Maşa Ermenistan alçaklığın bedelini ödüyor!

Yıldıray ÇİÇEK

Ermenistan, “kurulmuş Türk düşmanlığı robotu” gibi kısa bir aradan sonra yine Azerbaycan’a saldırdı. İlk alçak saldırısında da dersini almıştı, bu ikinci saldırısında da dersini aldı.

Ermenistan işgali altındaki Dağlık Karabağ’ın sözde Cumhurbaşkanı Arayik Harutyunyan’ın “Karabağ’ın güneyindeki tüm pozisyonları kaybettik. Düzinelerce ölümüz ve yaralılarımız var. Azerbaycan F-16 ve Türk İHA Bayraktar kullanıyor. Azerbaycan yalnız değil, Türkiye de var” şeklindeki açıklaması, nasıl ders aldıklarının itirafı olmuştur. Azerbaycan ordusu, Ermenistan işgali altındaki Fuzuli ilinin ve 7 köyün kurtarıldığını açıkladı. Kurdun dişine kan değdi, bundan sonra korkması gereken Ermenistan’dır. Kaldı ki, kalleşçe saldıran ve Türk topraklarını işgal altında tutan Ermenistan’dır. Daha önceki yazılarımda da ifade etmiştim. Elbette Ermenistan’ın bu saldırıları kendi iradesiyle planlanmış saldırılar değil, Türkiye’nin dikkatini dağıtma, gücünü bölme, enerjisini zayıflatma ve Türkiye’yi uğraştıracak yeni bir düşman cephesi açma adına birileri Ermenilere tahrik ve provokasyon görevini vermiş, Ermenistan bu görevi yerine getiriyor. Türkiye, Ermenistan’ın maşa olarak kullanıldığının farkındadır.

Ermenistan’ın geçtiğimiz aylardaki tahrik ve provokasyonlarından hemen sonra, Türkiye ve Azerbaycan orduları Azerbaycan toprakları üzerinde büyük bir askeri tatbikat yaparak dosta güven, düşmana korku vermişti. Ermenistan o tatbikatın mesajını aldığı halde yine kaşıntısı tuttu ve Azerbaycan ordusu bir kez daha “tüm pozisyonlarını kaybettirecek” darbeyi indirdi. Azerbaycan ordusu, ilerleyişini Karabağ’ı da işgalden kurtararak finale taşımalıdır. Karabağ’a hasret artık son bulmalı, Ermenilerin kirlettiği işgal altındaki Türk toprakları bir an önce temizliğine kavuşmalıdır. Ermenistan öyle bir hale getirilmelidir ki, bir daha dönüp yan gözle Türk topraklarına dahi bakamamalıdır. Ama Ermenistan’ı kullananlar elbette boş durmayacak ve Ermenistan’ı tahrik ve provokasyonlar için sürekli arkasından itekleyecektir.

       Ermenistan’ın arkasında olduğunu eylem ve söylemleriyle gösteren Rusya, İran, BAE, Fransa, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, İtalya ve Suriye belki itekleyenler arasındadır. Ermenistan’a destek verenler arasında en çok dikkat çeken İran’dır. Kamuoyuna ateşkes çağrısı yapıyor gözükse de yayınlanan bazı videolarda İran’ın yaralanan Ermeni askerlerine tıbbi malzeme ve ambulans yardımı yaptığı görülmektedir. Diplomatik olarak da zaten birçok konuda Ermenistan ile iş birlikleri ortadadır. İnsanlık adına yapıyor desen, İran’ın yıllardır Güney Azerbaycan Türklerine yaptığı baskı ve zulümler ortadadır. İnsanlık adına değil, Ermeni’den yana taraf olduğu için yapmaktadır. Oysa 35 milyonluk Güney Azerbaycan Türkleri ayağa kalkıp ülke toprakları içinde toplu bir adım atsa, İran’da zelzele olur. İran bunu iyi bildiği halde onlarla iyi geçinmek yerine, Ermenilere sahip çıkarak onları tahrik etmektedir. Oysa ABD’nin İran’ı karıştırma projeleri karşısında Türkiye her daim sağduyulu davranmış, İran’a düşmanlık olacak hiçbir adım atmamıştır. Ama İran işine geldiğinde terör örgütü PKK’yı desteklemiş, ne zamanki ABD, PKK’yı üzerine salınca mücadele etmek zorunda kalmıştır.

İran ikiyüzlü davranmayı sürdürerek Türk düşmanlığı yapmaktadır. İran hakkın, adaletin yanında değil, kalleşliklerin yanında yer almaktadır. Kim ne yaparsa yapsın, Türkiye, Azerbaycan’ın tüm haklı davalarının yanındadır.

“Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ krizine son verme zamanı gelmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, Türk devletinin tüm yetkilileri olması gereken kararlılığı ve milli duruşu tüm dünyaya göstermiştir. Bu kararlı duruş Azerbaycan’ın gücüne güç, moraline moral katmıştır. İşgal edilmiş topraklarını alarak ilerleyen Azerbaycan’ın manzarası ve mücadele hali budur. Bir taraftan Yunanistan’ın, diğer taraftan Ermenistan’ın tahrik ve provokasyonlarıyla uğraşan, Türkiye içinde, Irak ve Suriye’de terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye’ye hangi cephe açılırsa açılsın hepsine yetecek gücü olduğunu göstermiştir. Türkiye gerçekten çok cepheli mücadele sürdürmektedir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Türk milletine karşı düşmanlık besleyen muhasım odakların Kafkasya’dan Orta Doğu’ya, Akdeniz’den Balkanlar’a kadar sürekli kriz çıkarmak ve kaos üretmek maksadıyla faaliyet halinde oldukları anlaşılmaktadır. Ermenistan’ın alçak saldırısını Akdeniz ve Ege’de oynanan şirret oyunlardan, Libya, Suriye ve Irak’ta sahnelenen emperyalist projelerden ayrı düşünmek, ayrı değerlendirmek geldiğimiz bu aşamada imkânsızdır. Türk düşmanlarının farklı coğrafyalarda husumet nöbetine girdiği ortadadır” tespiti, bu cephenin genişliğini işaret etmektedir.

Biz düşman cephesinden bahsederken bir de içimizdeki düşmanla iş birliği içinde olanlarla uğraşmaktayız.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Habertürk canlı yayınında, “Maalesef gelen haberlerde, Türkiye’den Azerbaycan’a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan’a gönderildiği ifade ediliyor” diyebiliyor, CHP’nin ihanetlerine ortak olduğu HDP ise Türk devletinin Azerbaycan’ın yanında olmasını “soydaş milliyetçilik” yapmakla, “yangına körükle gitmekle” suçluyor. E o zaman HDP’li alçaklara sormak lazım, Kobani’deki PKK’lıları korumak için niçin Türkiye’de olaylar çıkarmıştınız? İçinde daha çok Ermeni kökenli terörist barındıran HD(P)KK’lılar bir nevi ırkdaşlarına sahip çıkıyor. Mesele bu aslında… Görüldüğü gibi Türkiye hem içeride, hem dışarıda düşmanlarıyla ve ihanet şebekeleriyle uğraşmaktadır. Ermeni’den önce Ermenici, Rum’dan önce Rumcu olanlar içimizde ayak bağı olmaya devam etse de Türkiye gücünü her cephede göstermeye devam ediyor.

Azerbaycan ordusu, önüne Ermenileri aldı kovalıyor ve işgal altındaki topraklarını kurtarıyor. Daha ne olsun…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.