CHP'nin sözde "Adalet" yürüyüşünde 19. güne girildi. "Yurdumuza faşist dolmuş Vurun gardaşlar vurun." şeklindeki devrimci marşlarını söyleye söyleye bugünlere geldiler. Ama hal böyle iken MHP'nin 1980 öncesi ve sonrası kullandığı "Hak, hukuk, adalet Milliyetçi Hareket" sloganını da çalmayı ihmal etmediler. Çaldıkları "Hak, hukuk, adalet" kısmını bağıra bağıra yürüyorlar.
"Bizim devrimciliğimiz 'kağıttan devrimcilik' değil, bizim devrimciliğimiz yürek ister" sözünün sahibi Kılıçdaroğlu referandum dönemi başlattığı Bozkurt işareti yapma komikliğine yürüyüşte de devam etti.
Yürüyüşün en belirgin özelliği 16 Nisan referandumunda "Hayır" duruşu sergileyenlerin yine yanyana gelmesidir. Elbette demokrasi ve hukuk çerçevesinde herkesin yürüyüş yapma hakkı vardır. Kimse CHP'nin ya da bir başkasının bu hakkını elinden almaya hakkı yoktur. Türkiye'de neler için yürünmedi ki?
Ama herkesin de yapılan yürüyüşlerin muhtevasını, yürüyenlerin amacını sorgulama ve eleştirme hakkı vardır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli'de bu yürüyüşe yönelik eleştiri hakkını, gelecek günlere yönelik kaygısını ilk ifade eden kişi olmuştur. Neymiş "Bir muhalefet partisi diğer bir muhalefet partisine muhalefet edermiymiş". MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'yi böyle suçluyorlar.
Referandum öncesi ve sonrası "Barzani, Eyalet, FETÖ'nün siyasi ayağı" konusunda da AKP'yi eleştirdiğinde "Referandum konusunda beraber hareket ediyorsunuz AKP'yi nasıl eleştirirsin?" diyen çeşitli manyaklara da rastlamıştık. Bunların da onlardan farkı yok…
MHP'nin derdinin Türkiye, MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin kaygısının ülkenin geleceği olduğunu bir türlü anlamak istemiyorlar, anlayanların da işine gelmiyor.
Eğer CHP gibi bir parti özellikle son üç yıldır PKK'nın siyasi uzantısı HDP ile beraber hareket ediyorsa, FETÖ konusunda sicili bozuksa, DHKP-C CHP'nin aileden evladı rolündeyse sözde "Adalet" yürüyüşüne elbette şüpheyle bakmak MHP'nin milliyetçi-ülkücü refleksinde olması gerekendir.
Eğer Kandil'deki PKK'nın elebaşlarından Mustafa Karasu "Eğer bundan sonra demokrasi güçleri ve CHP doğru politikalar yürütüp adımlar atacaksa bu gerçekler bilinmelidir. Bu gerçekleri CHP bundan sonra başarılı olması ve demokrasi mücadelesinde etkin yerini alması için hatırlatma gereği duyduk. Ancak şu anda yapılan Adalet Yürüyüşü doğru bir adımdır. Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından önemli gelişmelere yol açabilir." diyorsa, eğer PKK'nın siyasi uzantısı HDP'nin Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, "Bu çerçevede adalet yürüyüşüyle, bugüne kadar bizim sürdürdüğümüz mücadele arasında bir paralellik görüyoruz. Adalet yürüyüşünü somut olarak desteklediğimizi önümüzdeki günlerde göreceksiniz. Bu konuda görüşmeler yapıyoruz, olgunlaştığımızda sizlerle paylaşacağız. Biz bu yürüyüşün yanındayız." diyorsa ve tüm FETÖ'cüler bu yürüyüşe destek veriyorsa bu yürüyüş eleştirilmeyecekte hangisi eleştirilecek?
Hem de tüm sol terör örgütleriyle bir Gezi sicili olan CHP'nin Türkiye'yi karıştırma potansiyeli de ortada iken…
CHP şehit için, gazi için yürümüyor ki, kendi milletvekillerinin ifadesiyle "Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere tutuklu HDP milletvekilleri için yürüyor. Cezaevindeki tutuklu PKK'lılar, FETÖ'cüler, DHKP-C'liler için yürüyor"
Şehit piyade er Cihan Aksarı'nın babası Cemal Aksarı'nın Kemal Kılıçdaroğlu'na yürüyüş sırasında "Şehitler için yürüyeceksiniz. Kaç tane şehit verdik. Utanmıyor musunuz?" diye bağırması da boşa değildir yani…
HDP'de önümüzdeki günlerde yürüyüşe milletvekili düzeyinde katılarak CHP ile bütünleşeceğini ifade etti. İşte o zaman tencere kapağını tam olarak bulmuş olacak…
Bir de CHP'nin MHP'den ihraç edilmiş yancıları var. CHP'nin sözde "Adalet" yürüyüşü üzerindeki kara lekeleri görünmez etmek için makyaj çalışması yapıyorlar.
Bunu en çokta yapan Kemal Kılıçdaroğlu'na "Allah, Kemal Kılıçdaroğlu'nun gücünü arttırsın, Allah yardımcısı olsun. Bu eylemin biçimini destekliyorum. " şeklinde dua eden Meral Akşener taraftarları yapıyor.
Bunlar MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin CHP'nin sözde "Adalet" yürüyüşünü eleştirmesine çıldırıyorlar.
Neymiş "Başbuğ Alparslan Türkeş'te yürümüş, nasıl olurda Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirmiş"…
Yakında Başbuğ Kemal'de derler bunlar…
Başbuğ Alpaslan Türkeş'in "Ölümden ve İşkenceden Yılmaz" yürüyüşü ile PKK'ya, FETÖ'ye, DHKP-C'ye Adalet arayan Kemal Kılıçdaroğlu'nu eşitleyen zavallılık işte…
Örnek yürüyüş olarak gösterdikleri Başbuğ Alparslan Türkeş'in yürüyüşü de Ülkücüleri şehit eden, Ülkücülere işkence eden CHP iktidarına karşı yapılmış yürüyüştü.
Yürüyüşte taşınan diğer pankartta "CHP, anarşiyi kucağında büyüttü", "Anarşi solcu iktidarın yandaşıdır", "Kanlı iktidar" şeklindeydi.
Yani yürümekten yürümeye fark olduğunu anlamıyorlar.
Hangi Allah'ın kulu, şimdi "Kemal Kılıçdaroğlu terör örgütleri PKK, FETÖ ve DHKP-C ile ilişki içinde değildir" diyebilir? Dün taşınan pankartlar , günümüz CHP'sine de uymuyor mu?
Bu sözde "Adalet" yürüyüşünde dikkat çeken yön CHP'nin bu ilişkileridir. Yoksa dünyayı yürüyerek turlasın kim ne diyebilir?
Türkiye'nin elbette her alanda "Adalete" ihtiyacı vardır. Ama CHP'nin HDP ile aradığı adalet değil, terör örgütlerine sahip çıkmaktır.
Sözde "Adalet" yürüyüşünden 1-2 hafta önce Suriye'de öldürülen PKK'lı teröristler için HDP milletvekilleriyle birlikte yürümüş olan CHP'nin masalları bu sıcaklarda hiç çekilmiyor…