"Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.” (Mevlana C. Rumi) Nerede duruyorsun, kiminle berabersin, hangi emperyalist projeler peşinde koşuyorsun? Türk siyasetinde bu sorular ve cevapları çok önemli bir hâle geldi. Çünkü siyasetteki ilişkiler ağına bakınca Türkiye’deki muhalefetin hükümeti devirmek adına her türlü kötülüğün içinde olabileceği ispatlanmıştır.
Her türlü terör örgütüne el uzatan, Türkiye’ye ABD Başkanı Joe Biden’dan demokrasi dilenenler var. Tabii onların aradığı demokrasi ihanete yol açan, haine yol veren demokrasi anlayışı olduğu için Türkiye’deki demokrasiyi beğenmiyorlar.
Son haftalarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun kullandığı “sözde Cumhurbaşkanı” ifadesi Türkiye’de tartışılan gündem oldu.
Son zamanlarda CHP ve yancılarının “darbe çığırtkanlıkları” yaptığı bir dönemin üzerine bu ifadenin kullanılması tartışmaları alevlendirmiştir.
İşin en ilginç yanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “sözde Cumhurbaşkanı” diye hitap eden Kemal Kılıçdaroğlu’nun birçok bölücü suça karışmış, terör yardım ve yaltakçısı, PKK’lı terörist Demirtaş için de “Suçu nedir? Niçin siyasetçiyi hapiste tutuyorsunuz? Hemen serbest bırakın. Hapiste yattığı günler onun şeref madalyası olacaktır” demesi ve “Sırtımızı PKK’ya, YGP’ye, PYD’ye dayıyoruz” diyen, terör örgütü PKK adına her türlü bölücü eylemin, söylemin içinde olan HD(P)KK’yı da “6 milyon oy almış, yasal bir parti” diye savunması hem durduğu ihaneti, hem de sakat demokrasi mantığını da göstermektedir.
“Cumhurbaşkanı eleştirilmez” diye bir mantık olmaz. Muhalefetin görevi, elbette yanlış gördüğü varsa eleştirecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı’dır. Siyasi kimliği de vardır. Ama eleştirinin de ölçüsü olmalıdır. Terör örgütlerine, teröristlere, sapıklara, tecavüzcülere sahip çık, sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makamını tanımadığını söyle… Böyle bir mantıksızlık olur mu? 846 kişinin azmettirici katili terörist Demirtaş’a “Dostum, yoldaşım” muamelesi çek, sonra terörle mücadelede kararlı duruş sergileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makamını tanımadığını söyle…
Bazı gerzek CHP’liler de kendi düştükleri çukura MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’yi de çekmeye çalışıyorlar. “Geçmişte Devlet Bahçeli de Erdoğan’a şunu-bunu dedi” diye. CHP yancısı Oda Tv’de hemen “AKP’liler Kılıçdaroğlu’na yükleniyor ama Bahçeli’nin arşivinden öyle görüntüler çıktı ki...” başlığını kullanarak bakın bakalım CHP’nin hassasiyetleriyle, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hassasiyetleri bir mi?
MHP Lideri Devlet Bahçeli hangi gün PKK’lı bir teröriste sahip çıkıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmiştir?
“15 Temmuz hain darbe girişimi öncesi AKP ve Recep Tayyip Erdoğan hakkında hangi eleştiriyi yaptıysam hepsinin arkasındayım” diyen bir lidere “geçmişte şunu dedin, bunu dedin” yaklaşımı zaman kaybıdır. Yazının girişinde Mevlana’nın sözünü bu yüzden hatırlattım.
CHP şimdi kiminledir?
Hangi projeler peşinde koşmaktadır?
846 kişinin azmettirici katili terörist Demirtaş’a ve terör örgütü PKK’nın uzantısı HDP’ye sahip çıkan Kemal Kılıçdaroğlu niçin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makamını tanımadığını söylemektedir?
Türkiye’nin menfaatleri dışında bir ölçüsü olmayan MHP Lideri Devlet Bahçeli ile CHP’yi terör örgütlerinin yuvasına dönüştürmüş, her türlü emperyalist projeye sözcülük yapan Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımını nasıl eşitlersiniz?
Sizde siyasi karakter yok da, hiç mi zekâ kırıntısı da yoktur?
MHP Lideri Devlet Bahçeli, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası hatalardan dönülmesi, Türkiye’nin düzlüğe çıkması adına her türlü siyasi ikbali elinin tersiyle iten duruş sergilerken, Kemal Kılıçdaroğlu AKP ile ittifak için günlerce Ahmet Davutoğlu’nun peşinden koşmadı mı?
Hürriyet gazetesine verdiğin şu röportajı hatırlıyor musun Kemal Kılıçdaroğlu?
- “AK Parti ile koalisyon kurmanın CHP’ye oy kaybettireceği yorumları var. Siz ne düşünüyorsunuz?
Biz Türkiye’nin çıkarları için her türlü ödünü vermeye hazırız. Yeter ki Türkiye kazansın. Kurulacak koalisyon eğer Türkiye’ye önemli bir sıçrama yaptıracaksa, kısa vadeli oy kaybı yaşamaya razıyız. Uzun vadede böyle bir koalisyon öncelikle Türkiye’ye kazandırır. Sonunda aklıselim galip gelir, toplum bizim yaptığımız fedakârlığı dikkate alır. Dolayısıyla, uzun vadede partimizin yaptıklarının değeri anlaşılır.
- İş dünyasından ciddi anlamda AK Parti- CHP koalisyonu yönünde beklenti ve talep var. Bu konuda sizi arayanlar oluyor mu?
İş dünyası, dernekler, sendikalar, vatandaşlar... Her kesimden koalisyon konusunda talep geliyor.
- AK Parti ile görüşmeler olumsuz sonuçlanırsa, yani koalisyon kuramazsanız üzülür müsünüz?
Elbette üzülürüm. Ama şunu anımsatmak isterim ki, biz koalisyon konusunda kendi düşüncelerimizi samimi olarak, açıklıkla ortaya koyduk.”
Bu röportajı vermiş ve o günlerde ‘’AKP ile ön yargısız bir şekilde görüşeceğiz; 17-25 Aralık konusunda rövanşist olmayacağız’’ açıklaması yapmış birisi olarak 15 Temmuz gibi bir hain girişim sonrası Türkiye için yan yana gelmiş Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’ye nasıl eleştiri getirebiliyorsunuz?
Cumhur İttifakı’nın şimdi yaptıklarına bakın, bir de sizin içinizde olduğunuz ihanet oluşumlarına. Fark işte o derece büyüktür.
AKP ile ittifak kuramayınca yanına HDP’yi de alıp MHP’ye “koalisyon kuralım” deme şaşkınlığını da bu millet unutmadı. Siz Cumhur İttifakı’nın neyine karşı çıkıyorsanız, inanın Cumhur İttifakı doğru yolda demektir. Bu ülkenin CHP’ye teslim edilmesi demek Türkiye’nin ihanetin, çapsızlığın kucağına bırakılması demektir. Yerel seçimi kazandıkları yerlere bir bakın, ne hâlde olduklarını görün… Dün MHP AKP’ye şunu demiş, dün AKP MHP’ye bunu demiş…
Bunları bir kalemde geçin…
Bize Atatürk’ün partisini terör örgütlerinin masasında nasıl meze yaptığınızı anlatın…
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek MHP Lideri Devlet Bahçeli ülke menfaatleri, milli ülküler konusunda adam gibi birliktelik sergiliyorlar.
Sözde CHP Genel Başkanı’sın ama CHP’yi PKK’nın özde büyük partisi hâline getirdin. CHP’lilerin tartışması gereken bence budur.