Türk devletinin Irak’ın kuzeyinde terör örgütü PKK’ya yönelik başlattığı “Pençe-Kartal” ve “Pençe- Kaplan” Operasyonları olabildiğince hızla devam ediyor. PKK’nın birçok sığınma alanı, mühimmatı ele geçirildi ve birçok PKK’lı terörist öldürüldü.
İşin en tuhaf tarafı, terör örgütü PKK’yı yaklaşık kırk yıldır topraklarında barındıran Irak’tan bu operasyonlara tepki gelmiş…
Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Sahhaf, Türkiye’nin terör örgütlerine karşı yaptığı operasyonlara karşı çıktıklarını ifade ederek “Irak, bu sorunun görüşülmesi için BMGK’yı acil toplanmaya çağırabilir, Arap Birliği, İslam İşbirliği Örgütü ve diğer kurumlara başvurabiliriz” dedi. Hem terör örgütlerini topraklarında barındıracaksın, hem de Irak topraklarından Türk topraklarına yönelik gerçekleştirilen terör eylemlerine göz yumacaksın, sonra da çıkıp “Biz Türkiye’nin Irak topraklarındaki operasyonlarına karşı çıkıyoruz” diyeceksin…
Böyle bir devlet anlayışı, böyle bir uluslararası ilişki olmaz. Türkiye meşru müdafaasını yaparken asıl suç işleyen, terör örgütlerini topraklarında barındıran Irak ve benzeri ülkeler olmaktadır.
Irak kendi toprak bütünlüğünü korumak yerine, başka ülkelerin toprak bütünlüğünü tehdit eden terör örgütlerini bünyesinde barındırırsa kimseye söyleyecek sözü olmaz. Emperyalist güçler, Irak’ın bünyesinde bir “Kuzey Irak” diye yapı peydahladılar, Irak’ın merkezi hükümeti bu konuya kafa yorması gerekirken aksine “Kuzey Irak” denilen yapı içinde beslenen, korunan terör örgütü PKK’ya sıkıştığı bir anda el uzatmaktadır.
Türkiye’nin, terör örgütü PKK’ya karşı yaptığı operasyonları, sen “toprağına müdahale” olarak görüyorsan, buyur terör örgütü PKK’ya karşı bu operasyonları kendi topraklarında sen yap…
Irak’ın, Türkiye’nin yaptığı operasyonlara yönelik açıklamasının kendi ağzı olmadığı bir gerçektir. ABD’den bir sufle aldığı anlaşılıyor. Çünkü terör örgütü PKK’yı Irak’ın topraklarında barındırıp hem Türkiye’ye, hem İran’a terör eylemleri gerçekleştirmesine göz yumuyorsa bu açıklamayı yapabilmesi akıl ve mantık dâhilinde değildir. Olsa olsa bunun adı pişkinliktir.
Irak’ın bu pişkinliğe karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’un verdiği şu cevap çok yerinde olmuştur:
“Eli kanlı terör örgütü PKK’nın Irak’ta melce bulduğu yerlere karşı yürüttüğümüz Pençe Harekâtları hakkında Irak makamlarınca yapılan açıklamalara gerekli cevapları zamanında vermiştik. Bu konuda Irak makamlarından yeni ve mesnetsiz bazı açıklamalar gelmektedir. Bu vesileyle Irak makamlarına, uluslararası hukuk ve Irak Anayasası’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirerek topraklarını PKK terör örgütüne kullandırtmamalarını beklediğimizi, Irak’ın da güvenliğini tehdit eden ve egemenliğini ihlal eden PKK ile ortak mücadele için iş birliğine hazır olduğumuzu bir kez daha hatırlatırız. Bu beklentiler karşılanmadığı müddetçe, Türkiye, sınırlarına, güvenliğine ve istikrarına yönelik Irak topraklarından doğan her türlü yıkıcı faaliyete karşı uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkı temelinde gereken tedbirleri almaya kararlıdır.”
Irak merkezi hükümeti umarım Türkiye’nin bu açıklamalarından kendine düşen ders ve sorumluluğu çıkarır. Çünkü Türkiye’ye akıl vererek ve uyarı yaparak, terör örgütünü topraklarında barındırdığı gerçeğini ortadan kaldıramaz.
Biliyorsunuz Pençe Operasyonlarının ilk başladığı günlerde de Irak Dışişleri Bakanlığı, Türkiye Büyükelçisi Fatih Yıldız’ı bakanlığa çağırarak “Türkiye’nin bombardımanını durdurması ve saldırgan güçlerini Irak topraklarından geri çekmesi gerektiğini vurguluyoruz. Bu ihlalleri kesin bir şekilde reddettiğimizi teyit ediyoruz” demiş ve sözde nota vermişti.
Irak’ın kuzeyinde yıllarca terör örgütü PKK’yı kucağında besleyen sözde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Hükümeti Sözcüsü Cutyar Adil bile Türkiye yanında terör örgütü PKK’ya da “Türkiye Cumhuriyeti’ne topraklarımızın egemenliğine saygı duyma çağrısında bulunuyoruz. PKK, Kürdistan Bölgesi’nin sınırlarında kaosa neden olmamak için söz konusu bölgeleri terk etmelidir.” mesajını verirken, Irak merkezi hükümeti sadece Türkiye’yi hedef almaktadır.
Irak merkezi hükümetinin ve sözde Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin (IKBY) aslında tek birleştiği nokta, Türkiye’nin operasyonlarını durdurmak ve yağan bombalardan terör örgütü PKK’yı korumaktır. Bu açıklamalarının başka bir tarifi yoktur.
Irak merkezi hükümeti ve sözde Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ikiyüzlülük yapmak yerine terör örgütü PKK’yı topraklarından temizlemeyi denemeli, beceremiyorsa da Türk devletine ayak bağı olmamalıdır.
Kime şikâyet ederseniz edin, Türkiye meşru haklarını kullanmaktadır. Terör örgütlerini temizleme konusunda nasıl bir kararlılık içinde olduğunu tüm dünya gördü bunu Irak’ın da görmesi gerekmektedir.
ABD işgalinde, terör örgütlerinin yuvalanmasında, Irak’ın kuzeyindeki federasyon yapılanmasında kendi bayrağına, toprağına sahip çıkamayan Iraklıların, Türkiye’nin sadece terör örgütlerine karşı verdiği mücadele karşısında egemenlik hatırlatması yapması kara mizahtır.
Türkiye asla bu kuru gürültülere pabuç bırakmamalıdır.