MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, iki yıl önce gerçekleşen Zeytin Dalı Operasyonu zamanı terör örgütü YPG’yi korumak için basın bildirisi yayınlayan Türk Tabipleri Birliğinin yapısını tartışmaya açmış ve “Türk Tabipleri Birliği, Türk düşmanıdır. Hekimliğin yüz karasıdır. Derhal hakkında hukuki düzenleme yapılıp, kapısına kilit vurulmalıdır.“ çağrısında bulunmuştu. Geçtiğimiz ay bu tavrını yine güncelleyerek sürdürdü.
Bugün gelinen noktada en büyük destekçisi CHP bile TTB’yi savunamaz hâle gelmiştir. CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a, TTB’nin PKK ilişkisi ve ihanet çizgisi sorulunca verdiği şu cevabı hatırlıyorsunuz değil mi? : “Ben doktor yahut TTB üyesi değilim. Bu sorunun muhatabı da değilim.”
Kemal Kılıçdaroğlu, ihanet yuvası TTB’yi savunurken doktor yahut TTB üyesi miydi?
Nihayetinde MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin haklılığı onca kara propagandaya rağmen görüldü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da 2018 yılındaki tavrını yine sürdürerek geçtiğimiz günlerde “Terör örgütünden birisini getirip TTB’nin başına koyuyorsunuz. Ne zamandan beri terörle iç içe olanlar TTB gibi önemli bir kuruluşun başına geçebiliyor? Bunun adı demokratik bir yaklaşım değildir. Biz bunlara hastalarımızı nasıl teslim edeceğiz? Nasıl bunlardan şifa arayacağız? Teröristten bu beklenir mi? Türkiye’nin artık bu ayıptan kurtulmasının vakti gelmiştir. Bu adımı atmamız lazım. Vakit kaybına tahammülümüz yok. Tek tek her meslek kuruluşunda değişiklik için Meclisimiz derhal harekete geçmelidir. Gereken hazırlıkların süratle yapılmasını istiyorum. Bunları en kısa sürede hayata geçirmeliyiz. Meclisimizin ilk konularından birisi bu olmalıdır. ‘Türk’ ve ‘Türkiye’ ismini hak etmeyen meslek kuruluşlarından bu imtiyazlarını derhal almalıyız. TTB içindeki ‘Türk’ ifadesi zaten bunlara yakışmıyor, onlar zaten nefret ediyor.” açıklamasıyla bu ihanet yuvasına gereken yasal düzenlemenin yapılacağı müjdesini vermiştir.
Kurumun başında Türk ismi var, PKK’lısın ve doktorları temsil ediyorsun.
Bu garabet hâlin düzelmesi gerekiyordu, nihayet adım atılıyor.
MHP Lideri Devlet Bahçeli yaklaşık iki hafta önce de, Anayasa Mahkemesinin de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uygun ve uyumlu siyasi ve hukuki düzenlemelerinin yapılmasına dair bir açıklama yapmış ve o açıklama için de “Anayasa Mahkemesinin son zamanlarda verdiği kararlar sancılı ve sakattır. Hak ihlalleri adı altında, milli haklara ve adalet duygusuna telafisi imkânsız zararlar verilmektedir. Türkiye darbelerle yüzleştikçe, darbelerin demokrasi karşıtı kurumlarıyla hesaplaştıkça istikbal ve istiklalini sarsılmaz biçimde güvenceye alacaktır.” ifadelerini kullanmıştı. Geçtiğimiz günlerde, Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım’ın paylaştığı Anayasa Mahkemesinin gece yarısı ışıklarının yandığı bir fotoğrafı “Işıklar yanıyor” sözleriyle paylaşması ve ortaya çıkan tartışmalar sonrası MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin iki hafta önce AYM hakkında yaptığı açıklamalar hafızalarda tekrar güncellendi.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım’ın “Işıklar yanıyor” paylaşımı “derin mesaj” olarak algılanarak çok büyük tepki gördü ve Türkiye’de ana gündem oldu. Anayasa Mahkemesi de bu gündem çerçevesinde acil toplantı düzenleyerek “Anayasa Mahkemesinin herhangi bir üyesinin şahsi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar Anayasa Mahkemesinin kurumsal görüşünü yansıtmaz. Anayasa Mahkemesi 15 Temmuz 2016 gecesi yaptığı basın açıklamasında ifade ettiği gibi anayasal düzene karşı her türlü demokrasi dışı girişimi reddetmekte ve demokratik hukuk devletinin yanında durmaktadır.” açıklamasını yaptı. Anayasa Mahkemesinin bu açıklaması “Işıklar yanıyor” paylaşımının örtülü bir darbe mesajı olduğunu zımnen kabul etmiş oldu. “Demokrasi dışı girişimi reddediyoruz” ifadesinden bu anlaşılıyor.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım’ın sicili zaten beraberinde birçok şüpheyi getirmektedir.
Engin Yıldırım, 2010 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Anayasa Mahkemesi üyesi olarak seçildi. Kardeşi Deniz Yıldırım’ın FETÖ’den yargılandığı ve ceza aldığı iddiaları var.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım’ın sicilinde bir de terörist Demirtaş’a sahip çıkmak var. Terörist Demirtaş, 3 yıl önce hak ihlali olduğu gerekçesiyle tutukluluğunun sonlanması için AYM’ye başvuru yapmıştı. Talebi inceleyen AYM, Demirtaş’ın bireysel başvurusunu 1’e karşı 16 oyla reddetmişti. Yalnızca AYM Üyesi Engin Yıldırım karara karşı oy kullandı. Terörist Demirtaş’a karşı hak ihlali olduğunu söyleyen ve karşı oy veren Yıldırım şu gerekçeyi yapmıştı: “Ölçülülük ilkesiyle uyuşmayan tutuklama uygulamaları siyasi faaliyetler üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak demokratik toplum düzeninin yerleşmesine ve gelişmesine zarar vermiş olacaktır. … Başvurucunun tutuklanmasının siyasi faaliyetlerini yerine getirmesine engel olarak yasama faaliyetine katılma hakkını engellendiği kuşkusuzdur”
Hendek-çukur olaylarında “Hendek kazanların ellerinden öpüyorum”, “Şanlı direniş gösteriyorlar” diyerek PKK’lı teröristleri azmettirerek 793 askerimizin, polisimizin şehit edilmesini sağlayan, Kobani olaylarında HDP’lileri sokağa protesto gösterileri yapmaya çağırarak 53 kişinin ölümüne açıkça azmettiricilik yapan terörist Demirtaş demokrasiye zarar vermiyor, onun tutuklu olması zarar veriyor. Mantığa bakar mısınız? Bu nasıl hukukçu kafasıdır böyle?
Şimdi biz “Işıklar yanıyor” mesajından dolayı Engin Yıldırım’ı hedef göstersek, başına bir iş gelse bizim suçumuza demokrasi kılıfını giydirirler mi?
Bilinen toplam 846 kişinin ölümünden sorumlu olan terörist Demirtaş’a birisi tahliye istiyorsa işte orada bir şüphe, bir ihanet aramak herkesin hakkıdır.
Üç yıl önce hak ihlali başvurusunda terörist Demirtaş’a sadece Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım’ın desteği olmuştu. Ama beş ay önce aynı AYM bu sefer toptan HDP eski Eş Genel Başkanı terörist Selahattin Demirtaş’ın tutukluluk süresinin azami süreyi aşması ve tutukluluk incelemesinin yapılmamasıyla ilgili başvurusunda hak ihlali kararı verdi. Ve AYM Allah’tan korkmadı, hukuktan utanmadı, bir de terörist Demirtaş’a 50 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Neymiş siyasiymiş, neymiş bir parti genel başkanlığı yapmış… İyi o halde, Adana’da sırf kumar oynatmak için siyasi parti kuranlar gibi, azmettirerek adam öldürmek isteyenler de siyasi parti kursun, siyasi kimlik kazansın, cinayetlerini öyle işlesin. Olur mu AYM?
İçinizde bir tane helal süt etmiş vatan evladı yok mu ki, bu kadar şehidin azmettirici katili olan terörist Demirtaş’a sahip çıkıyor ve bir de Türk devletini bu teröristte tazminat ödemeye mahkûm ediyorsunuz? Sizinki hukuk değil resmen işgüzarlık, sizin yaptığınız adalet dağıtma değil resmen pespayelik…
Siyasi kimliğiyle “Gençler hendek kazıyormuş, halk barikat kuruyormuş. Başka bir yol gösterin, onu yapsınlar”, “Bu direniş kazanacaktır. Böyle hendek, çukur diyerek küçümsemeye çalışanlar da dönüp tarihe baksınlar. Mevzu hendek, barikat mevzusu değildir”, “Hendek kazanların alnından öpüyorum”, “Savaşa devam Kürdistan’ı kuracağız” şeklinde PKK’lı teröristleri yönlendirecek, azmettirecek ve terör eylemleri için onları motive edecek ama AYM hukuk gücünü teröristi korumak, sahiplenmek için kullanacak… Böyle AYM olmasın daha iyi…
AYM’nin söz konusu FETÖ’cüler, PKK’lılar olunca kanı kaynıyor nedense…
MHP Lideri Devlet Bahçeli, bu durumun farkında olarak “Mahkemenin Anayasa’ya uygun kararlar vermesi beklenirken siyasi ve ideolojik saplantılara kapılması millet vicdanında derin yaralar açmıştır.” tespitinde bulunmuş ve o yüzden “Anayasa Mahkemesi de tüm unsurlarıyla yeniden masaya yatırılmalıdır.” demiştir.
Türkiye’de hukuk sistemi şehitlerin hakkını değil de, teröristlerin hakkını arıyorsa orada gerçekten kokuşmuş bir garabet vardır.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım’ın “Işıklar yanıyor” mesajı etrafında kimler toplandı ve sahip çıktı ona bakın zaten olayın özetini anlarsınız. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanlarından Eyyup Yıldız’ın sosyal medya sayfasından yazdığı “Işıklar yanıyor” diyerek hükümete mesaj verdiği sanan zatın, bu mesajından sonra tüm PKK’lıların, FETÖ’cülerin ışığın etrafında toplanan sinek olması oldukça manidar. Bizim ışıklarımız Türkiye için yanar da, sizin ışıkların kime yandığını artık net görmeye başladık !” şeklindeki yorumu aslında kimin o ışık etrafında mutlu ve beklentide olduğunu özetlemiştir. AYM bu hâliyle adalete, hukuka değil Türkiye düşmanlarına hizmet etmektedir.
Türk Tabipleri Birliği konusunda haklı çıkan MHP Lideri Devlet Bahçeli, AYM konusundaki tespit ve çağrılarında da haklı çıkmıştır.
Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda atacağı adımları sabırsızlıkla beklemektedir. Türkiye artık hukuk kılıfı altında ihanetlere yol açanlara yolu kapatmalıdır. TTB ve AYM işte bu örneklerden bazılarıdır.