Pazar günü, 5 milyona yakın insanın elinde Türk bayraklarıyla YENİKAPI'daki "Demokrasi ve Şehitler Mitingine" katılması Türkiye'nin geleceği adına gerçekten önemli bir adım oldu. 15 Temmuz'da gerçekleşen alçak darbe girişimi, milletin fertlerini birbirine yakınlaştırdı, yaşanan acılar onları daha sağduyulu düşünmeye zorladı. Halkın üstüne yağan kurşunlar, bombalar, vatandaşın üzerinden geçen tanklar ve kökü dışarıda olan ihanet şebekesinin çok net görülmesi, Türk milletini gerçeklerle yüzleşme noktasına getirdi.
Bu yüzleşme noktasında, gerek Cumhurbaşkanının, gerekse Başbakanın konuşmaları ve açıklamaları, 15 Temmuz darbe girişiminden onlarında ders çıkardıklarını gösteriyor. Daha birleştirici, daha kucaklayıcı konuşuyor ve bu yönde bazı adımlar atıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AKP hükümetinin en çok suçlandığı konu toplumu kamplaştırması ve ötekileştirmesi idi. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP hükümeti belki tarihinde ilk defa kucaklayıcı, birleştirici bir dil kullanmaya gayret ediyor. 15 Temmuz sonrası atılan bazı acele adımlarda eleştirilecek yönler yok mu? Elbette var. Onların birçoğunu muhalefet partileri de kamuoyu önünde eleştiriyor ve haklı olarak yol göstermeye çalışıyor.
Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi partiler üzerinden topluma verdiği birleştirici, kucaklayıcı mesajlar önemli bir adımdı. "Demokrasi ve Şehitler Mitingi" bu durumu da taçlandırdı.
Türkiye'nin üç büyük partisi AKP, CHP ve MHP'nin Cumhurbaşkanının katkısıyla 5 milyona yakın kalabalığın huzurunda, düşmana ve tehlikelere karşı birlik ve beraberlik duruşunu sergilemesi, Türk milletinin lehine davranış olmuştur. Bu duruş hiç kimse tarafından istismar edilmemelidir. Yarın bu birliktelik istismar edilirse, bu durumun yaratacağı boşluk, intikam peşinde olacaklar için fırsat doğuracaktır. FETÖ intikam peşinde koşacaktır. PKK her gün alçaklıklarına devam ediyor ve bölgemizdeki IŞİD gerçeği de kanlı varlığını sürdürmektedir.
Gelecekte Türkiye'nin birliğini, beraberliğini korumak için geçmişten ders çıkartıp, hataları tekrarlamamak herkesin üzerine düşen vazifedir.
'HAYIR'LARI VE 'EVET'LERİ HAKLI ÇIKAN LİDER
Özellikle 1 Kasım sonrası, karşısında büyük bir cephe oluştu. MHP'de "Değişim" isteyenler direkt onu hedef aldı. İçeriden, dışarıdan birçok çevre adeta ona saldırı seansları düzenledi. Öyle bir atmosfer oluştu ki, Kandil'deki PKK'nın önderi Cemil Bayık bile "MHP kendi zihniyetini, politikalarını ve tutumunu değiştirmesi gerekmektedir." açıklaması yaptı. 1 Kasım seçimleri sonrası, Türkiye'nin tek gündemi MHP ve Devlet Bahçeli oldu. Ekranlar, gazeteler "Devlet Bahçeli'yi nasıl değiştiririz" tartışmalarını öncelikli konu olarak belirledi. HDP'ye oy vermiş yazar ve yorumcular, kırk yıllık MHP'li, Ülkücü gibi MHP'yi dizayn etmeye çalıştılar. FETÖ'nün tüm mensupları yurt genelinde "Devlet Bahçeli'yi nasıl genel başkanlık koltuğundan indirir ve MHP'yi ele geçiririz" seferberliğine girişti. Bu ihanet çevrelerinden etkilenen samimi MHP'li ve Ülkücülerde oldu. Çoğu zamanımız maalesef onlara gerçekleri anlatmakla geçti.
Bugün gelinen noktaya bakıyorsunuz, herkes MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin devlet adamlığını, millete sadakatini, vatana bağlılığını, demokrasiye inancını, vizyonunu konuşuyor.
Dün Fas'tan televizyonları arayıp, Devlet Bahçeli'nin ekranlardan alt yazı olarak geçen "sağduyu" mesajlarını sildirenler, bugün MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin sözlerinin anlamını kavramış durumdadır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli neye "Hayır" demişse, neye "Evet" demişse hepsinde de haklı çıktığını bugün tüm Türkiye görmüştür.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında, "Milliyetçi Hareket Partisi her türlü demokrasi dışı arayışa tavırlı ve karşıdır." diyerek, demokrasi adına Türkiye'de ilk duruş sergileyen olması, bazılarının geçte olsa Devlet Bahçeli'nin liderliğini anlamasına katkı sağlamıştır.
15 Temmuz darbe girişiminden itibaren her adımı daha dikkatli ve titiz takip edilen Sayın Devlet Bahçeli'yi birileri yeni keşfetmiş gibi yorumlarda bulunmaktadır. Oysa daha önce yaptığı uyarılar dikkate alınmadığı için Türkiye bu olayları yaşamıştır. Değişen Devlet Bahçeli ve MHP'nin politikaları değil, mesele her zaman aynı milli duruşu sergileyen yönlerinin geç anlaşılmasıdır.
Demokrasi ve Şehitler Mitinginde yapmış olduğu konuşma ile herkesin beğenisini kazanan MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye yapılan övgüler hak ettiği ama geç kalınmış hakkın teslimi olmuştur.
Duruşunu daha önceden "Mücadelemizi bir kaç gazete beğensin, üç-beş yazar-çizer övsün diye yapmıyoruz. Allah bilsin, millet görsün yeter. Gerisi teneke gürültüsüdür." Şeklinde izah eden bir Liderin, övülmekten ziyade zaten Türk milletine ve Allah'a karşı sorumluluklarını ifade etmesi de sanırım anlamlı olmuştu.
Türk milleti yeni belalar yaşamamak için MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye kulak vermeli ve onun uyarı ve tespitlerini her zaman dikkatlice takip etmelidir.
MHP'nin vatan için bir sigorta olduğunu MHP Lideri Devlet Bahçeli tüm Türkiye'ye bir kez daha ispatlamıştır.
Gören gözler, duyan kulaklar zaten bunu her yerde ifade ediyor.
Ülkücülerin en çok gururlandığı günlere şahit olmaktayız. Bu gururu onlara yaşatan MHP Lideri Devlet Bahçeli'de bunun karşılığında duasını ve desteğini almaktadır.