Sarayın karşısında, peki kimin yanında?

Yıldıray ÇİÇEK

SUAT abi merhaba... Yine ben...

Bugün yazacak başka konu bulmakta zorlandığım için yine seni yazmak istiyorum. Adının da geçtiği “MHP’den ihraç edilen CHP’nin dalları, İP’in yaprakları” başlıklı beş ay önce yazdığım bir yazı sonrası, MHP ve MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli hakkında artık daha akıl dolu ve ölçülü yorumlar yaparsın ya da bir daha MHP’yi hiç ağzına almazsın diye düşünüyordum ama yanılmışım. O yazımda ‘cinnet, kin ve nefret’ haliyle daha önce yazdığın bir yazıyı da hatırlattım ki, belki utanır MHP ve Liderimiz hakkında artık hiç kalem oynatmazsın diye...

Ama beyhude bir çaba olmuş benimki... Şu yorumunu görünce sendeki kin ve nefretin iflah olmayacağını anladım:

“Şimdiye kadar bütün öğrendiklerimiz değiştirilmiş. Dün söylediklerimizle tamamen çelişen bir tavıra zorlanıyoruz. Ve bu bizden “ülkücülük” adına isteniyor. Oysa bize öğretilen ülkücülük bu değil! Velhasılı. Bizim hikayemiz bu. Suçumuz, sarayın karşısında, davanın yanında durmak. Bu suçu işlemeye devam edeceğiz.”

Özellikle “Suçumuz, sarayın karşısında, davanın yanında durmak” cümlene bayıldım. Gerçekten bayıldım, tansiyonum falan düştü, hâlâ kendime gelemedim. Oyunu HDP-İP destekli CHP’ye verdin ve bunu davanın yanında, sarayın karşısında durmak olarak yorumluyorsun öyle mi?

“Dün söylediklerimizle tamamen çelişen bir tavıra zorlanıyoruz” diyorsun. Mesela ne çelişiyor?

Dün, AKP’nin yapmaya çalıştığı PKK açılımına şiddetle karşıydık, şimdi binlerce PKK’lı terörist öldürülüyor, Kandil kadrosu bile MİT- TSK iş birliğiyle teker teker ortadan kaldırılıyor, bu mu çelişki?

Senin desteklediğin ve oy verdiğin partilerin karşı çıktığı Zeytin Dalı Operasyonu’nda elinde Amerikan silahı olan 4600 YGP’li teröristin öldürülmesi mi çelişki?

Afrin’e operasyona giden özel harekât yiğitlerini, binlerce üniformalı polisin Türklüğün bağımsızlık sembolü Bozkurt işaretiyle yolcu etmesi mi çelişki?

Terör örgütü PKK’ya hizmet eden HDP’li belediyelere kayyum atanması, belediye başkanlarının tutuklanması, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması ve tutuklanması mı çelişki?

Dün FETÖ’nün devletteki hücresel yapılanmasına ve iktidar ilişkisine şiddetle karşı çıkan MHP’nin, şimdi FETÖ mücadelesini sonuna kadar desteklemesi mi çelişki?

Milliyetçi valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin, rektörlerin devlet yönetiminde var olması mı çelişki?

Barzani’nin hâkimiyet kurduğu Irak’ın kuzeyinde bağımsızlık referandumu yapmaya kalktığında, buna karşı çıkan ve PKK destekli Barzani güçlerinin arkasına bakmadan kaçmasını sağlayan Türk devletinin o duruşu sonrası, Kerkük’ün her yerine Türkmen bayraklarının asılması mı çelişki?

Dün Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu’nun etkisiyle Habur’dan terörist karşılamayı organize eden iradenin, bugün Kızıl Elma ülküsüne odaklanması, Malazgirt ruhundan seslenmesi mi çelişki?

Dün yine Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu’nun etkisiyle Ermenistan’a tavizler veren iradenin, bugün Ermenistan’ın Azerbaycan’a alçak saldırıları karşısında anında Azerbaycan’ın yanında yer alması ve Azerbaycan ile askeri tatbikat yapması mı çelişki?

Türkiye’nin milli politikalarında daha bir bağımsız duruş sergilemeye başlaması mı çelişki?

Çelişki dediğin duruşa dair sen bize inanmıyorsan Suat abi, çok sevdiğin Meral ablanın şu sözlerini sana tekrar hatırlatalım:

“Tayyip Bey’in FETÖ’cülüğü yoktur.”

“FETÖ terör örgütü ile yapılan mücadelede Sayın Cumhurbaşkanı çok samimi.”

“Gazi Mustafa Kemal’den, Aziz Atatürk’e geçiş son derece sevindiricidir.”

“Ayakların, Türk Milliyetçiliğinden çekilerek Malazgirt ovasına Otağ kurmaya yönelişi, Kızılelma seslenişi gayet memnuniyet vericidir.”

“Kerkük sözcüklerinin duyulacak kadar seslendirilmesi bile, tarafımızda memnuniyetle karşılanmaktadır.”

“Terörle çok ciddi mücadele ediliyor.”

Meral ablan, 2017 yılında söylediği bu sözleri neyin korkusundan söyledi bilemiyorum ama kinle, nefretle, cinnetle baktığınız MHP’ye inanmıyorsanız, alın işte CHP-HDP yancısı olan ve buna devam edeceğini ifade eden Meral ablanızın bu sözlerine inanabilirsiniz?

Suat abi “Suçumuz, sarayın karşısında, davanın yanında durmak” diyerek ağdalı cümleler kurmak yerine niçin, “sarayın karşısında CHP-HDP-İP ittifakını destekledik” diyemiyorsunuz? Bu cümleyi kurabilseniz inanın, sizin çelişki içinde olmadığınızı söyleyebilirdik.

Mesela terörist Demirtaş aşığı olan, HDP’nin eksiksiz desteklediği, Kandil’deki tüm terörist başlarının ayrı ayrı açıklama yaparak destek ve oy istediği Ekrem İmamoğlu için yazılarında “İstanbul’da İmamoğlu’na sıcak bakmamın nedeni partisi değil, kişiliğidir... Onu milliyetçi bir babanın, İslâm imanına sahip, mukaddes değerlerine saygılı, sosyal demokrat oğlu olarak görüyorum...” cümlelerini niçin kurdun?

PKK’nın, FETÖ’nün, DHKP-C’nin, YPG’nin, PYD’nin her şeyine sahip çıkan ve onlardan destek alan CHP’ye oy veren Suat Başaran’a ne diyelim şimdi?

“Suat Başaran sarayın karşısında, Kandil’in yanında” mı diyelim?

“Suat Başaran sarayın karşısında, YPG’nin yanında” mı diyelim?

“Suat Başaran sarayın karşısında, HDP’nin yanında” mı diyelim?

“Suat Başaran sarayın karşısında, terörist Demirtaş’ın yanında” mı diyelim?

“Suat Başaran sarayın karşısında, FETÖ’nün yanında” mı diyelim?

Suat abi, mesela CHP-HDP-İP ittifakına destek ve oy veren olmadığını gösterseydin, CHP ve İP’in HD(P)KK ile yaptığı ittifaka şiddetli eleştiri getirebilseydiniz, işte o zaman senin açıklamalarında bir duruş ve bir samimiyet aranırdı. Derdik ki; adamlar dün de AKP’nin politikalarına ve Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasetine karşıydı, bugün de... Ve bunu yaparken asla da CHP’nin ihanetlerine de taviz vermedi.

HDP eklemli CHP’nin yanında durup, ona oy verdiğiniz için bunu dememiz mümkün değil?

Derdiniz aslında ne CHP, ne HDP, ne AKP... Sizin tek derdiniz, MHP ve Lidere olan kin, nefret ve cinnet haliniz...

Suat abi “Suç işlemeye devam edeceğiz” diyorsun ya... “Sarayın karşısında” durduğunuzu söylerken, lütfen kimin yanında da durduğunuzu söyleyin ki, senin bu kelime oyunlarına aldananlar olmasın... PKK’yı, DHKP-C’yi açıkça yoldaş, diğer terör örgütlerini müttefik edinmiş CHP’yi destekleme suçunu da açıkça ilan et ki, yanlış anlaşılmalar olmasın...

Davanız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek, MHP Lideri Devlet Bahçeli’den nefret etmek ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ihanet yüklü iradesine Türkiye’yi teslim etmek mi?

“Dün şöyle oldu, bugün böyle oldu” hikâyelerini geçin de, bugün ne oluyor, kim kiminle yoldaşlık yapıyor biraz da ona bakın. Dünün mücadelesini zaten veren bizleriz. Dün yapılan yanlışa, bugün doğru dediğimiz hiçbir konu yoktur.

Dün AKP’nin PKK açılımlarına nasıl karşı çıktıysak, bugün yanında durduğunuz CHP’nin PKK açılımlarına karşı çıkıyoruz. İşte mesele bu kadar basittir.

İstanbul’da yemeklerde buluştuğunuz MHP içindeki maskeli uzantılarınız, sizi suç işlemek için gazlamasın...

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, Türkiye’nin varlığı ve geleceği dışında bir derdi olmaz. Bunu en iyi siz biliyorsunuz. Davaya ömrünü vermiş bir liderin karşısında, hangi davanın yanında durduğunuz da çok önemlidir. Davanız HDP eklemli CHP’yi yüceltme davası olduysa bunu da açık açık yazın...

Merak etmeyin, bu suçtan müebbet cezası almazsınız...

Suat abi sizin Cumhurbaşkanı adayınız çok sevdiğin ve övdüğün Ekrem İmamoğlu mu? Bir yazında da bunu açıklayabilirsen aydınlanmış olacağız. Yazı konusunda sıkıntı çektiğimde yine buluşmak dileğiyle... Hadi eyvallah...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.