Cumhurbaşkanı seçiminden bu yana yazılarıma ara verdiğim için, seçim sonuçlarını değerlendirememiştim. Bugün sizlere o değerlendirmemi yapmak istiyorum. Resmi seçim sonuçlarına göre Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Cumhurbaşkanı "17 / 25 Recep" lakabı ile nam salmış Recep Tayyip Erdoğan oldu. Aslında seçim sonuçlarını adayların bağış kampanyası çerçevesinde toplamış olduğu para miktarı bile belli ediyordu. Aday Erdoğan 55 milyon, Aday İhsanoğlu 8.5 milyon, aday Demirtaş 1.5 milyon. Başbakanlıktan istifa etmeden devletin her türlü imkânını kullanarak yapılan seçim kampanyası, örtülü ödenekten harcanan trilyonlar, büyük medya desteği, yalanda, iftirada sınır tanımayan utanmazlık, seçimden sonra "Tatilciler gelip oy kullanmasın" diye itirafı yapılan yönlendirme anketler üst üste toplandığında bu sonucun çıkmasında elbette büyük bir etkisi olmuştur. Tatili, boykotu tercih eden milyonlar, sandığa gelip oy kullanmış ve Recep Tayyip Erdoğan %1.5 eksik oy alsa, bugün Cumhurbaşkanlığı seçiminde 2.tur hazırlıkları yapılıyor olacaktı. Aslında seçimin özetini, oy kullanırken açıklama yapan bahşişi önden vermesiyle bilinen Reza Zarrab'ın ifadesinden çıkarabilirsiniz. Önüne yatılan ve tüm AKP'lileri yöneten meşhur Reza Zarrab, 10 Ağustos günü oyunu kullanırken gazetecilere ne diyordu: Ben pusulada bir aday gördüm başka aday var mıydı? Oy pusulasında sadece Recep Tayyip Erdoğan'ı gören Reza Zarrab, Cumhurbaşkanlığı seçiminin gerçek kazananıdır ve aslında kimlerin kazandığını gösteren en büyükte anketçi de odur ! Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu zihniyet kazanmıştır. Bu zihniyet Recep Tayyip Erdoğanların, Rıza Zarrabların, Egemen Bağışların, Bilal Erdoğanların, Muammer Gülerlerin, Zafer Çağlayanların, Erdoğan Bayraktarların ve benzerlerinin ortak kabiliyetiyle oluşturduğu bir zihniyettir. O yüzden 10 Ağustos akşamı seçim sonuçlarını Esasen bugün; √ Rüşvet onay görmüş, dürüstlük kaybetmiştir. √ Yolsuzluk olur almış, adalet gerilemiştir. √ Haram yükselmiş, helal düşmüştür. √ Zillet, rezalet ve hezimet öne geçmiş; dik duruş, temiz yönetim, ilkeli siyaset geriye düşmüştür." şeklinde değerlendiren MHP Lideri Devlet Bahçeli bu yüzden sonuna kadar haklıdır. Elini vicdanına koyan, ahlak sahibi herkes de bunun böyle olduğunu bilmektedir. Türkiye'de yaşanan yolsuzluk ve rüşvet olaylarını duymayan, görmeyen kalmış mıdır? Duymayan, görmeyen kalmamıştır. Sonuç ise işte ortadadır. 17-25 Aralık'ta ortaya çıkan hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet olaylarının muhataplarından hiçbirisi hukuk önünde henüz hesap vermemiştir. Bunlardan birisi olan ve resmiyette Cumhurbaşkanı koltuğunu kapan Recep Tayyip Erdoğan şaibeli halini sadece Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşımıştır. Er yada geç yerinin yüce divan olacağını kendisi de çok iyi biliyor. Çankaya o yüzden şimdilik ona sığınma yeri olmuştur. MHP-CHP ve diğer partiler toplumsal uzlaşma adına gerçekten çok anlamlı bir proje ortaya koymuşlardır. Ama maalesef bu proje hedefine ulaşmamıştır. Türkiye'nin bir devlet adamına ve bilge bir kişiliğe ihtiyacı vardı. Ama Türkiye "Siyasi hokkabazlık" hüneri olanı tercih etmiştir. "Evet ben projeyim, Türk milletinin milli mutabakat projesiyim, Ortadoğu Projesi değil" diyerek durduğu noktayı ve karşısında duranları işaret eden Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, siyasi hokkabazlık karşısında kaybetmiştir. Her kesimden partilerin birleşerek ortaya koyduğu "Çatı Aday" projesinin ne kadar önemli olduğunu önümüzdeki günlerde Recep Tayyip Erdoğan'ın bölücü çılgınlıklarıyla herkes çok net anlayacak ve görecektir. "Çatı Aday" projesiyle istedikleri kadar dalga geçsinler, yaşanacaklar o dalga geçenlerin kahkaha seslerini boğazlarında düğümleyecektir. Aklı başında herkes biliyor ki, Recep Tayyip Erdoğan'ın kazanmasıyla kaybeden Türkiye olmuştur. Güneydoğu'da "Ne mutlu Türküm diyene" yazılı tabelalar valiler emriyle indirilmişti. Şimdi PKK'lı teröristlerin heykelleri o bölgede yavaş yavaş dikilmeye başlanmıştır. "Öcalan'ın heykelini dikeceğiz" diyen Selahattin Demirtaş zaten aylar öncesinden bugünlerin haberini vermişti. PKK'nın ilk silahlı eylemi yapan ve bir askeri şehit eden terörist Mahsum Korkmaz'ın heykelinin dikilmesi bir başlangıç olmuştur. Devamı gelecektir. Çünkü PKK Açılımı, PKK’nın hayat sigortasıdır. Geçmişte "PKK düşman değil" açıklaması yapmış Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yeni Türkiye'si" Öcalan çizgisiyle, Reza Zarrab çizgisini birleştirme projesidir. Bu seçimin kazananı bu çizgide duranlardır. "Haramla-Bölücülük" Yeni Türkiye'de artık ikiz kardeştir. ÇATI ADAYA SALDIRAN HERKES TAYYİP'İN HİZMETKÂRI OLDU 30 Mart yerel seçim sonuçlarını ölçü aldığımızda en mantıklı hamle AKP karşısında "Milli Mutabakat Cephesi" oluşturmaktı. Yan yana gelen partilere baktığımızda da bunda kısmen başarılı olundu. Ama oyların sandığa taşınmasında tam hedeflenen olmadı. "Çatı Aday" projesi ortaya konulduktan sonra gerek AKP tarafından, gerekse sözde AKP muhalifi olanlar tarafından yapılan saldırılar bunda büyük etken olmuştur. AKP'nin tüm medyasıyla saldırdığı Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'na, sözde AKP muhaliflerinin de saldırması ne kadar tuhaf olmuştur değil mi? Düşünsenize Recep Tayyip Erdoğan, Emin Pazarcı, Abdülkadir Selvi, Akit, Yenişafak, Star, Akşam, Şamil Tayyar ile Oda Tv, Soner Yalçın, Deniz Baykal ve ekibi, Doğu Perinçek, Aydınlık, Ulusal Tv, Hulki Cevizoğlu adeta aynı saftan Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'na saldırdılar. Recep Tayyip Erdoğan'a bir hezimet yaşatmak için fırsat önümüzde iken bu sözde AKP muhalifleri niçin "Çatı Aday" projesine saldırmıştır? İşin ilginç yanı bu ismini saydığımız kişilerin ve medya kuruluşlarının hepsi bu seferde "Çatı Aday" projesini ortaya koyan ve bu proje etrafında birliktelik oluşturan partilere ve genel başkanlara saldırılarını sürdürmektedir. "Çatı Adaya" saldırarak Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'ye hizmet edenler, şimdi de "Çatı Aday" projesini destekleyen partilere seçim sonrası saldırmaya devam ederek Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'ye hizmetlerini sürdürüyorlar. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu halde "MHP ve CHP'ye bakın" diye bu partilere saldırmaları için hala yönlendirme yapıyor. Düşünün işte tarafsız olması gereken bu adam, bu ülkenin Cumhurbaşkanı! "Çatı Aday" projesi üzerinden kim saldırılarını sürdürüyorsa emin olun onlar Recep Tayyip Erdoğan'a gönülden bağlı kişilerdir. "Çatı Aday" olarak Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ismi açıklandığı andan itibaren "başarısız" olması için canla-başla çalışan kişiler şimdi "Çatı Aday" projesinde yer alan özellikle MHP, BBP ve CHP'ye saldırmaktadır. Bu partilerin suçu nedir? Hırsızlığa, rüşvete, yolsuzluğa, ihanete bulaşmamış bir kişiyi "Çatı Aday" olarak sunmaları ve desteklemeleri! Sanki bu partiler Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu yerine başka bir ismi açıklasalardı, Recep Tayyip Erdoğan o aday için tüm AKP'lilere "Oylarınızı bu isme verin" diye çağrıda bulunacaktı. Belki de başka bir isim açıklansa, daha büyük saldırı hazırlığı yapmışlardı, onu yaşayacaktık. "Çatı Aday" olarak yada her parti kendi adayını çıkarmış olsaydı aynı itibarsızlaştırmaya, iftiraya, yalana, dolana muhatap edileceklerdi. İlk andan itibaren "Çatı Aday başarısız olsun" diye seferberlik başlatanların, şimdi çıkıp "Çatı Aday başarısız oldu" diye feryat etmesi şeref ve haysiyet yokluğunun yansımasıdır. Bu süreçte AKP'ye muhalif olupta, Çatı Aday projesi için taş üstüne taş koymayan hiç kimsenin ne konuşmaya, ne de aşağılık bir şekilde saldırılarını sürdürmeye hakkı vardır. Çalışma, çabalama, mücadele etme sonra çık "Başarısızlığın hesabını versinler" de.. Oldu siyaset cambazı, oldu ikiyüzlü hokkabaz? Sizi tatmin edeceğimiz başka bir isteğiniz var mı? MHP Lideri Devlet Bahçeli'de "Ekranlarda muhalefete laf yetiştirmekle görevli olanlar ahlak ve izan sahibi iseler, tutarlılık gereği önce aday Erdoğan'ın devleti arkasına alarak, rüşvetçileri, hırsızları yanına katarak gerçekleştirdiği kampanyayla ilgili fikir ileri sürmelidir. Türkiye'de muhalefet sorunu var diyerek yaygara koparanlar ve bu yolla AKP'nin değirmenine su taşıyanlar kirlenen, tükenen, her anlamda eskiyen ve köhneleşen iktidar karşısında nedense suskundur. Cumhurbaşkanı Seçimi'ni fırsat bilerek özellikle partimizi hedef alan, içten içe tartışma yaratma amacında olan kim varsa AKP hizmetkârlığına soyunmuş art niyetlilerdir." sözleriyle mesajını bu kesimlere vermiştir. Yoksa samimice çalışan, çabalayan herkes gördüğü yanlışı, gördüğü eksiklikleri dile getirmelidir. Özeleştiri olmayan hiçbir hareket zaten başarıya ulaşmaz. TAYYİP'E İSTİFAYI SORAN GAZETECİ OLDU MU? MHP Lideri Devlet Bahçeli, 'çatı aday' olarak seçime giren Ekmeleddin İhsanoğlu'nu İstanbul/ Levent'teki Seçim Koordinasyon Merkezi'nde ziyaret ederek hem teşekkür etmiş, hem de baş başa seçim sürecini değerlendirmişti. Görüşmenin ardından da Sayın Devlet Bahçeli ve Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu basın mensuplarının sorularını cevaplandırmıştı. AKP'nin çirkeflikte sınır tanımayan Yeni Akit isimli tetikçi gazetesinin muhabiri de patronlarından aldığı talimatla "İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?" sorusunu MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye yöneltmiştir. Her sorusunda rezil olmayı felsefesi olarak kabullenmiş Akit için doğal hallerden bir manzara izledik. Şimdi aynı gazete yahut herhangi bir gazete, bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan'a "Deniz Feneri yolsuzluğunda ve 17-25 Aralık yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet operasyonunda hep sizin ve ailenizin adı ön planda, istifa etmeyi düşünüyor musunuz?" diye sormuş olsaydı, elbette siyasetin akışında ve seçim sonrasında MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye sorulan "İstifa sorusu normal bir soru oldu" diyebilirdik. Bu kadar rezalete, yolsuzluğa, hırsızlığa ve rüşvete adı karışmış adama "İstifayı" soramayan muhabirlerin, siyasetin en temiz kişiliğine "istifayı" sorması gerçekten büyük başarı olmuştur! AKit bu başarısıyla sonsuza kadar övünebilir. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "Çok mu arzuluyorsun? Recep Tayyip Erdoğan'ın arzusuyla paralel gitme. Biz görevimizin başındayız" cevabı bile bu manzarayı çözümlememize yardımcı olacaktır. Bu ülkede Recep Tayyip Erdoğan'dan başka istifa etmesi gereken var mıdır? Yandaşlar ve havuzcular öyle yazıyor, öyle konuşuyor ki, hırsızlıktan, rüşvetten, yolsuzluktan dolayı suçüstü yakalanan Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekmeleddin İhsanoğlu olmuş gibi… Recep Tayyip Erdoğan'ın yeri Çankaya köşkü mü yoksa mahkeme salonları mı olmalı? "Siyaset temiz kişiliklerle olmalı" diyen herkes bunun cevabını versin haydi? Adil olmayan, her türlü adaletsizliğin, eşitsizliğin ve hukuksuzluğun yaşandığı seçimler demokrasiyi değil, olsa olsa diktatörlüğün işleyişini artırmaktadır. Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya’ya oturduğu gün "Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet operasyonunu" ifade ederek "İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?" sorabilecek muhabir var mıdır? AKit ses ver? Aranızda var mı bu soruyu soracak yada sorduracağınız muhabir? Elbette yoktur ve asla olmayacaktır. Seçimlerden sonra medyada yapılan operasyonlara baktığımızda da artık soran-sorgulayan hiç olmayacak gibi gözüküyor. Mücadele asıl şimdi başlıyor. Türkiye'nin bu mücadeleye asıl şimdi çok ihtiyacı vardır. "Türk milleti diye bir şey yok" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletini yok etmek için düğmeye asıl şimdi basacak! YAZAR: YILDIRAY ÇİÇEK