Terörist Selahattin Demirtaş, kendisinin “Öcalan’ın projesidir” dediği HDP’de Eş Başkanlık yapmış ve HDP Eş Başkanı iken gerçekleştirdiği terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık suçlarından dolayı da yaklaşık dört yıldır cezaevinde yatıyor. Selahattin Demirtaş, HDP Eş Başkanı iken şunları çok net ispat etmiştir: İmralı- Kandil hattında terör kuryeliği yaptığını, Türkiye’yi parçalamak isteyen bir bölücü olduğunu, hendek-çukur olaylarında teröristleri azmettirerek askerlerimizi, polislerimizi şehit ettirdiğini, Kobani olaylarında HD(P)KK’lıları sokaklara dökerek ölümlere, yağmalara, yakmalara, yıkmalara provokatörlük yaptığını, PKK’lı teröristlerin ölüsüne-dirisine sahip çıktığını… Bu ve benzeri suçlar, Selahattin Demirtaş’ın çok net gözüken profil özellikleridir.
Türkiye’de bu terörist profilini olduğundan farklı göstermeye çalışan bir siyaset ve medya alanı vardır. Onlara göre Selahattin Demirtaş suçsuz, günahsız ve hatta kahraman bir siyasetçidir. CHP’nin başını çektiği muhalefetin dört yıldır yaptığı propaganda budur. CHP günün 24 saati “Demirtaş niye cezaevinde, Demirtaş’ın suçu nedir?” yaygarası yapmaktadır. Hatta şeref kelimesinin ne demek olduğunu bilmediğine inandığımız Kemal Kılıçdaroğlu “Haksız yere içeride tutulan Demirtaş, Osman Kavala içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklardır” açıklamasını yapmıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’a sahip çıkma politikasına “zillet ittifakı” içinde bulunan Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu gibi isimler de sık sık destek çıkmaktadır. Bu isimler, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “terörist Demirtaş” politikasına destek vermeyince ve terörist Demirtaş’a sahip çıkmayınca kendilerinde büyük eksiklik hissediyorlar ve o yüzden CHP’ye tam uyumlu davranıyorlar. İnanın HDP bile eski Eş Başkanlarına bunlar kadar sahip çıkmıyor. Bunların kimi Demirtaş’ı kahvaltıya bekliyor, kimi “Demirtaş’ın siyasi önü açık olmalı” diyor, kimi “Biz Demirtaş’ın ziyaretine gideceğiz, biz gitmeden inşallah serbest bırakırlar” diyor.
Tüm bunlar niye oluyor?
Türkiye’de gerçekten hukuk ve adalet tam uygulanmadığından oluyor. Hendek-çukur olaylarında azmettirdiği teröristlere 793 askerimizi, polisimizi şehit ettiren, Kobani olaylarında HD(P) KK’lıları sokaklara dökerek 53 kişiyi öldürten bir teröristin bugün yarın cezaevinden çıkacağının sık sık konuşulması ve bu yönde rahat propaganda yapmaları bu yüzdendir. Gelin hukuk açısından bir bakalım. Azmettirme, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 38. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına göre; “Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılacaktır”.
Hendek-çukur ve Kobani olaylarında toplam 846 kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş’ı normal bir hukuk sistemi olsa kurtarabilecek bir güç var mı?
İşte bu yüzden Türkiye’nin gerçek hukuku ve adaleti sağlayacak bir reforma ihtiyacı vardır.
Çok ağır suçları olan terörist Demirtaş’a tam manasıyla hızlı hukuk uygulanmadığı için oluşan boşluktan “serbest bıraktırma” propagandaları yapıyorlar. CHP’nin başını çektiği “zillet ittifakı” zaten bu propagandayı yaparken, Bülent Arınç’ı “Demirtaş tahliye olabilir” dedirterek devreye soktular. Bülent Arınç ayrıca “Selahattin Demirtaş’ı tanımak veya onu yargılamak için onun yazdığı ‘Devran’ isminde kitap var. Ne olur onu alıp okuyun. Ben corona süreci içinde bunu okudum. Belki Selahattin Demirtaş hakkındaki kanaatinizi değiştirmeyeceksiniz ama ve Kürtler ve Kürtlerin yaşadığı travmalar üzerinde kafanızda çok şeyler değişecek…” açıklamalarıyla bir imaj çalışması yapmaya girişmiştir. Kürt kardeşlerimizi de öldürten bir teröristin kitabından “Kürtlerin yaşadığı travmaları” öğrenme çağrısı yapan bu adam, maalesef bu ülkede TBMM Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı yaptı. Gerisini siz düşünün…
Bülent Arınç’ın “Demirtaş propagandası” yapma zamanlamasının tesadüf olduğunu sanmıyorum. Çünkü aynı günlerde, profesyonel bir elin dokunduğu ve Demirtaş ailesinin kullanıldığı duygusal, merhamet imajı yaratmaya çalışan belgeseller hazırlanmıştır.
Selahattin Demirtaş’ın eşi, çocukları, annesi, avukatı kullanılarak 34 dakika süren belgesel bir klip hazırlamışlar. Eşi Başak Demirtaş başrollerde “Cici çocuk Selo, iyi aile babası Selo, masum Selo” imajı için yabancı şarkıların fon müziği eşliğinde konuşturuluyor. Terörist Demirtaş’ın çocukları duygusal konu mankeni olarak kullanılmış, Demirtaş’ın avukatına da belgesel içinde roller verilmiş, Demirtaş’ın annesine de en iyi damar bir rol sunulmuş…
Mesela terörist Demirtaş’ın annesi Sadiye Demirtaş’a direkt Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı muhatap alarak “Bu ne biçim kanundur, ne biçim Müslümanlıktır, benim oğlumu götürmüşler dünyanın köşesine. Hiç mi merhametin yok, Müslümanlık böyle bir şey midir? Erdoğan cezaevindeydi dünya kadar ben ona ağladım. Dedim cezaevindedir. Çıktıktan sonra başbakan oldu. Çocuklar gazete yere serdi ayakkabı koyuyorlar üstüne. Nasıl kızdım, dedim günahtır bunun fotoğrafı var üzerinde. Herhalde bu da hakkımı veriyor şimdi. Bak gittim oğlumun yanına varamadım yolda kaza yaptık. Selahattin yok kim bize bakacak? Yüzde 90 ben şimdi engelliyim. Valla hakkımı helal etmiyorum ona. Tenzile Hanım sağ olaydı ben onu şikâyet ederdim, Tenzile Hanım da kabul etmezdi bunu” konuşması yaptırılmış… 846 kişinin azmettirici katili olan terörist Demirtaş’ı tanımasak annesinin “Müslümanlık, kanun, merhamet, günah, engelli olmak, Selahattin dışında bize bakanımız yok…” süslemeleriyle hepimiz etkileneceğiz.
Bu kurguyu kim yaptıysa gerçekten duygusal damarı yakalamak için Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın merhum annesi Tenzile Hanım’ın ismi zikredilerek dram içerikli oyun sahnesi kurmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu çağrıyı yapan Sadiye Demirtaş’ın diğer oğlu Nurettin Demirtaş da dağlarda askerimize kurşun sıkan, terör eylemleri yapan ve “en çok aranan teröristler” listesinde yer alan bir teröristtir. Yani Demirtaş ailesi terör örgütü PKK’ya hizmette sınır tanımamaktadır.
Nurettin Demirtaş da aynı Selahattin Demirtaş gibi PKK çizgisindeki DTP isimli kapatılan bir partinin Genel Başkanı idi. İşlediği suçların cezasından dolayı Türkiye’den kaçmış, Kandil’e sığınmış ve eline silah alıp terör eylemlerine başlamıştır.
Ama TSK-MİT iş birliğiyle onun da ölü olarak ele geçirildiği operasyonu yakınlarda duyacağız. Nurettin Demirtaş’ın Sadiye anası “Oğlum Türk devletine teslim ol, teröristliği bırak” çağrısı yapmazsa, ölüsüne ağlayacağı günler de yakındır. Selahattin Demirtaş’ı da tutuksuz yargılamaya başlasınlar emin olun, Türkiye’den kaçıp Kandil’e sığınacak ve eline silah alarak terörist olmanın o boyutunu da yaşayacaktır.
Hazırlanan belgeselde Türk devletine PKK’lı bir terörist olarak kafa tutan Selahattin Demirtaş yoktur.
Hendek-çukur olaylarında 793 askerimizi, polisimizi şehit eden PKK’lı teröristlere “Alınlarından öpüyorum, şanlı, görkemli direniş gösteriyorlar, Hendek kazmayıp ne yapacaklar?” diye destek veren Selahattin Demirtaş yoktur.
“Türkiye’yi böleceğiz, Kürdistan’ı kuracağız” diyen Selahattin Demirtaş yoktur. “PKK’lı teröristlerin dirisine, ölüsüne sahip çıkacağız” diyen Selahattin Demirtaş yoktur.
Terörle mücadele eden askerimize, polisimize “Büyük temizlik operasyonuymuş, siz ancak bu toprakların kanalizasyonunu temizlersiniz” şeklinde hakaret eden Selahattin Demirtaş yoktur.
Yani izlediğimiz belgeselde bizim bildiğimiz terörist Demirtaş’tan eser yoktu. Eşiyle hüzünlü konuşan, çocuklarının doğum gününü kutlayan bir Demirtaş izlettiler.
Oysa terörist Demirtaş’ın şehit ettirdiği 793 askerimiz, polisimiz artık çocuklarının doğum gününü kutlayamıyor. O şehit çocuklarının artık yolunu gözlediği bir babası yok…
Belgeselde duygusallık yaratmaya çalışan Selahattin Demirtaş’ın eşi ve annesi hiç onu teröristlik yaparken uyardı mı acaba?
“Askerin, polisin, masum insanların evlerine ateş düşürmeyin. Çocukları yetim, öksüz bırakmayın. Bırakın artık şu bombayı, silahı, mayını, vatana ihaneti” diye uyarmışlar mıdır? Uyardılarsa söylesinler en azından bilgi sahibi olalım. O yüzden böyle ağıtlı, zorlama duygusal yaratmaya çalışan belgesellere gerek yoktur.
Tavsiye edilen kitaplarında bile PKK’lı teröristlerin hayatını anlatan, bilinen 846 kişinin ölümünde azmettiricilik yaptıran terörist Demirtaş’ı savunan kim varsa onun suç ortağıdır.
Terörist Demirtaş, bölücü suçlarının ve 846 kişinin ölümünde azmettiricilik yaptırmanın bedelini acilen ödemelidir. Elbette bu manada hukuk reformu Türkiye için şarttır.