CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son zamanlarda şehit cenazelerindeki kendine yapılan protestolarla gündeme gelmektedir. Bu protestoların organize yapıldığı ve yönetildiği anlaşılmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu'nun her şehit cenazesinde protesto edilmesini malzeme olarak en çok kullanan AKP'nin yandaş gazete ve televizyonları olmaktadır. AKP'nin yöneticileri de politika malzemesi olarak bu protestoları kullanmakta ve "PKK'ya destek verirsen bu protestoları hak edersin elbette" diye algı yaratmaya çalışmaktadır. Bu algıyı bizzat Saray'ın sözcüleri de güçlendirme gayreti vermektedir.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na Vezneciler'deki bombalı saldırıda şehit olan polislerin cenazesinde mermi atılmasını "Hâlâ Türkiye'de terör örgütü ve mensuplarıyla ilgili bu tür cümleler kurulabiliyorsa bunun takdirini millete bırakmak gerekir" sözleriyle yorumlaması buna çok büyük örnek olmuştur.
PKK ve HDP ile sürekli oynaşan AKP ve CHP'nin birbirini yine PKK ve HDP üzerinden eleştirmesi biraz traji-komik hadise olmaktadır.
Elbette bir ana muhalefet partisinin genel başkanına cenaze töreninde üzerine yumurta ve mermi fırlatılmasını onaylayacak halimiz yoktur.
Ama Kemal Kılıçdaroğlu'da maalesef PKK konusunda Türk milletinin hassasiyetlerine uygun eylem ve söylem bütünlüğü ortaya koyamamaktadır.
İktidar koltuğuna oturduğu 3 Kasım 2002 yılından itibaren PKK'ya adeta hayat öpücüğü veren, PKK'yı dirilten, güçlendiren AKP bile, Kemal Kılıçdaroğlu'nun verdiği malzemeleri kendi suçunu örtbas etmek için ustaca kullanmaktadır.
Dün PKK ve HDP ile aynı yolda, aynı hedefe koşan AKP, bugün PKK ve HDP üzerinden CHP eleştirileri yapabilmektedir.
Aslında AKP, CHP, HDP çoğu zaman PKK'ya hizmet konusunda aynı vücudun organları olmuştur. Birbirlerine söyleyecek sözleri asla olmamalıdır. Aralarındaki tartışmalar "PKK'ya ben senden daha fazla hizmet ettim" olabilir. Aslında AKP-CHP arasında son günlerde başlayan tartışmalar bizi bu yola çıkarmaktadır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazelerine gitmeden bir gün önce "Kimin sorunu varsa ilgileniriz, ayrım yapmayız. Biz hapiste hasta yatan PKK'lıya da gittik, DHKP-C'liye de gittik. Hiç ayrım yapmadık" sözünü milyonların huzurunda kullanması da protesto yapacaklara ve provokasyon peşinde olanlara en güzel atmosfer olmaktadır.
PKK'nın avukatlığını yapanların CHP'de yüksek görevlere getirilmesi…
CHP'li yöneticilerin PKK'lı teröristlerin evlerine taziyeye gitmesi…
CHP'nin özellikle 7 Haziran seçimleri öncesi başlattığı HDP'ye yakınlık ve HDP ile koalisyon kurmaya kalkması…
Kemal Kılıçdaroğlu'nun PKK'nın Suriye kolu için "YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum" demesi…
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Anayasanın 2. ve 3. maddelerini de değiştirelim" demesi…
Ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun buna benzer birçok sözü ve eylemi olmasına rağmen şehit cenazelerine katılabilmesi de gerçekten pişkinlik olmaktadır.
Asıl ondan en büyük pişkinlik ise PKK'ya Türkiye'de ve bölgede vermediği taviz ve destek kalmayan AKP'nin Kemal Kılıçdaroğlu'nun şehit cenazelerinde yaşadıklarını politik malzeme yapmasıdır.
Sanki şehit konusunda çok hassas gibi, sanki PKK'ya sahip çıkma konusunda CHP'yi aratır gibi AKP'nin Kemal Kılıçdaroğlu'nu linç etmeye kalkması sadece Türk milletini aldatmaktır.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun AKP'den, AKP'nin Kemal Kılıçdaroğlu'ndan hiçbir farkı yoktur.
Herhangi bir AKP'linin ve CHP'linin şehit cenazesine katılması şehitlerin ruhunu incitmekten başka bir şey değildir. AKP ve CHP'nin PKK'ya verdiği tavizler ve destekler say say bitmez. Bu konuda AKP ve CHP kendi aralarında ancak "PKK'ya sen benden daha fazla destek verdin" tartışması yapabilir. Ve AKP bu konuda kesinlikle kazanan olur. Bu konuda AKP'nin eline kimse su dökemez…