KANDİL'DEN "HAYIR" SESLERİ YÜKSELİYOR

Yıldıray ÇİÇEK

HDP sözcüsü Ayhan Bilgen'in Anayasa Değişikliğine bakış açısını "Kampanyamız Erdoğan ve Bahçeli ittifakına karşı bir cevap niteliği taşıyacak" şeklinde belirtmesi, Kandil'deki KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık'ın "Türkiye'de, Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli el ele vermişler. Türkiye'de faşizmi geliştirip, kurumlaştırmaya çalışıyorlar. Onun için önlerinde ne engel varsa bu engelleri ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Devlet Bahçeli'nin faşist siyaseti, onun düşünceleri, Erdoğan tarafından pratikleştiriliyor. Zaten onun için Erdoğan ve Bahçeli, her konuda hemen hemen birlikte hareket ediyorlar. Eğer HDP milletvekillerini yakalayıp zindana atıyorlarsa, HDP merkezini işlemez hale getiriyorlarsa, HDP'li birçok insanı yakalayıp zindanlara atıyorlarsa, yine kayyum adı altında Kürdistan'daki belediyelere el koyuyorlarsa, şehirleri yakıp yıktılarsa, yüz binlerce insanı yerlerinden ettilerse, tutukluları işkencelerden geçiriyorlarsa, her türlü hakareti Kürt insanına, yine demokrat ve aydın çevrelere yapıyorlarsa, yaralıları katlediyorlarsa, katlettiklerini teşhir ediyorlarsa, arabaların arkalarında sürüklüyorlarsa, kadınların çıplak bedenini güya teşhir amacıyla sokaklarda bekletiyorlarsa, katlettikleri insanların hayvanlar tarafından cesetlerinin parçalanmasını sağlıyorlarsa, bütün bunlar aslında faşizmi kurumlaştırmak içindir. Kurumlaştırmak için basını, aydınları ve sanatçıları susturmak gerekiyor. Onun için bunlarla birlikte Türkiye'de kendilerine hizmet etmeyen basına yöneldiler, kapattılar ve el koyup içeri attılar. Çünkü tek yönlü bir propaganda yürütmek istiyorlar. Herkesi de yürüttükleri propagandaya inandırmak istiyorlar. Milliyetçilikle dinciliği birleştirerek faşizmin toplumsal temelini oluşturmaya çalışıyorlar. Hitler de Almanya'da din ve milliyetçiliği birleştirerek faşizmi geliştirmişti. Erdoğan ile Bahçeli bunu esas alıyor ve geliştiriyorlar. Kendilerine hizmet etmeyen ne varsa hepsine yöneliyorlar, ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Türkiye'de faşizmi kurumlaştırmaları için Kürt düşmanlığını esas alıyorlar. Herkesi bu temelde yanlarına çekmeye ve istedikleri faşizmi Türkiye'de oturtmaya çalışıyorlar. Onun için hiçbir Kürt'ün, hiçbir demokratın, aydının, sanatçının ve yazarın, kısaca faşizme karşı olan hiç kimsenin Erdoğan-Bahçeli politika ve uygulamalarına destek vermemeleri gerekiyor. Destek verenlerin Kürtlüğünden, demokratlığından, aydınlığından şüphe etmek gerekiyor. Kesinlikle AKP-MHP politikalarına destek olanları faşizme destek verenler biçiminde anlamak gerekiyor ve bunlara karşıda tavır takınmak gerekir. Erdoğan Bahçeli politikalarına, uygulamalarına ses çıkarmayan, hele hele bu politikalara destek verenlerin kesinlikle yurtsever olarak, demokrat olarak, sosyalist olarak, liberal olarak, aydın, yazar ve sanatçı olarak kabul edilmemesi gerektiğini herkesin çok net anlaması gerekiyor. Erdoğan ve Bahçeli el ele vermiş bir komisyonda kurmuş, güya kendilerine göre bir anayasa oluşturacaklarmış. Bu geliştirmeyi ve kurumlaştırmayı istedikleri faşizmin anayasasıdır. Erdoğan eğer başkanlık sisteminde ısrar ediyorsa bunun için ısrar ediyor. Başkanlık sistemiyle faşizmi kurumlaştıracak, yani milliyetçilikle dincilik temelinde rejim oluşturacak. Bunun için başkanlık sisteminde ısrar ediyor ve bunun içim MHP'yle birlikte ortak komisyon kuruyor, yeni anayasa oluşturmak istiyor. Bunun için önünde engel olabileceklere yöneliyor. Herkesi zindanlara tıkıyor, herkese suçlar icat ediyor." şeklindeki açıklamaları, yine KCK Yürütme Konseyi Üyesi Rıza Altun'un "AKP ve MHP'nin geliştirdiği ilişkiler, yine MHP'nin milliyetçi AKP'nin dinci ideolojilerinin birleşerek geliştirdikleri bir durumun ifadesidir. Ve bunu ifade edebilecek yeni bir anayasa ve anayasanın ortaya çıkardığı hegemonyaya dayalı bir devlet biçiminin daha çok tek partiye, tek lidere devredilmesinden başka bir şey değildir. Kesinlikle çok büyük boyutlu bir rejim değişikliğini ifade eder. Belki ulus devleti aşmayacaklar, ulus devletin yerine farklı bir şey getirmeyecekler ama en azından ulus devletin en gerici, en faşist iktidarına evrilen bir yeniliği içerecek. "Anayasaya hayır oyunun kesinlikle verilmesi gerekiyor. Böyle bir anayasa çıkarsa, tek parti, tek lider sultası altında hiç kimsenin kendisini ifade edebileceği bir imkân olmaz" açıklamaları can çekişen HDP ve PKK'nın içinde bulunduğu ruh halini, durduğu güncel safı göstermektedir.

SONAR Araştırma'nın sahibi Hakan Bayrakçı'nın "HDP-CHP el ele, karşısında MHP ile AK Parti' Bu konu çok önemli, bu referandumun sonucunu tayin edecek. Önerim belli, 4 ay önce de anlattım, HDP mümkünse kampanya yapmasın. HDP, 'Hayır' tavrını ve kampanyasını kuvvetle yaparsa bu 'hayır' cephesine verilecek en büyük zarardır" şeklindeki sözlerinden anlaşılacağı üzere "Hayır" cephesinin en büyük kamburu PKK ve HDP ile beraber aynı söylemleri dillendirmesidir. 

CHP-HDP ilişkisi zaten tek vücut haline dönmüşken, 7 Haziran seçim öncesi başlayan yedikleri, içtikleri ayrı gitmeyen manzara hala sürerken, CHP-HDP şu saatten sonra ne yaparsa yapsın bu imajı silmesi mümkün değildir.

Çünkü bu cephenin özellikle CHP kanadı ne yapacağını şaşırmış durumdadır. HDP ile yol yürüyen CHP, HDP ve PKK'nın 3-4 yıl önceki açıklamalarını propaganda olarak kullanıyor. Ama daha bir hafta önce PKK önderlerinin "Anayasa Değişikliğine muhakkak hayır denmeli" açıklamalarını gizliyorlar. HDP'li Altan Tan'ın 2 yıl önceki açıklamalarını üstelik Altan Tan'ın gözaltına alındığı gün "HDP'den Başkanlık sistemine destek" diye servis ediyorlar. Zekâ fışkırması yaşıyorlar inanın…

HDP hangi adım bölücü eylemlerine uygun olursa ona tavizsiz evet yahut hayır diyebilmektedir. Ama CHP'nin ne Türkiye Cumhuriyeti'nden yana olduğu bellidir, ne de terör örgütü PKK'dan yana… 

Neyi savunduğu, neye karşı çıktığı belli değildir.

"ABD tipi başkanlığı getirin destekleriz", "Anayasa'nın 2. Ve 3. Maddelerini değiştireceğiz", "Özerkliği getireceğiz" diyen birinci ağız Kemal Kılıçdaroğlu "AKP-MHP ülkeyi bölecek" diyor… Artık siyasette akıl ve mantıkta kalmadı. CHP'nin buna büyük katkısı olduğu tartışmasızdır.

CHP, MHP'den ihraç edilenleri de safına katarak "Hayır" cephesinin gücüne güç katmaktadır!

CHP Genel Merkezini ziyaret eden Ümit Özdağ, Halk Tv'de Kemal Kılıçdaroğlu'nu öve öve bitiremeyen Meral Akşener, CHP'nin söylemleriyle siyaset yapmaktadır.

Kürdistan haber sitesi yazarı Ali Serim'i kendine danışman yapmış Meral Akşener, CIA'nın "Kürt Sorununa Çözüm" toplantısına 1998 yılında "ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Bürosu'nda, Güney Avrupa Yakındoğu şefi olarak çalışmış olan Alan Makovsky, Kürt Devleti kurulmasının yararlarını birçok yerde anlatan Profesör Michael Gunter, ABD Temsilciler Meclisi üyesi Robert Filmore, eski Diyarbakır Belediye Başkanı Mehdi Zana, Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan ile beraber katıldığı ortaya çıkan Ümit Özdağ ile güçlü bir CHP elbette oluşacaktır.

Dün "Devlet Bahçeli'yi savunmak Anayasanın ilk dört maddesini savunmaktır" diyen Ümit Özdağ'ın şimdi "Anayasa'nın 2. Ve 3. Maddelerini değiştireceğiz", diyen Kemal Kılıçdaroğlu ile aynı çizgiye gelmesi kimin talimatı acaba?

CHP- HDP, PKK, MHP'den ihraç edilenler, Doğu Perinçek, Ulusal Tv, Halk Tv, Aydınlık, Sözcü, Cumhuriyet birlikteliğinin zaten bu toplumda başarıya ulaşması mümkün değildir.

Bunların hepsi son barutlarını kullanıyorlar.  Kandil'den gelen son açıklamalar zaten zor durumda olduklarını gösteriyor. CHP'nin çırpınışları nafile çaba olarak kalacaktır.

MHP'deki sözde muhaliflerin durumu da içler açısıdır. MHP Lideri Devlet Bahçeli bugün "Hayır" desin anında "Evet" safına geçerler… Çünkü tutunacak dal arıyorlar. Şimdi mecburen CHP-HDP safındalar…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.