Terör örgütü PKK’nın mensubu olan terörist Selahattin Demirtaş, artık tamamen CHP üzerindeki bir gölgedir. Hatta ben onu arka plandaki CHP Genel Başkanı olarak değerlendiriyorum. Çünkü onu cezaevinde HDP’lilerden çok, CHP’li üst düzey yöneticiler, CHP milletvekilleri ziyaret etmektedir. CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu her hafta cezaevindedir. Adeta cezaevi önüne kamp kurmuştur. PKK’lı Selahattin Demirtaş cezaevinden çıksın, hafta sonu da CHP kongresi yapılsın, ilk seçimlerde CHP Genel Başkanı olacak kadar CHP içinde güçlüdür. Kemal Kılıçdaroğlu ve PKK’lı Selahattin Demirtaş CHP Genel Başkanlığı için yarışsın, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun tercihi emin olun eğlence arkadaşı PKK’lı Selahattin Demirtaş olacaktır. Selahattin Demirtaş, CHP’liler için önemli bir figürdür. Atatürk’ün kurduğu bir parti, bugün PKK’nın sembol bu ismine âşık olmuş durumdadır.
Geçtiğimiz gün bu aşkın bir manzarasını daha kamuoyuna sundular.
HDP’nin tutuklu eski eş başkanı PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın ‘Devran’ isimli öykü kitabından uyarlanan okuma tiyatrosu sahneleniyor ve o tiyatro salonunu CHP’liler dolduruyor. Kimler yoktu ki orada…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP’li Barış Yarkadaş ve CHP’li Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül, PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ı bu mutlu gününde yalnız bırakmamışlar. Manzaraya baktığımızda bir eksik kalan, CHP ve HDP’nin ittifak ortağı Meral Akşener’di. Bedenen olmasa da herhalde gönlünün orada olacağı bir manzara idi.
Terörist Demirtaş’ın eserinin yansıtıldığı tiyatroya ayrıca HDP Eş başkanı Pervin Buldan, HDP eski milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve “Abdullah Öcalan, kendi halkının önderi” diyen sanatçı bozuntusu Kadir İnanır da katılmışlardır.
PKK’lı terörist Selahattin Demirtaş’ın sırf şu 6-7 cümlesini sizlere hatırlatalım:
- PKK’lı gençler onurumuzdur, sahip çıkacağız. Sahip çıkmamak onursuzluktur, cenazesine, evladına sahip çıkmamak onursuzluktur, bu vahşete sessiz kalmak onursuzluktur. Biz böyle bir onursuzluğu kabul etmeyeceğiz.
- Cizre, Sur, Nusaybin, Silopi kahramanca direniyor. Bu halk boyun eğmiyor. Yarın Kürt halkının tarihi yazıldığında bugünler çok özel olarak tarihe not düşülecektir. Cizre, Sur, Silvan, Nusaybin, Gever, Kerboran, Derik, Silopi, Şırnak... Gerçekten tarih yazıyorlar.
- Gazetelere bakın, büyük temizlik operasyonuymuş… Siz kimsiniz ya? Siz kimi, nereden süpürüyorsunuz? Siz ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz.
- Biz, PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz.
- Bizim bir milletvekilimiz, bir PKK’lının cenazesine katıldı diye linç edilebiliyor medyada. Seçmenimiz o. Bize oy veren, güvenen insan. Evladını yitirmiş çatışmada. Açık söyleyeyim; halkımızın acısına sahip çıkmayan milletvekiliyle ilgili kusura bakmasınlar ben soruşturma açtırırım, parti disiplini gereği. Sen oy almışsın o insandan, hassasiyetine dikkat edeceksin arkadaşım. Cenazesine de gideceksin, taziyesine de…
- Bir kıvılcım, bir bakarsınız ki hiçbirimizin hesap etmediği, hiçbirimizin öngörmediği bir yerden bir kıvılcım, hiç kimsenin durduramayacağı bir iç savaş başlatır.
- Halkımıza ve belediye çalışanlarımıza sesleniyorum. Kayyumu tanımayın ve emirlerini yerine getirmeyin. Diktatörlüğe geçtik. Biz böyle bir adama biat etmeyeceğiz. Her an sivil bir direnişe hazır olmalısınız.
- Batıda yaşayan kardeşim Cizre’ye karşı sussak, yollarda olmasak inanın ki bu ateş her tarafı yakar. Zannediyor musunuz ki Bodrum, Cizre’ye çok uzak? Uzak değil. Her yer birbirine çok yakın. Cizre yanarken Bodrum’daki mutlu olabilir mi? Cizre yanarken İstanbul’daki, Edirne’deki sessiz kalırsa yarın kardeşlikten nasıl söz edecek?
***
Sürekli PKK’lı teröristleri tahrik eden, onları terör eylemleri için yönlendiren, terörle mücadele eden askerimizi, polisimizi aşağılayan bu adamı nasıl “sevgi kelebeği” gibi göstermeye çalışıyorsunuz CHP’liler?
PKK’lı terörist Demirtaş, hendek ve çukur olaylarında şehit olan 793 askerimizin, polisimizin katilidir. Kobani olaylarında HDP Genel Merkezi’nin Twitter sosyal paylaşım sitesinden, “Şu anda toplantı halinde olan HDP MYK’dan halklarımıza acil çağrı, Kobani’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarının ve AKP iktidarının Kobani’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz.” çağrısını yaptırarak 53 kişinin öldürülmesini sağlayan azmettiricidir.
Selahattin Demirtaş kan, şiddet, ölüm, terör, terörist demektir. Bunun aksini kim iddia ediyorsa bildiğiniz bir alçaktır. CHP, bu alçaklık potansiyelinde oldukça büyük bir yer kaplamaktadır. Bu CHP’liler tüm bunlara rağmen hâlâ utanmadan “Selahattin Demirtaş niçin cezaevinde?” diye gündem yaratmaya çalışmaktadır. Terörist Demirtaş’a sahip çıkan başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere herhangi bir CHP’li çıksın da terörist Demirtaş’tan örnek verdiğimiz şu sözlerinin neyi ifade ettiğini Türk milletine anlatsın! Var mı Demirtaş’ın “Siz ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz. “ sözünün izahını yapabilecek bir CHP’li?
Atatürk bugün dirilse önce bu CHP’lilerin yüzüne tükürür ve hepsini birer birer darağaçlarında sallandırırdı. CHP işte bu derecede ihanetin yuvası haline gelmiştir.
PKK’lılığı tescilli, teröristliği ispatlı Selahattin Demirtaş, CHP’nin eşitlendiği bir isim olmuştur. CHP’liler ne şehitlerden, ne gazilerden, ne onların ailelerinden zerre kadar utanmamaktadır.
CHP’liler, Selahattin Demirtaş cezaevine girdiği günden bu yana onun adını dillerinden düşürmüyorlar. Sanki CHP’nin tek politikası ona sahip çıkmak gibi sürekli o yönde eylem ve söylem ortaya koyuyorlar.
CHP’lilerin son olarak PKK’lılarla birlikte Demirtaş’ın tiyatrosuna katılması, CHP adına aslında sıradan bir gün olmuştur. CHP hep buna benzer davranışlar sergilediği için teröristlerle ilişkileri normalleşmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi, Ekrem İmamoğlu’nun eşi daha önce de şehitlerimizin olduğu günlerde yine Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın doğum gününü kutlamak için koştura koştura buluşmuşlar ve hediyelerini ona ulaştırmışlardı.
Ha unutmadan geçtiğimiz hafta bir de Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) Başkanı Ertan Aksoy, PKK’lı terörist Selahattin Demirtaş’a “İnsan Hakları Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü” verdi. Ödülü düzenlenen törenle Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş aldı. Bu vakfın başkanı Ertan Aksoy bir CHP’lidir. Çıktığı televizyon programlarında sürekli CHP adına tetikçilik yapmaktadır. CHP yerel seçimlerde Kandil’deki tüm üst düzey teröristlerin desteğini, onların yönlendirmesiyle HDP’nin tüm oylarını aldığı halde Apo’nun mektubu, Osman Öcalan’ın TRT programı üzerinden ahkâm kesip, CHP’yi aklamaya çalışırken, bugün elinde şehitlerimizin kanı olan PKK’lı Selahattin Demirtaş’a utanmadan ve dalga geçer gibi, içinde “İnsan Hakları Demokrasi, Barış” kavramları geçen bir ödül verebiliyor. Bu CHP’liler iyice sıyırdı; Allah akıl, fikir versin…
CHP’de artık her şey “Selahattin Demirtaş demek, CHP; CHP demek, Selahattin Demirtaş” haline gelmiştir. CHP için bu çizginin değişeceğini sanmıyorum. Ama CHP ve HDP’nin ittifak ortağı İP’in sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nun bu Demirtaş’ın tiyatrosunda toplanma işine “Terörle arasına mesafe koymadan siyaset yapanları şirinleştirmeye matuf her adım teröre müsamahadır. Bu tiyatronun milletimize de kardeşliğimize de hiçbir hayrı yoktur! Siyaseti bunu bilerek yapmak lazımdır.” şeklinde yorum getirmesi CHP-HDP-İP ittifakının içinde sorgulamaların olduğunu göstermektedir. Ya da İP sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu aklınca hamamın namusunu kurtarmaya çalışmaktadır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçim döneminde Meral Akşener “Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını” defalarca istemişti. Zaten terörist Demirtaş da bu çağrı karşısında vefasızlık yapmamış ve cezaevinden yaptığı “Ama sizi tarihin çöp sepetine göndermek için batıda CHP ve İYİ Partiye rağmen onların adaylarını destekleyeceğiz.” açıklamasıyla CHP ve İP’e oy verilme çağrısı yapmıştı.
Anlayacağınız, mesele sadece Demirtaş’ın kanlı tiyatrosuna katılım değildir. Bunların hepsi kendi çapında bir tiyatro oynamaktadır. Atatürk’ün kurduğu partide Selahattin Demirtaş önder haline getirildiyse, aslında sözün tükendiği noktaya gelmişiz demektir.