Okuduğunuzda bir Cumhuriyet, bir Sözcü, bir Aydınlık tadı veren Yeniçağ isminde bir gazete var. Düne kadar MHP ve Lideri Devlet Bahçeli'ye saldırılarıyla gündemdeydi. Bugünlerde ise binasının uğradığı saldırıyla gündem oldu. Elbette bir medya kuruluşuna fiziki saldırıyı onaylayacak ve "oh olsun" diyecek halimiz yok. Bu gazete her ne kadar FETÖ'nün siyasi projelerinin propaganda karargâhı olsa da onu fikir, düşünce ve gerçeklerle ezmeliyiz.
Bu gazete 'Türk milliyetçilerine hizmet etsin' diye kurulan, daha sonra dönüştürülen ve misyonunu sadece MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığıyla sabitleyen bir gazete olmuştur. Gazetenin sahibi FETÖ'nün şantajında mı bilmiyoruz. Ama gazetenin temel hassasiyeti, bugüne kadar Fethullah Gülen'e toz kondurmamak, onu üzecek tek bir kelimenin bu gazetede yayınlanmaması olmuştur. Bunu da bizzat sansürlenen ve yolları Yeniçağ ile bu yüzden ayrılan yazarların açıklamalarından anlamaktayız.
Mesela "Fethullah Gülen cemaatini eleştirdi" diye Yeniçağ tarafından yazıları sansürlenen ve bu yüzden istifa eden yazarların açıklamaları var.
Bunlardan birisi, MHP ve Devlet Bahçeli'ye saldırma çirkefliğinde eline su dökülmeyecek olan Sabahattin Önkibar'ın, Yeniçağ gazetesinin Ankara Temsilciğinden istifa ettikten sonra yaptığı şu açıklama bir örnektir:
"Yazdığım yazıda verilen mesajlar ortada. Ben dinlerarası diyalogu, İbrahimi dinler safsatasını ve dayatmasını eleştiriyorum. Bunu kimler sahipleniyorsa onları da dolaylı olarak eleştirmiş oluyorum. Dinler arası diyalog konusunu yazımda irdeledim. Niye kaldırıldı, neden kaldırıldı bilmiyorum ama ben de niye kaldırıldı sorusunu sordum, cevap alamayınca da istifa ettim."
***
Yazısı sansürlendiği için Yeniçağ ile yollarını ayıran diğer kişi Prof. Dr. Çetin Yetkin ise diğer örnek olarak şu açıklamayı yapmıştı:
18 Ocak 2009 tarihinden beri Yeniçağ gazetesinde yazmaktaydım. Kendi görüş ve düşüncelerimi özgürce yazabiliyordum. Bu arada birkaç yazı dizim de gazetede yayınlandı. Bu açıdan genel yayın yönetmeni Hayri Köklü ve icra kurulu başkanı Ahmet Yabuloğlu'na teşekkür borçluyum. Ne var ki, bu özgürlük, Fethullah Gülen hakkında yazdığım bir yazıya kadar sürdü. Anımsanacağı üzere, bu arada Fethullah Gülen, ta Amerika'dan işe karışarak, referandumda EVET oyu verilmesi gerektiğini açıkladı, hatta olanak olsa "mezardakiler" de EVET demelidirler dedi. Onun gazetenin yayın çizgisine açıkça aykırı bu sözleri üzerine ben de onun bu davranışını eleştiren bir yazı kaleme olarak gazeteye gönderdim. Ancak, gazeteden aranarak bu kişi hakkında herhangi bir yazının yayınlanamayacağı bildirilerek başka bir yazı göndermem istendi. Kendisiyle görüştüğüm Hayri Köklü de, ne yazık ki durumun böyle olduğunu, bunun kendisini aştığını söyledi. Yazının yayınlanmaması durumunda gazeteden ayrılacağımı bildirince de, Ahmet Yabuloğlu'nun izinde olduğunu, onun belki bir çözüm bulabileceğini, dönmesini beklememi, şimdilik beni yıllık iznimi kullanmış olarak göstermelerini kabul etmemi rica etti. Kabul ettim. Ne yazık ki Yabuloğlu da elinden bir şey gelemeyeceğini, Fethullah Gülen'in adının bile gazetede yayınlanmasının olanaksız olduğunu bildirdi. Böylece Yeniçağ da benim için bitmiş oldu. Bu süreçte kendileriyle konuştuğum gazetenin kimi yazarları da, aynı sıkıntıyı kendilerinin de yaşadıklarını, hatta bu yüzden gazeteden ayrılmak isteyenler bile olduğunu söylediler. Hatta, gazetenin önde gelen bir yazarı, cumhurbaşkanının ve başbakanın bile eleştirildiği bir gazetede bu kişi hakkında iki sözcük bile yazılamamasının nedenini bir türlü anlayamadığını bildirdi. Gerçekten de, "en milliyetçi" gazete olan Yeniçağ'da yaşanan bu sansür düşündürücüdür. Söz konusu olan, "Dünyanın dümeni Amerika'nın elindedir" diyen ve Amerika'ya biat edilmesi gerektiğini söyleyen bu zatın, Yeniçağ üzerindeki sansüre varan egemenliğidir. Yeniçağ gibi bir gazetede bile bu durum söz konusu olduğuna göre, Türkiye'nin nasıl kopkoyu bir karanlığa sürüklenmekte olduğunu varın siz düşünün!
***
Yine Yeniçağ bünyesinde çıkan Günboyu isimli gazetede 4 ay yazan, şu an ise gazetemizin yazarı olan Neval Kavcar'ın o günlerde yapmış olduğu "Çetin Yetkin haklıdır. Aynısı benim başıma geldi. Yeniçağdan bir yetkili ve bir yazarla üçümüzün olduğu ortamda "Fetullah Gülen ile ilgili yazmıyoruz" dendi. " açıklamasını da bu açıklamalar üzerine koyun. Ayrıca Fethullah Gülen cemaatine karşı büyük mücadele vermiş Prof. Dr. Nadim Macit'te Fethullah Gülen eleştirileri yüzünden yazıları kesilmiş ve o da Yeniçağ gazetesiyle yollarını ayırmıştı. Bunlar duyduklarımız ve bildiklerimiz. Ya duymadıklarımız, ya bilmediklerimiz?
Biz eskiden, Fethullah Gülen cemaatinin düzenlediği Türkçe Olimpiyatları kafilesinin niçin ilk önce Yeniçağ gazetesini ziyaret ettiğini hep düşünüyorduk. Tüm bu bilgiler ışığında daha da aydınlanmıştır.
Türkçe Olimpiyatları kafilesini o günlerde Yeniçağ Gazetesine getiren kişi kim biliyor musunuz?
Şuan FETÖ'den tutuklu olan işadamı Adnan Osman Güldaş…
Kim mi bu kişi?
Yeniçağ gazetesinin de MHP'yi ele geçirme operasyonunda desteklediği Meral Akşener'in sponsoru olduğu iddia edilen kişi…
Adnan Osman Güldaş'ın sosyal medya hesabındaki 2015 paylaşımlarına bakın hep Fethullah Gülen cemaatine ait paylaşımlardır. Ayrıca Meral Akşener ve Yeniçağ gazetesinden paylaşımları da sayfasında göreceksiniz.
Anlaşılan Fethullah Gülen cemaati ile Yeniçağ gazetesi arasında elçilik yapan kişi Adnan Osman Güldaş'dır. Fethullah Gülen'e toz kondurulmamasının sebebini de bu isim üzerinden daha iyi anlayabilirsiniz.
MHP'de gerçekleştirilmek istenen FETÖ operasyonu işte bu yüzden birbirine bağlıdır.
Tüm bu bilgiler ışığında, Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur'un köşesinde yazdığı "Cemaat'ten ayrılmış bir isim anlattı geçen gün. Uzun yıllar Zaman gazetesinin Doğu Anadolu Haber Müdürlüğü'nü yapan TSK'dan atılma Ahmet Ünal'ın kendisine söylediklerini. Ahmet Ünal bir gün sessizce MHP'nin iç muhalifi Yeni Çağ gazetesinde yazmaya başlıyor. Eski Cemaatçi "Şaşırdım kaldım. Ankara'ya gittiğimde Ahmet beyi ziyarete gittim. Yıl 2008. O vakit bana anlattı aslında bir proje olarak Yeni Çağ'a girdiğini. Hatta Sinan Oğan'ın da iyi bir mensupları olduğunu" diyor. Ahmet Ünal daha sonra Sinan Oğan'ın kurduğu stratejik araştırma kuruluşlarından birinde sorumluluk alıyor. Ahmet Ünal'ın Cemaat'in MHP imamı olduğunu söylüyor bu eski Cemaatçi bana. Sinan Oğan'ın STV'ye her hafta birkaç kez çıkıp konuşması, Zaman gazetesinde sayfalarca yazı yazması da böylece başlıyor tabii." Cümlelerini de araya bilgi manzarası olarak koyalım.
Mesela; Yeniçağ gazetesi günlük yayına dönmeden önce haftalık "Büyük Kurultay" ismiyle yayın yapıyordu. O gazetenin sahibi de aynı kişiydi. Bugün Yeniçağ'ın sahibi
Büyük Kurultay gazetesinde bir mektup yayınlamış ve şunları demişti :" "Evet, Genel Merkezi kutsal fikrimizin karargâhı olarak görür ve gözümüzden bile sakınırız. Lakin yanlış olanı tespitten geri durmayız. Genel merkez ile görevlisini,ilgili-yetkiliyi ayırmayı biliriz. Ama birliğin ve dirliğin arandığı bir zamanda, Donkişotluğa soyunup, sırf karşı olmak psikolojisi ile bütünü dağıtmaya çalışmayı da ihanetle aynı ayar tutarız. Büyük kurultay birliğin, dirliğin adresi olan MHP noktasında taraflıdır."
***
Şimdi bu sözlerin sahibi, FETÖ'nün kucağına hangi şantaj ve kumpasla düşmüştür ki, Donkişotluğa soyunmaktadır ve bu gazete niçin şimdi 24 saat MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığı yapmaktadır?
Fethullah Gülen'i eleştireni anında sansürleyen ve kapının önüne koyan Yeniçağ Gazetesi, MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi eleştiren herkesi de köşe yazarı yapmaktadır?
Merak ediyoruz, FETÖ'nün şantajları, baskıları, tehditleri bu kadar mı ağırdır?
Yeniçağ gazetesinin ortak çalışma misyonu MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığıdır. Ama Doğu Perinçek sevgisi ve reklamları kendini gazete bünyesinde gösterir. Gazete CHP övgülerinden geçilmez. "MHP niçin CHP-HDP ile koalisyon kurmadı" diye saldıran yazarları mevcuttur. Görüldüğü gibi Fethullah Gülen'e karşı da oldukça hassas ve koruyucu bir anlayışla yaklaşmaktadırlar.
Şimdi tüm bu bilgiler ışığında kamuoyuna sormak istiyoruz. Bu gazete nasıl MHP'li ve MHP'deki muhaliflerin sesi olabiliyor?
Bu gazete Fethullah Gülen'e daha yakınken…
Bu gazete CHP'ye daha yakınken…
Bu gazete HDP'ye daha yakınken…
Bu gazete Doğu Perinçek'e daha yakınken…
Bu gazeteyi MHP ile yanyana anma ahmaklığını birileri artık bırakmalıdır.
MHP ve Devlet Bahçeli düşmanlığında üretken bir gazete olarak sıfat verir ve o şekilde tarif ederseniz daha anlamlı olacaktır.
Geçtiğimiz günlerde Yeniçağ'a yapılan saldırı da FETÖ'nün bir tezgâhı olabilir. Gazetenin FETÖ ilişkileri ve FETÖ'nün siyasi projelere destekleri ortadadır. Aralarına 15 Temmuz sonrası kara kedi girmiş olabilir. FETÖ-YENİÇAĞ ilişkisi çok yönlü araştırılmalıdır. Belki de Yeniçağ'a gösterilen şiddetli tepkiler (!) FETÖ ile olan sıcak ilişkilere yöneliktir. Tüm bunları araştırmalar ortaya çıkaracaktır.
Fethullah Gülen ile Yeniçağ arasında elçi olan Adnan Osman Güldaş konuşursa her şey çözülecektir.