15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra, başta TSK, emniyet, yargı, medya, dernekler, sendikalar, tüm bakanlıklar olmak üzere birçok kurum ve kuruluşta sayıları on binleri bulan FETÖ gözaltıları ve tutuklanmaları yaşandı. Halende gözaltılar ve tutuklamalar devam ediyor.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kurban Bayramından önce "FETÖ'nün MHP'ye sızma girişimi" iddiasıyla ilgili de soruşturma açtı ve 33 kişi hakkında gözaltı kararı verdi. O günden bugüne kamuoyunda tartışılan 12-13 kişi oldu. Diğerleri kimler tam olarak henüz kamuoyuna yansımadı. Listede bulunan 7-8 kişi firarda deniyor. Bu gözaltı listesinde Güldaş Aktüel Tekstil Şirketi'nin sahibi işadamı Adnan Osman Güldaş, Aker Eşarpları'nın sahibi İzzet Aker'de var. Bu isimler FETÖ'nün beyin takımında bulunan sermaye ekibinden… 33 kişilik olduğu söylenen gözaltı listesinde bu ve benzeri isimleri kimse konuşmamaktadır.
"FETÖ'nün MHP'ye Sızma" konusunda bu işadamları ve benzerleri nasıl bir rol oynamış ve katkı sağlamıştır?
"FETÖ'nün MHP'ye sızma girişimi" iddiasıyla gözaltına alınların kimi alındığı gün, kimi ertesi gün, kimi de sorgulandıktan bir süre sonra serbest bırakılmıştır.
Bu gözaltılar yaşanır yaşanmaz sosyal medya üzerinden "Bu gözaltı listesini MHP Genel Merkezi verdi.", "Yok Yıldıray Çiçek hazırladı, yok Semih Yalçın hazırladı, yok Şefkat Çetin hazırladı, yok Yücel Bulut hazırladı, yok Cemal Enginyurt hazırladı" gibi papatya falı gibi çirkin bir kampanya başlatıldı. Bizimde adımızın geçtiği kişileri ihbar ve ispiyon yapmakla suçladılar. Kimse üzerinde sabit kalamadılar. Suçlama aynı ama sürekli isimleri değiştiriyorlar. Gözaltına alınan ve sonra serbest bırakılan kişilerin çoğu neyin nasıl geliştiğini sonradan çok iyi öğrendiler. Ama bazıları hala bu propagandaya devam ediyor.
Aslında bu basitliği dillendirenlerin hepsi, MHP Genel Merkezi'nden kimsenin böyle bir basitliği yapmayacağını çok iyi bilmektedir.
MHP böyle bir gözaltı listesi verecek ve o listede olanların çoğu aynı gün elini-kolunu sallayarak geri çıkacak öyle mi?
Madem böyle bir operasyonu "MHP-AKP işbirliği" ya da onların tanımı ile "MHP-Saray birlikteliği" organize etti. Geri nasıl bu kadar kısa bir sürede serbest bırakılma yaşandı? Bir intikam duygusu ile bir plan ve program yapıldıysa herhalde sonucu böyle olmazdı.
Kurban Bayramında MHP'nin bayramlaşma programında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli gözaltı olayları sorulduğunda çok mantıklı bir şekilde "Şu an hiç kimse ülkücü hareketin mensubu olarak, önemli faaliyetlerde bulunmuş biri olarak, bir suçlamayla gözaltına alınmış değildir. Fethullah Gülen hareketiyle bir ilişkisi varsa, o bizim değil yargının bileceği iştir, bekleyip görmemiz gerekir" demişti.
Sorguya alınan hiç kimseye "Niçin Ülkücüsün, niçin MHP'lisin?" diye bir suçlama değil, "FETÖ'nün MHP üzerindeki siyasi projesinde rolünüz nedir?" diye sorulmuştur. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin ifadelerinde bahsettiği işte bu konu olmuştur. Ama bazıları bunu anlamakta beyin hücrelerini yakacak kadar zorlanmıştır.
Uzun yıllar önce Fethullah Gülen'in yanında ağlayarak şiir okuyan ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ operasyonu kapsamında gözaltına alınan en ilginç isimlerden Mücteba Kılıç'ın Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) üyesi çıkması da aslında herkese örnek olmalıdır. Evet, Ülkücü olan FETÖ'cü olmaz ama Ülkücü sıfatı taşıyarak FETÖ'ye hizmet eden pekâlâ olabilir.
Ortaya çıkan emniyet dökümanlarına bakınca bazı isimlerin 15 Temmuz darbe girişiminden önce de uzun bir süre takip edildiği ortaya çıkmıştır. O yüzden herkes ilişkilerini, diyaloglarını, yaşadıklarını gözden geçirerek birilerini suçlamaya kalkmalıdır.
MHP'ye yönelik FETÖ'nün yaptığı operasyona karşı kalemimle en çok mücadele eden kişilerden birisiyim. Zaten 1 Kasım seçimleri sonrası yazdığım yazılarda bunu çok net bir şekilde herkes görecektir.
MHP'ye FETÖ'nün yaptığı operasyonun sermaye, yargı, medya ayağı gerçek manada kimlerse bunlar ortaya çıkarılmalıdır. Bizim istediğimiz operasyon budur. Ve bu sulandırılmadan ve saptırılmadan yapılmalıdır. Trol hesapları yönetenler gözaltına altına alınırken, onları direkt yöneten ve yönlendiren, maddi kaynak sağlayan asıl FETÖ'nün figüranlarına dokunulmayınca adaletsizlik böylece oluyor.
2011 yılında MHP'ye kaset operasyonu yapanların MHP içindeki uzantıları kimlerse ortaya çıkarılmalıdır.
Fethullah Gülen'den direkt talimat aldığını itiraf eden ve şimdi FETÖ'den tutuklu hâkim Burhan Yaz'a MHP'nin kongresiyle ilgili tedbir kararını kaldırmasına aracı olanlar kimlerdir, ortaya çıkarılmalıdır. Bunların HSYK bağı araştırılmalıdır.
1 Kasım seçimleri sonrası, MHP'de olağanüstü kongre yaptırmak için trilyonlar harcanmasına vesile olan FETÖ'nün sermayesi kimlerdir, bunlar ortaya çıkarılmalıdır.
"FETÖ'nün MHP üzerindeki operasyonu başarılı olsun" diye para aktaran belediye başkanları kimlerdir, bunlar ortaya çıkarılmalıdır.
MHP'de ByLock kullandığı söylenen milletvekilleri ve yöneticiler kimlerse bunlar ortaya çıkarılmalıdır.
İşte bunlar tam manasıyla ortaya çıkarılırsa "FETÖ'nün MHP'ye sızma girişiminin" gerçek yüzleri o zaman anlaşılır. Aksi halde sulandırmalar, çeşitli adaletsizlikleri de doğurur.
FETÖ'nün MHP üzerinde yapmaya çalıştığı operasyon hala tam olarak aydınlatılmamıştır. Bunun çok net bir şekilde aydınlatılmasını bekliyoruz.