Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek’in yıllar önce söylediği “Bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır” sözü, bugün için daha geçerli bir haldedir. Son yıllarda her boyutuyla gördüğümüz bu sözün geçerliliğini, HDP’li bazı belediyelere kayyum atanmasıyla bir kez daha çok net görmüş olduk. CHP ve İP, zaten bu konuda keçeyi suya salmış durumdadır. CHP, son beş yıldır iktidarı devirmek için terör örgütü PKK’yı yoldaşı yapmış durumdadır. CHP, 2015 yılından bu yana gerçekleşen tüm seçimlerde PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile iktidarı devirmek için iş birliği yapmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu o kadar utanmaz, yüzü kızarmaz bir siyasetçidir ki, 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan siyasi tabloya bakarak, MHP’yi CHP-HDP ile ittifak yapmaya bile davet etmiştir. Hatta MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye, PKK ile birlikte hareket edip “Başbakanlık” bile teklif etme hadsizliğini göstermiştir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun başında bulunduğu CHP’nin, terör örgütü PKK’ya karşı hiçbir hassasiyeti yoktur. Pardon cümle yanlış oldu. Aslında CHP, terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP konusunda çok hassasiyet sahibidir. Onlara gelebilecek en ufak zararda, bir ana şefkati refleksi göstermektedir. HDP bile kendine sahip çıkamazken, CHP tüm organlarıyla kendini HDP ve PKK’ya siper etmektedir.
Ortada PKK kamplarına dönmüş HDP’li belediyeler var, bu yüzden kayyum atanmış ama CHP için Türkiye açısından bunun hiçbir önemi yoktur. HDP’li belediyeler terör örgütü PKK’ya hizmet etsin, terör eylemlerine lojistik destek sağlasın CHP’nin hiç umurunda değildir. Yeter ki, CHP’nin iktidarı devirme projelerinde CHP’nin yanında iş birliğine devam etsin. 31 Mart, 23 Haziran yerel seçimlerinde bunu bir kez daha çok net uyguladılar. CHP bu manada o kadar pervasız, ölçüsüz, vatansız, imansız bir partidir ki, CHP Genel Başkan Yardımcıları bile, iktidarı devirmek uğruna HDP’ye oy verebilmişlerdir.
Son kayyum olayında CHP’nin ciğerini yakan asıl konu, CHP-HDP yerel seçim ittifakını Kemal Kılıçdaroğlu ile gizlice buluşup detaylandıran Ahmet Türk’ün belediye başkanlığını yaptığı Mardin’e kayyum atanması olmuştur. CHP, HDP’nin kapısındaki kediye, köpeğe bile sahip çıkar o ayrı bir konudur ama Ahmet Türk, CHPHDP ittifakının güçlü unsuru olduğu için ayrı bir üzülmüştür.
CHP’nin mevcut hali, CHP içindeki Atatürkçülerin (kaldıysa tabi) yüzüne tüküreceği bir haldir. Atatürk’ün mirası CHP, bugün tamamen PKK ve HDP’ye sahip çıkma odaklı bir siyaset yürütmektedir.
CHP bugün anlaşılan iktidarı devirmek uğruna herkesle iş birliği yapacak, her siyasi karaktersizliği uygulayacak noktadadır. Gerçi AKP’nin adam ettiği Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu bile bugün terör kampına dönmüş HDP’li belediyelere kayyum atanmasını süslü kelimelerle eleştirip, PKK’nın siyasi uzantısı HDP yanında atmosfer oluşturuyorsa, CHP’nin siyasi karaktersizliğine kızmamak lazımdır. Siyasi hırs ve intikam girdabında dönüp duranlar için ülkenin varlığı ve geleceği nokta çok da önemli değildir. Çünkü o hırs bunların kalbini karartmış, gözlerini adeta kör etmiştir.
Demokrasi ve hukuktan bahsedip HDP’ye hayat öpücüğü vermeye çalışanlara, terör eylemleriyle demokrasi ve hukuku ortadan kaldırma çabası verenlere sahip çıkılması Türkiye düşmanlığıdır. HDP’li belediyeler terör örgütü PKK’ya sahip çıkacak ve Türk devleti susacak mı? HDP kâğıt üstünde yasal parti, buna kimsenin diyeceği söz olmaz. Ama yasalar çerçevesinde kurulmuş bir parti, yasa dışı terör örgütüne yardım ve yataklık ediyorsa bunun bir bedeli olmayacak mı?
CHP, Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül, İP’siz, sapsız “bedel ödetilmemesi” için barikat kuruyor diye, devlet olma refleksinden vaz mı geçeceğiz? Adam HDP’den seçilmiş; halkına hizmet ediyor, sadece belediyecilik yapıyorsa ona kim ne diyebilir? Ama HDP’li belediyeler, arabasında terör örgütüne bomba, silah, mayın taşıyorsa, terör eylemlerini rahat yapsın diye hendek, çukur kazıyorsa, belediye kadrosunu PKK’lılardan oluşturuyorsa o belediye başkanını idam etsen kimin sesi çıkabilir?
Türkiye’de açıktan HDP’lilik yapandan ziyade, gizli HDP’lilerin varlığı daha tehlikelidir. Tüm gizli HDP’liler açığa çıkmıştır. CHP, HDP, PKK, FETÖ, İP, Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül cephesi kayyuma tepki cephesinde birleştiyse artık bu meselenin açık ve gizlisi kalmamıştır.
Demokrasi ve hukuk sadece Türkiye’nin varlığını korursa anlamı olur. Yoksa bu ihanet cephesinin dediği gibi, PKK’lılara yol verince demokrasi ve hukuk olmaz.