Terör örgütü PKK, 1990 yılı sonrası siyasi uzantı olarak Halkın Emek Partisi’ni (HEP) kurdu. Her kurdukları sözde siyasi partiler doğal olarak teröre yardım ve yataklık ettiğinden kapandıkça bir yenisini açtılar. Bu partiler sırayla şunlardır: Demokrasi Partisi (DEP), ÖZDEP, Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Demokratik Halk Partisi (DEHAP), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve son olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP)…
Kandil-İmralı merkezinde kurup yönettikleri son bölücü partileri HDP gibi görünse de bir de bunların perde arkasında çalışan HDP’nin kapatılmaya karşı önlem olarak kurduğu Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) isminde bir parti daha vardır. “Öcalan Özgür Olmadan Barış Olmaz” diyen HDP’nin bir fotokopisi de onlardır.
2014 yılında kurulan bu partinin sırayla Eşbaşkanları Emine Ayna - Kamuran Yüksek, Sebahat Tuncel - Mehmet Aslan olmuş ve şu an Salihe Aydeniz - Keskin Bayındır isimleri Eşbaşkanlık yapmaktadır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin HDP hakkında yapmış olduğu “Bu kervan böyle gitmemelidir. Adalet ve hukuk mutlak surette devreye girmeli, HDP’nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır. Yani demem odur ki, HDP’yi Türk siyasetinin taşıma ve hazmetme kapasitesi dolmuştur. Bu terör ve bölücülük yatağı kapatılmalıdır.” şeklindeki son açıklamaları sonrası “HDP’nin kapatılması” Türkiye gündeminde tartışılmaya başlandı. Tam bu aşamada HDP’nin yedeği olarak tutulan Demokratik Bölgeler Partisi’ni (DBP) kamuoyuna hatırlatmakta fayda görüyorum.
Sayın Bahçeli’nin “HDP’nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır.” sözü net anlaşılmalıdır.
HDP kapatılıp, yarın HDP’de siyaset yapan aynı bölücü kişilerin Demokratik Bölgeler Partisi’nde (DBP) yahut üç harfi yanyana getirerek kurdukları İmralı-Kandil merkezli yeni bir partide buluşmalarının terör örgütünün uzantılarına verilmiş bir hukuki ceza olması düşünülebilir mi?
Siyasi faaliyet ölçüsünü Türkiye’nin Anayasası’ndan, Siyasi Partiler Kanunu’ndan değil İmralı ve Kandil’den alan bölücü, terör yardım ve yaltakçısı bir parti asla nefes almamalıdır. Zaten talimatları İmralı ve Kandil’den alan, terör örgütünün hizmetinde olan bir yapıya da siyasi parti gözüyle bakmanın mantığı yoktur.
PKK’ya siyasi alanda yardım ve yataklık yapan bir parti bölücülükten kapanıyor ama geçmişte de dolu örneği olduğu gibi anında başka bir partiyle yine bölücülük faaliyetlerine devam ediliyor. Tek ölçüsü İmralı ve Kandil olan bu partilere bir de hazine yardımı yapılıyor.
Düşünsenize PKK’nın şehit ettiği askerlerimizin, polislerimizin, masumların ailelerinin de içinde olduğu vatandaşlarımızın vergisiyle oluşan hazine yardımından HDP’ye son verilen pay 57 milyon 550 bin TL…
HDP bu paranın tamamını bölücü faaliyetleri için kullanıyor. Halk bunlara belediye başkanlığı veriyor belediye kadrosundan, kepçesine kadar Kandil için seferber ediyorlar. Halk bunları milletvekili yapıyor, mecliste tek yaptıkları teröristbaşı Öcalan’a ve PKK’lı teröristlere sahip çıkmak oluyor. Siz hiç HDP’li bir belediyenin bölge insanına hizmet yaparken haber olduğunu gördünüz mü? Siz hiçbir HDP milletvekilinin ülke meselesi, halkın sorunları için kafa yorduğunu gördünüz mü? Göremezsiniz, duyamazsınız. Terör örgütü tarafından kurulan partiden elbette teröre yardım ve yataklık yapması istenir. Şu an PKK’nın kurduğu HDP ve DBP aynen bunları gerçekleştirmektedir.
Kanunlardaki boşluk sebebiyle bölücü ideoloji parti ismi değiştirerek tekrar yoluna devam etmektedir. Mesela bir parti bölücülükten kapatılıyor, bölücülükten ceza almış yöneticileri başka bir partide aynı zihniyetini sürdürüyor. Böyle bir ortamda bölücü parti elbette varlığını korkusuz, kaygısız sürdürür. PKK’nın siyasi uzantısı partilerin tek kaygısı “Üç-beş harften nasıl bir parti ismi bulayım?” oluyor. Onun dışında hainlik aynı hainlik, bölücülük aynı bölücülük…
Hendek-Çukur-Kobani olaylarında 846 kişinin ölümünden sorumlu terörist Demirtaş’ın “Siyasi çizgisinin önü açık olmalı” diyen kansızların, böyle biriyle kahvaltı yapmak isteyen ahmakların, “HDP’nin teröre hizmet eden belediyelerine kayyum atama, bölücülük yaptığı gazetesine, televizyonuna dokunma, teröristin cenaze törenine giden HDP’li milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırma” diyen şerefsizlerin olduğu bir Türkiye’de elbette hain de ihanet de bitmez…
Ama Türk devleti artık terörle mücadelede katı hukuki kararlar almak zorundadır. Terörle mücadele sınır içi ve ötesinde nasıl başarı elde ediyorsa bunların siyasi alandaki tüm nefeslerini de kesmelidir.
HDP ve benzeri hiçbir parti siyaset alanında barındırılmamalıdır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “HDP’nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır.” sözündeki “açılmamak” ifadesi iyi anlaşılmazsa yarın “kapat HDP’yi, aç yeni bir partiyi” olur. Bunun da cezalandırma değil, yeniden bir ödül olacağı artık anlaşılmalıdır.
HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar isimli PKK yaltakçısı o yüzden rahat rahat “Her türlü ihtimale karşı tedbirimizi alıyoruz. Kapatma dahil, her türlü hukuksal tasfiye operasyonuna dair tecrübemiz büyüktür. Biz bunlara aldırmıyoruz” diyebilmektedir. Türk devleti de işte öyle hukuki kararlar almalıdır ki bunların bu rahatlığı sona ersin.
Teröre, teröriste demokrasi, özgürlük olmaz. “HDP’yi kapatırsak Avrupa bize farklı bakar, yaptırım uygular” diye televizyon ekranlarına dizilmeye başlayanlara sormak lazım. Dünyanın hangi ülkesi elinden kan akan böyle bir partiyi demokrasi ve özgürlük adına beslemektedir.
Dünyada 53 ülkede idam cezası halen uygulanmaktadır. Bu 53 ülkeden birinde yaşasa anında idam edilecek terörist Demirtaş ve benzerlerine bizde kahraman muamelesi yapan haysiyetsiz bir muhalefetimiz vardır. Mesela terörist Demirtaş ABD’de yaşasa 846 can için 846 kere idam edilmişti. Şimdi bizdeki haysiyetsiz muhalefet ise “ABD baskı yapsa de terörist Demirtaş serbest kalsa” derdindedir.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, Türkiye’nin huzuru ve geleceği için artık HD(P)KK gündeminin tamamen bu ülkeden çıkarılması adına gerekli değerlendirmeleri yapmıştır.
Artık dağda, şehirde, mecliste HD(P)KK’lı kalmamalıdır.