İstanbul ve İzmir zihniyeti zaten HDP belediyesidir!

Yıldıray ÇİÇEK

CHP’nin en başta İstanbul, İzmir olmak üzere diğer belediye başkanlarını nasıl şişirdiler nasıl… Çoğu daha ikinci ayında balon misali patladı. Bunlar belediyecilik yapmayacaklarını, yapamayacaklarını ispatladıkları gibi Türkiye’nin meselelerinde ihanet borazanlığı yapmak için birbiriyle de yarışmaktadır.

İstanbul’u sel götürürken Bodrum’dan poz vererek tartışmaların odağına oturan Ekrem İmamoğlu, Bodrum’un hesabını vermeden yine “HDP aşkını” canlı tuttuğunu HDP’li belediyelere kayyum atanmasından sonra “31 Mart Yerel Seçimlerinde milletin oylarıyla seçilmiş Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarının görevlerinden alınarak yerlerine kayyum atanması demokrasiyle ve demokratik teamüllerle izah edilemez. Milletin iradesini yok saymak kabul edilemez.” mesajını paylaşarak bir kez daha göstermiştir.

Zaten daha önce de “HDP’nin başımın üstünde yeri var. HDP’lilere layık olmaya çalışacağım” demişti. Yine daha önce “HDP’nin gücüne güç katacağım” diyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de “Belediye başkanlarının görevden alınması seçmen iradesini yok saymaktır. Bugünkü kayyum atamaları bu tutumun ve demokrasiden uzaklaşmanın göstergesidir. Bu tutumun panzehri dayanışmadır. Dayanışma milletin iradesinin korunmasını ve milli egemenliğin tesisini sağlayacaktır.” mesajını paylaşarak yine bölücü HDP cephesinde yerini almıştır. Bu isimler, partileri CHP’nin çizgisine aynen uyum sağlıyorlar. Bu konuda hiçbir eksikleri yok, hatta HDP’ye sahip çıkmada birbirleriyle yarışıyorlar.

Ama iş belediyecilik yapmaya geldiği vakit, bunların pozları Bodrum’dan geliyor. Ekrem İmamoğlu belediye başkanı olunca zaten İstanbul’a hizmet konusunda hiçbir şey veremeyeceğini ve halka tepeden bakan biri olduğunu sırf Bodrum tatil meselesinden göstermiştir.

Evlenince kızın ailesiyle görüşmek istemeyen damatlar için “Aldık kızınızı, it yalasın yüzünüzü” şeklinde tarihi bir deyim var ya, Ekrem İmamoğlu’nun tarzı ve davranışları da aynı bunun gibidir. “Kazandım başkanlığı, ne yapayım İstanbulluyu” diyor adeta.. Seçildiği günden beri geziyor. İstanbul’u sel götürürken Bodrum’dan ortaya çıkıyor. Tepkileri alınca geliyor, yelekle bir poz veriyor sonra tekrar çekip Bodrum’a gidiyor. İnanın insan utancından yerinden kımıldayamaz ama bu sel mağdurları ortada dururken o yine Bodrum’a gidebilmiştir.

Bodrum’a tekrar gideceğine selde hayatını kaybeden evsiz garibanın Ordu’daki cenazesine katılsaydın ya çakma Karadenizli! Bu Bodrum’da ne varsa İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’de de bir Bodrum aşkı ortaya çıkmıştır. İzmir’de ormanlar yanarken, konuyla ilgili attığı mesajda bulunduğu konum Bodrum olarak görülmüş, tepkiler üzerine “Toplantıda olduğum için mesajı o anda Bodrum’da olan sosyal medya çalışanımızdan atmasını rica ettim. İzmir’de görevimin başındayım.” mesajını atmak durumunda kalmıştır.

Ama bunlar HDP’ye sahip çıkma konusunu nerede olurlarsa olsunlar hiç sektirmiyorlar. Her ikisi de PKK’nın desteğini, HDP’nin oylarını alarak belediye başkanı oldukları için diyetlerini sürekli ödüyorlar.

Kendileri belediye başkanlığı pek yapmadıkları gibi, belediye işleyişiyle alakası olmayan HDP’li belediyelere sahip çıkarak aile korumacılığını özenle yerine getiriyorlar. Mesela bunlar kayyum atanan HDP’li belediyelerde PKK’ya yapılan yardım ve yataklığı eleştiren açıklamaları olmuş olsaydı, en azından böyle bir duruşları var denirdi.

Ekrem İmamoğlu, Tunç Soyer ikilisi Ahmet Türk şehit ailelerini işten atıp, yerlerine PKK’lıları Mardin Belediyesine doldurunca hiçbir tepkiniz olmuş muydu?

Ya da PKK’lı teröristin cenaze ve anma törenlerine HDP’li bu belediye başkanları katılınca hiç Atatürk’ü akıl edip, bir eleştiri getirdiniz mi? Terör örgütü PKK’ya hizmet eden HDP’li belediye başkanlarına sahip çıkmak size mi kaldı? Cezaevindeki terörist Selahattin Demirtaş’ın eşinin doğum gününe eşinizi gönderip, kutlama yaptırmak sizin işiniz mi?

Türkiye’de terörle mücadele her cephede devam ederken, bu CHP’liler sadece ayak bağı olmaktadır. Maalesef Atatürk’ün partisi CHP’yi PKK’nın sözcüsü, avukatı haline getirmişlerdir. Türkiye’ye bu rezaleti Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğindeki CHP yaşatmaktadır. Anlaşılan CHP, terör örgütü PKK’nın siyasi ana şubesi olmuştur.

CHP topyekûn bu duruma ayak uydurmaktadır. MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli, CHP’nin içine düştüğü hali ve son duruşunu “CHP hemen öne çıkıp PKK’ya siper olmuş, Kandil’in önüne yatmıştır. İstanbul yoğun yağışlardan dolayı suya ve sele teslim olmuşken, Bodrum’da tatil keyfi süren, sonra zevahiri kurtarmak için kısa süreliğine kırmızı yelekle afet mahallerini gezen, arkasından yine tatiline devam eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı demokrasi ve demokratik teamül hatırlatması yaparak PKK’yı utanmadan selamlamıştır. CHP, belediye araçlarıyla asfalta bomba döşeyen, tünel kazan, hendek açan, kanlı saldırıları provoke ve teşvik eden terörist yedekleriyle aynı çemberde, aynı çukurdadır. CHP Genel Başkanı’nın ‘Demokrasiden uzaklaşıldı’ isnadı, CHP’nin hilkat garibesi ve adamlık fukarası, üstelik özü gitmiş çöpü kalmış sözcüsünün ‘darbe’ iftirası aziz Atatürk’ün partisinin ne hallere düştüğünün ibret ve isyan ettirici delilidir. HDP, kendisine dosyası günbegün kabaran yeni bir suç ortağı bulmuştur.” sözleriyle özetlemiştir. Türkiye’de bu sözlere itiraz edebilecek var mı?

Anlaşılan CHP ile mücadele ihanetini bitirene kadar devam edecektir. CHP Atatürk’ün aziz ruhu ve emanet mirası için mevcut PKK aşığı CHP’lilerden kurtarılmalıdır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.