Geçtiğimiz Perşembe günü “Joe Biden üfledi, bazıları heyecan yaptı!” başlıklı bir yazı yazdım. Gazeteye gönderdim. Gazete o günün akşamı saat 20.00’de baskıya girdi.
O yazı içinde ABD’deki yönetim değişikliğiyle birlikte “Kürt açılımı”, “teröristlere af” ve “Cumhur ittifakını bozma” peşinde koşanların birden bir beklenti içine girdiği ve heyecan yaptıklarını yazmıştım.
Ve o yazıyı özetleyebileceğim şu cümleleri yazmıştım: “Cumhur İttifakı’nı bozmak, dağıtmak, gücünü zayıflatmak isteyen güçler her türlü fitne oranını arttırarak harekete geçmiştir. Türkiye milli duruşunu her alanda gösterdikçe birilerinin rahatsızlığı oldukça artmaktadır. Türkiye’de ekonomide ve hukukta yaşanacak reform dönemi hainlere, bölücülere, teröristlere fırsat ve nefes dönemi değil, Türk milletinin huzurunu, refahını sağlayacak adımlar barındırır ancak. İşte bu süreçte içimizde görünenlere de, dışımızdaki düşmanlara da çok dikkat etmeliyiz. Cumhur İttifakı, Türk milletinin varlığını, geleceğini koruma adına ilkeler etrafında kurulmuş bir ittifaktır. Gerek Sayın Erdoğan, gerek Sayın Bahçeli bu ilkeleri korumak için oldukça titiz, ölçülü ve samimi davranmaktadır.”
Dediğim gibi, bu cümlelerin olduğu yazım Perşembe akşam saat 20.00’de baskıya girdi ve Cuma günü de Türkiye’ye dağıtıldı. Ama bu yazıyı yazdığım Perşembe günü akşam, saat 22.00-23.00 arasında Bülent Arınç Haber Türk ekranlarında bölücülerin sponsoru Osman Kavala ve terörist Demirtaş konusunda hezeyanlarını kusuyordu. Onların tahliyesini istiyor, onların kitaplarını övüyor, PKK-FETÖ mücadelesi veren yargı mensuplarını tehdit ediyordu. Perşembe günü yazdığım, Cuma günü çıkan yazımın bir muhatabı da böylelikle Bülent Arınç olmuştu.
Bülent Arınç’ı o anlarda televizyondan takip etmiyordum. Sosyal medya mesajlarında “Bülent Arınç Cumhur ittifakını bozmak, bölücüleri savunmak için her şeyi yapıyor” türünden mesajları görünce katıldığı programı izlemeye başladım. Tam o sırada da CHP zihniyetine karşı terörist Demirtaş ve Ülkücü şehidimizin evladı Alaattin Çakıcı üzerinden sosyal medya paylaşımları yapıyordum.
Programı izlemeye başlayınca da şu paylaşımları yaptım:
- Hendek-Çukur olaylarında 793 şehidin, Kobani olaylarında 53 kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş’ın tahliyesini istemek şerefsizlik ve haysiyetsizliktir. Fethullah Gülen’in dizinin dibinde büyüyenler ve CHP’nin PKK kanadı son günlerde bu propagandaya başladı!
- Hendek- Çukur olaylarında “Hendek kazanların alnından öpüyorum”, “Şanlı direniş gösteriyorlar” diyerek teröristlere şehit ettirdiği 793 şehidin anasının, babasının, eşinin, geride kalan yetimlerinin hayat hikâyesini okudun mu hiç? Etkilendiğin teröristin Allah belasını versin…
- Bülent Arınç, PKK’lı Selahattin Demirtaş ve PKK’lı Ayhan Bilgen’in kitaplarının tanıtımından komisyon mu alıyorsun?
- Kemal Kılıçdaroğlu ve Bülent Arınç’ın terörist övücülüğü, teröristler üzerinden duygusallık yaratmaya çalışmaları siyasetin yüz karalığıdır. Hele hele Bülent Arınç’ın “Kürtler ne acılar yaşıyor Demirtaş’ın kitabını okuyarak anlıyorum” diye tavsiye etmesi iğrençlik ötesidir.
Bu paylaşımlarım tüm haber sayfalarında ve daha sonra birçok haber programlarında kullanıldı. Tabii birileri “Cumhur ittifakı çatırdıyor” sunumu ve umuduyla bu haberi köpürttüler. Oysa Cumhur ittifakını kuran ne Bülent Arınç idi, ne de Cumhur ittifakının kaderi Bülent Arınç’a bağlıydı. Bülent Arınç öteden beri Cumhur ittifakından ve MHP’den çok rahatsızdır ve bu durumunun tartışılacak bir yönü dahi yoktur. Bülent Arınç’ın bulunduğu saf kesinlikle PKK-FETÖ safıdır. Her televizyon programına çıktığında yaptığı bölücülere, teröristlere sahip çıkmak olmuştur. Daha önceki programlarda Türk devletini sorgulatan, suçlayan, bölücülere, teröristlere sahip çıkan Bülent Arınç son çıktığı bu programda da aynı misyonunu yerine getirdi.
Bülent Arınç’ı bir gün olsun vatansever bir duruş sergilerken, hainler karşısında şehitlerin, gazilerin yanında yer alırken görmedik… Son 20 yılda kendini tamamen PKK-FETÖ atmosferine teslim etmiştir. Bülent Arınç’ın hukukçuluğu nedense hep bunlara hizmet için harekete geçmektedir.
Bülent Arınç’ın Haber Türk programında sahip çıktığı Demirtaş ve Kavala ikilisinin ortak özelliği PKK ile olan ilişkileridir.
Bülent Arınç bunlar için şunları söyledi:
* Demirtaş 3-4 yıldır tutuklu. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli. Demirtaş ile bizim 1-2 görüşmemiz oldu. Cezaevlerinde isyanlar, açlık grevleri olmuştu. Selahattin Demirtaş’ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun.
* Osman Kavala 2017’den beri 3 buçuk yıldır tutuklu. Ben iddianameyi okudum. Hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım.
Bülent Arınç’ın sözleri PKK-FETÖ tarafında büyük coşku yarattı. PKK ve FETÖ coşkusunu kendi coşkusu olarak gören CHP ve İP ise Bülent Arınç’a destek kuyruğuna girdi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, terörist Demirtaş ve Osman Kavala konusunda Bülent Arınç’a “Bu tavrı ve değerlendirmesi de doğrudur. Biraz hukuk bilen herkesin altına imza atacağı ifadelerdir” desteğini verirken, İP Genel Başkan yardımcısı Bahadır Erdem de çıktığı Haber Türk programında “Bülent Arınç’ın açıklamalarını destekliyorum” demiştir. Bahadır Erdem hem zihniyet olarak, hem partisindeki misyonu gereği Bülent Arınç’a destek vermeye mecburdur. Çünkü cezaevinden çıkmasını istediklerinden biri Meral Akşener’in kuzeni Osman Kavala’dır, diğeri de Meral Akşener’in evinde kahvaltı için beklediği terörist Demirtaş’tır. O yüzden CHP ve İP Bülent Arınç’ın konuşmalarına hiç tepki göstermedikleri gibi açıkça destek olmuşlardır.
Bülent Arınç AK Parti içinde bile büyük tepki görmüştür. Onun bölücülere, teröristlere sahip çıkması, Cumhur ittifakına düşmanlık beslemesi büyük rahatsızlık yaratmaktadır. Bülent Arınç’la ilgili yaptığım paylaşımlardan sonra birçok AK Partili siyasetçinin, yazarın, belediye başkanının şahsıma teşekkür telefonları açması ve mesajları atması bu durumun oranını göstermektedir. Zaten çoğu da Bülent Arınç’a açıktan tepkisini göstermiştir. Bülent Arınç’ın bedeni AKP’de, ruhu başka yerdedir. Ruhu nerdeyse oraya gitmesi en büyük temennimizdir.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da dün yaptığı “Son dönemde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalarla reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Velev ki kimi zaman birlikte çalışmış olsak bile şahsi ifadeleri Cumhurbaşkanı ile, hükümetimiz ile, partimiz ile ilişkili hale getirilemez. Bizim nerede durduğumuz, nereye gittiğimiz bellidir ve istikametimizde en küçük bir değişiklik yoktur” şeklindeki konuşmayla Bülent Arınç’a çok net tavrını göstermiştir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca terörist ‘Demirtaş’ın ve bölücülerin sponsoru Osman Kavala’nın tahliye edilmesine’ dair hayal kuranlara, ‘Kürt Açılımı’ temennisi olanlara da “Terör örgütleri ile el ele, kol kola, omuz omuza Ankara’dan İstanbul’a yürüyenlerle biz birlikte olamayız. Yasin Börü’lerimizin ölümüne neden olanlar, Kobani katliamının failleri, Tayyip Erdoğan ve dava arkadaşları tarafından asla savunulamaz. Gezi olaylarının finansörü olanlarla, Kavala’larla hiçbir zaman bir arada olamayız” şeklinde okkalı cevap vermiştir.
Cumhur ittifakını bozmak için elinden geleni yapanlara, Türkiye üzerindeki karanlık hesaplarını daha rahat hayata geçirebilmek için Cumhur ittifakının dağılmasını arzulayanlara da Sayın Erdoğan “Sayın Bahçeli’ye ve tüm MHP camiasına, 15 Temmuz darbe girişimi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başta olmak üzere ülkenin ve milletin menfaatine olan her hususta yanımızda bulundukları için bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. İnşallah hep birlikte daha yapacak çok işimiz, hayata geçirecek çok politikamız var” diyerek ağır bir darbe daha vurmuştur.
Başlı başına bir “fitne ateşi” olan Bülent Arınç’ın açıklamaları üzerinden Cumhur ittifakı üzerinde fitne yaratmaya çalışanların eli yine boş kaldı. Bu fitne durur mu? Elbette durmaz değişik pozisyonlarda yine karşımıza çıkacaktır. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin ilkeler etrafındaki titizliği ve samimiyeti Cumhur ittifakına mensup olan herkeste olmalıdır. Bu fitnelerden korunmanın ölçüsü de budur.
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması sonrası, artık Bülent Arınç’a düşen bir kitapevi açıp PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın, Ayhan Bilgen’in ve diğer teröristlerin kitaplarını satmak olabilir. Ya da ekranlarda cübbesiz yaptığı terörist avukatlığını, cübbesini giyerek adliyelerde yapmak olabilir. Ama Kobani-Hendek- Çukur olaylarında toplam 846 kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş’ı nasıl savunacaktır onu da çok merak ediyoruz.
Bülent Arınç bunlar dışında CHP, İP, HDP, Gelecek, Deva, Saadet gibi partilere kanaat önderi olabilir. Baksanıza başta CHP ve İP tam önderlerini bulmuş gibi, Bülent Arınç’ın paçalarına tutunan açıklamalar yapıyorlar. Bülent Arınç, ihanet projeleri peşinde koşan zillet ittifakının sesi olmuş, hak ettiği cevabı da almıştır. CHP-İP-HDP üçlüsü köşeye sıkışmışken “canlı bomba” gibi kendini yine patlatan Bülent Arınç’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları sonrası bundan sonra “küçük el bombası” olacak hali bile kalmamıştır.
Ama o PKK’nın bombacılarına, FETÖ’nün pompacılarına her daim sahip çıkacak ağlaklığı muhafaza edecektir.