MHP Lideri Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde “üst solunum yolu enfeksiyonuna bağlı olarak ateş yükselmesi sonucu” rahatsızlanarak Başkent Hastanesine kontrole gitti. Kontrolleri gerçekleştikten kısa bir süre sonrada taburcu oldu. Hastaneden çıkar çıkmaz da direkt MHP Genel Merkezi’ndeki makamına geçti.
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hastaneye gittiğinin medyaya yansımasından ve hastaneden taburcu edildiği vakte kadar sosyal medyada onu sevenlerinin duası manevi bir atmosfer oluşturduğu gibi, düşmanlarının da bir sağlık problemi karşısında sergilediği şerefsizlik de kendini gösterdi.
O gün hastalığa sevinen ve dalga geçen, ölüme temenni duyan ve bunu sevinçle karşılayacak bir şerefsizler geçidi izledik. Din yok, iman yok, ahlak yok, vicdan yok, merhamet yok… Hayatları şeytanlığa odaklı olduğu için onlardan beklenen de zaten buydu.
Bunların kendini gösterdiği kimlikler genelde CHP, HDP, İP, FETÖ, Ozan Arifci, devrimci ve komünist artıklarıdır.
Bunlar MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hastalığı üzerinden gerçekten şerefsizliğin tamtamlarını çalacak her türlü paylaşımlar yaptılar. Hallerine, kimliklerine, niyetlerine bakınca zaten şerefsizlikte bunlara çok yakışıyor.
Fetö’cü p*çin biri “Bahçeli gebermiş mi?” diye twit atıyor, FETÖ’cü şerefsiz Emre Uslu’da bu iletiyi paylaşıp onun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı kast ederek “Darısı diğerinin başına” diye twit atıyor.
Aslında bu örnek bile kimin ne hesabı olduğunu, kimlerin hangi saflarda olduğunu göstermeye yetmektedir.
Mesela geride küfür ve hakaretleri dışında anılacak bir şey bırakmayan Ozan Arif’in resmi bir sayfası var. Şimdi sayfasını hangi haysiyetsiz, şerefsiz yönetiyor bilmiyorum. Ama MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hastaneye gittiğinin duyulması üzerine Ozan Arif’in “Beddua” isimli iğrenç şiirini tekrar sayfaya koyarak aklınca hastalıktan medet umma, intikam peşinde koşma adına, insanlıktan nasibini almamış iğrençliğini gösteriyor.
O iğrenç şiirin bazı mısraları şunlar:
“Derde tutul ciğerlerin dağlı kal,
Kanın bozuk, damarların yağlı kal,
Ömür boyu makinaya bağlı kal,
Hep takılı dursun fişin şerefsiz...
Çeşit çeşit derde düçar olarak,
Avuç avuç ilaç içer olarak,
Çaresiz, devasız, naçar olarak,
İsterim uzasın yaşın şerefsiz...”
Bu iğrenç şiiri de bazıları ders alsın diye köşeme taşıdım.
Beddua edenin düştüğü hali hatırlatmak bu dersin ana gayesi…
Bu şiiri tekrar yayınlayan ve Ozan Arif’in bu şiirinden sonra gırtlak kanserinden öldüğünü unutan şerefsiz her kimse bilsin ki, Ozan Arif sağlığında bizlere o kadar küfür, hakaret ettiği halde 4 Temmuz 2017 tarihinde yazdığım yazım içindeki cümle aynen şu idi : “Evet, Ozan Arif, Allah sana da kanserle mücadelende şifa versin. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Çünkü inancımız da adamlığımız da bunu gerektiriyor.”
Ama hastalıktan medet uman, hastalık üzerinden beddua eden şerefsizler bu insanlığı bilmezler.
Hatta Ozan Arif’e yazdığım ve şifa dilediğim o yazı içinde yine (16 Ocak 2016) tarihinde MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ameliyat olması sonrası aynı şerefsizliklere tenezzül edenlere yaptığım şu insanlık hatırlatmasını tekrar ifade etmiştim:
"Hastalıkta, sağlıkta Yüce Allah'ın takdiridir.
Yakub Aleyhisselam uzun bir süre âmâ kalmıştı, Musa Aleyhisselamın dili hafif peltekti, Eyyub Aleyhisselam yıllarca çok ağır hastalık içinde yaşamıştı. Peygamberlerimiz bile bunları yaşamışken, Allah'ın sıradan kulları içinde sağlık problemleri çok doğaldır.
Düşmanınızda olsa dalga geçmeyin, Allah başınıza verir…
Hasta kim olursa olsun sadece dua edin…
Merhum Bülent Ecevit'in hastalığı döneminde "Artık fiziken çökmüş, bitmiş bir insan var karşımızda. Bakın her taraf kırılmaya, dökülmeye başladı. Bu neyi gösteriyor. Artık çelik korselerle duruyorsun." diye dalga geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi de kanser tedavisi gördü, kaç kere ameliyat oldu. Biz her şeye rağmen ikisine de sağlık diledik, şifa istedik…
Adam duruşu, mümin ölçüsü budur.
Hastalıkla, sağlıkla dalga geçmeyin…
Sen yaşarsın, en yakının yaşar…
O zaman herkesten dua ister, şifa beklersin…
Allah tüm hastalara şifa versin, sağlıklı bedenleri hastalıktan korusun… Saygılar.." (16 Ocak 2016)
İnsan olan, mümin olan bu sözlerden ders çıkarır.
Ama kalbi kararmış, insanlık bedenine, ruhuna hiç uğramamış olanlar için bir fayda edeceğini sanmıyorum.
Bir de Birgün gazetesinde Erk Acarer isminde sürekli teröristlere, PKK’nın siyasi yaltakçısı HDP’ye sahip çıkan komünist- devrimci artığı var. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin hastanede tedavi oluşuna dair haberi şu başlıklarla paylaşmış:
- Görme kaybı • Duyu bozukluğu • Konuşma bozukluğu • Koordinasyon bozukluğu • Davranış bozukluğu • Ajitasyon veya psikoz. 40 yıldır bu şekilde devam ediyordu. Hastaneye kaldırılması gereksiz olmuş.”
Bu cümleleri yazan Erk Acarer ismindeki devrimci artığı dün de Berlin’de HDP-PKK sevdalısı Canan Kaftancıoğlu ile pozlar veriyordu. PKK’nın kurucusu terörist Sakine Cansız’ın ruhunu çağırır gibi masada oturup, biralarını açmışlardı.
Şeref bozukluğu, haysiyet bozukluğu, kan bozukluğu, insan bozukluğu, adam bozukluğu bunlarda ki, teröristlere sahip çıkıyor, vatanseverlere de hastalık üzerinden salyalı ağızları ve kalemleriyle saldırıyorlar.
İnsan olanlara insanlık hatırlatması yapılır. Baksanıza 15 Temmuz’da hain darbe girişiminde askerimize, polisimize, sivil vatandaşlara kurşun, bomba yağdıran FETÖ’cü şerefsizler insan olabilir mi?
Onbinlerce insanı öldüren terör örgütü PKK’ya sahip çıkan devrimci artıkları insan olabilir mi?
Siyasi menfaatleri ve rantları için bu terör örgütleriyle hareket edenler insan olabilir mi?
O meşhur Uygur atasözü ne diyordu? :
“Köyün itleri birbirine küs olsalar da, Kurdu görünce birleşirler”
Manzara aynen budur.
Yüce Allah, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’ye şifa, sağlıklı ve uzun ömür versin. Çünkü köyün itleriyle görülecek çok hesap var daha…