçtikçe AKP'yi eritmektedir. Bunun farkında olan AKP'nin yazar ve yorumcularında isyanlardadır.
Bu damatların tipleri, ilişkileri, davranışları her yönüyle klasik bir FETÖ'cüyü andırmaktadır.
FETÖ'cü TUSKON Başkanı Rızanur Meral, TUSKON Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tehditler savururken Ömer Faruk Kavurmacı alkış tutanlar arasındaydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'da "İhanet şebekesi bir araya gelecek, bu ülkenin cumhurbaşkanına küfretmeye varıncaya dek her şeyi söyleyecek ve oralarda bunlar alkışlanacak, alkış yapanlar mağdur! Nasıl mağdur oluyor" şeklinde bu toplantıya katılan ve tehditleri alkışlayanlara tepki göstermişti.
O gün bu şekilde tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Ömer Faruk Kavurmacı'nın tahliyesinden sonra "Kalkıp İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın damadını söylüyorsan, bu konu şu anda yargıyla alakalı. Kalkıp denetimli serbestlik kararı vermiş, beraat vermemiş. Dolayısıyla yargıyla alakalı bir sorun. Bunu kalkıp da şu anda siyasi partinin içerisinde herhangi bir konumu olmadığı halde AK Parti'ye fatura kesmeye kalkmak kimsenin haddi değil." açıklamasını yapması, aslında AKP'nin FETÖ mücadelesini daha çok sorgulatır hale getirmiştir.
Çünkü buna benzer kararlarda ortalık ayağı kalkmış, tahliye veren hâkimler anında cezalandırılmıştı. FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin görülen davada Atilla Taş'ın da aralarında bulunduğu 21 kişi hakkında tahliye kararı verilmesinden sonra Mahkeme Başkanı İbrahim Lorasdağı ve hakimler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim HSYK tarafından açığa alınması buna bir örnektir. Buna benzer o kadar çok örnek var ki, ama maalesef Ömer Faruk Kavurmacı'nın tahliyesinden sonra tutum değişikliği çok bariz görünmektedir.
Aynısı Bülent Arınç'ın damadı Ekrem Yeter içinde geçerlidir. Damadın 17-25 Aralık sonrası Melih Gökçek'e cevap verirken "paralelde kastın millete, vatana, insanlığa hizmet etmekse evet biz sonuna kadar pareleliz" demesi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ üyeliğinden dolayı ihraç edilmiş olması, Bülent Arınç'ın onu "Ekrem Yeter'in, 17-25 Aralık öncesi cemaatle, binlerce insan gibi sempati düzeyinde yakınlığı olduğu sır değildir." Şeklinde tarif etmesi bile yeterli kanaat gerekçeleridir.
Samanyolu televizyonunu izleyen hapiste, Zaman gazetesi okuyan hapiste, FETÖ dershanesinin önünden geçen hapiste, Banka Asya'ya ev kirası yatıran hapiste ama bu derecede FETÖ hücresi içinde bulunan damatlar bir bahaneyle serbest…
Birçok AKP'li üst düzey yöneticinin FETÖ mensubu olan eşini, dostunu, akrabalarını iktidar gücünü kullanarak kurtardığını biliyoruz. FETÖ mensubu AKP'li ise, arkası sağlamsa inanın hiçbir şey ona etki etmiyor. Ve bir yolunu bulup kurtuluyor.
Bylock kullanan AKP'li birçok bakan ve milletvekili ismi elden ele, dilden dile dolaşmaktadır. FETÖ'nün siyaset ayağına dokunmayarak birilerinin korunduğu çok açık ortadadır. AKP kendi içindeki FETÖ'cülere dokunmadığı için, diğer partilerde bulunan FETÖ'cülere de dokunmamaktadır. Yani siyaset alanının kıyısından dahi geçmemektedir. Bu durum herkesin dilindedir. FETÖ mücadelesi de işte bu şekilde sulandırılmaktadır.
Sembolleşen iki damat AKP'yi zor durumda bırakacaktır. Çeşitli iddialar ve dedikodular büyüyerek tüm Türkiye'yi kaplayacaktır.
O yüzden AKP bir an önce kendi yarattığı "Garibanın damadı sürünür, arkası olanın damadı kurtulur" atmosferini düzeltmelidir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "Hatırlıymış, arkası sağlammış, sırtı kaviymiş, imtiyazlıymış, onun damadı, bunun akrabasıymış diyerek hiçbir suçlunun, hiçbir failin adalete kıymasına izin veremeyiz, vermemeliyiz. Yok hastaymış, yok adresi belliymiş bahaneleriyle tutuklanıp serbest bırakılanlar millet vicdanını sızlatmaktadır. Hukuk karşısında herkes eşittir, hukuk herkese lazımdır." sözleri AKP'nin kulağına küpe olmalıdır. Onu dinleyen yanılmadı, dinlemeyenlerin Türkiye'yi ne hale getirdiği ortadadır.
Damat olayı, AKP için yüktür. AKP "biz bu yükü taşırız" diyorsa, çok yakında nefesi tükenecektir. Bizden söylemesi…