Tam 3 yıl önce bu köşeden "Bu kavga herhalde uzayıp gidecek. Önümüzdeki günlerde buna benzer daha neler göreceğiz, bekleyip şahit olmak lazım. AKP ve Cemaat arasında şuan sadece sahte tebessümler kalmıştır. AKP/Cemaat ihanetlerde birbirinin önüne geçme noktasında değil, maalesef "otorite ve güç paylaşımı" noktasında kavga halindedir. Bakalım bu ilişki inceldiği yerden tam nerden ve ne zaman kopacak!" şeklinde bir değerlendirme yapmıştım.
15 Temmuz günü arkasına ABD'yi alan cemaat inceldiği yerden kendi çapında kıyametini kopardı. Kan döktü, can aldı ama hedefinde başarılı olamadı. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin "12 Eylül'de bizim çocuklar kazandı diyorlardı. Çok şükür 15 Temmuz'da onların gayri meşru çocukları kaybetti, bu kez Türk milleti kazandı, Türkiye ayaklandı, ayıklandı ve yeni bir tarih yazdı." İfadesinde anlam yerini buldu.
AKP iktidarı keşke kendisine cemaatle ilgili yapılan uyarıları dikkate alsaydı, keşke Türk devletini öyle karanlık emelleri olan bu örgüte teslim etmeseydi. Her uyarıyı düşmanlık sanıyorlardı, her yol göstermeyi tuzak sanıyorlardı. Oysa geldikleri noktada kendi canlarından olacaklar ve Türkiye'yi cemaatin esiri haline getireceklerdi.
Fethullah Gülen'in ve cemaatin yanlışları vurgulandığında AKP'nin tüm kadrosu adeta çıldırmış gibi uyarıyı yapanlara saldırıyordu. Elbette cemaat sadece AKP iktidarında kadrolaşmadı. Turgut Özal'ın, Süleyman Demirel'in, Tansu Çiller'in, Bülent Ecevit'in döneminde de devlet kadrolarına sızıyordu. Ama AKP iktidarında özellikle 2007 yılıyla birlikte adeta Türk devletini beraber yönetmeye başladılar. Sonra bir baktık birçok kurumu sadece cemaat yönetmeye başlamıştı. Cemaat altın yılını AKP iktidarıyla yaşadı.
Cemaatin kadrolaşmasına, devlet içinde büyümesine yönelik uyarıları "Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış bunlar kargaları güldürür" şeklinde cevaplayan AKP, şimdi ağlayan Türk milletini izliyor. AKP'yi de yine o yüce Türk milleti kurtarmıştır.
Şuan FETÖ örgütüne mensubiyetten devlet kademelerinden görevden alınanlara bakıyorsunuz, "FETÖ zaten devleti yönetiyormuş" demekten kendimizi alamıyoruz. Türkiye'nin en hayati kurumlarında FETÖ var, her taşın altından onlar çıkıyor.
AKP artık her konudan kendine ders çıkarmalıdır.
ABD ilişkisine girdiler. Çuvalladılar.
PKK ilişkisine girdiler. Çuvalladılar.
Cemaat ilişkisine girdiler. Çuvalladılar.
Ve daha nice çuvallama yaşadı…
Başta da ifade ettiğim gibi hiçbir uyarıyı, hiçbir telkine kulak asmadılar.
14 yıl Türkiye'ye çok şey kaybettirdiler. Az daha Türkiye'yi tümden kaybedecektik. Bu 14 yılda keşke her konuda haklı çıkan MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi daha çok dinleseler ve dikkate alsalardı. "Önce ülkem ve milletim" diyen MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin ciddiyetini ve samimiyetini anlasalar Türkiye bu acı bedeli asla ödemezdi.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım "Zararın neresinden dönersek kârdır" anlayışı ile en azından bu saatten sonra MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin şu sözlerine kulak vermelidir:
"Türk milleti hainlerden büyüktür.
Demokrasi darbeden büyüktür.
İster FETÖ, ister kanlı işbirlikçisi PKK/PYD, isterse de aynı karanlık yolun yolcusu IŞİD olsun, Türkiye'yi geçemeyecekler, Türk milletini yenemeyeceklerdir.
Türkiye zalimlere yem olamayacak kadar kudretlidir.
Bir olalım, Türkiye'nin milli dava ve istiklaline bağlı kalalım.
Cumhurbaşkanı artık derleyici, dengeliyici, toparlayıcı olsun ve birleştirici mesajlarla üstlendiği görevi yerine getirsin.
Başbakan ve hükümeti de ayrım gözetmeksizin herkesi kucaklasın ve unutmasınlar ki, hainlere karşı aynı siperdeyiz, aynı gemideyiz, aynı çizgideyiz.
Türkiye yaşayacak, geleceğin aydınlığına hızla ulaşacaktır.
Türk milleti dünya döndüğü müddetçe bu vatanda bağımsız şekilde varlığını muhafaza edecektir."
***
Türkiye'de hiç kimse unutmasın Türk milletini sırtından hançerlemeyen, vatanını satmayan fikrin sahibidir Ülkücü Hareket… Tarih herşeyin şahididir. 15 Temmuz günü yine en büyük sınavını vermiştir Ülkücü Hareket…