TÜRKEŞ DÜŞMANLARI, TÜRKEŞ İSMİNE SIĞINIYOR!

Yıldıray ÇİÇEK

Recep Tayyip Erdoğan'ın kontrolünde olan AKP yandaşı gazetelerde, son günlerde Başbuğ Alparslan Türkeş'in fotoğrafları altında "Türkeş de başkanlık diyordu" başlıklı haberleri sık sık görmeye başladık. Çünkü Cumhurbaşkanı görünümlü Recep Tayyip Erdoğan "Başkanlık Sistemi" adı altında "Tek Adam" sistemine geçebilmek adına 2015 seçimlerine kendince anlam yükleyerek AKP'ye oy istemeye başlamıştır. AKP'nin yazarı, yorumcusu, yöneticisi, mafya bozuntusuhepsi bunun için propaganda seferberliği başlatmıştır.  

Başbuğ Alparslan Türkeş'in fikir ve düşüncelerine yedi göbekten düşman olan adamlar, şimdi akıllarınca ona methiye diziyorlar.  

Ey Recep Tayyip Erdoğan!

1991 yılında Refah Partisi İl Başkanı iken danışmanın olan ve ondan sonra da gidip PKK'nın partisi HADEP'te Genel Başkan Yardımcılığı yapmış olan ve şuan AKP milletvekili olan Mehmet Metiner'e hazırlatıp altına imza attığın "Kürt Raporu'nda" Başbuğ Alparslan Türkeş'e "Kafatasçı-Irkçı"diye hitap eden sen değil miydin?

Başbuğ Türkeş'in ömrünün son anına kadar mücadelesini verdiği ve bayraktarlığını yaptığı Türk milliyetçiliği davası için "Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık" diyen, onun kurduğu Ülkücü Hareket'e her daim düşmanlık eden, onun Ülkücü evlatlarına hakaretler eden sen değil misin?

Başbuğ Alparslan Türkeş'in vurguladığı "Başkanlık Sistemini" kendi haram saltanatlarını kurmak için alet edenler, gerçekten beyinleriyle değil, başka organlarıyla düşünmekte ve bunu da propaganda diye sunmaktadır.

Başbuğ Alparslan Türkeş'in 1970 öncesindeki bazı konuşmalarında "Tek başkan, Tek Meclis"düşüncesi vardır. ‘Tek Meclis’ten kastının da 27 Mayıs'ın kurduğu senatonun kaldırılması olarak herkes biliyordu.12 Eylül sonrası da bu durum ortadan kaldırıldı. Kendi şartlarına uygun bir dönemde "Tek başkan, Tek Meclis" demiş ama ondan sonra hiçbir yerde parlamenter sisteme karşı çıkan konuşması olmamıştır. 1980 sonra kurduğu partilerde ve tekrar açılan MHP'nin hiçbir toplantısında, faaliyetinde"Başkanlık Sistemini" istediğine dair açıklaması yoktur.  

Hepimizin bildiği eski bir fıkradır:

Bektaşi'ye "Neden namaz kılmıyorsun?" diye sormuşlar, "Cenab-ı Allah Kur'an'da namaza yaklaşmayın buyuruyor" cevabını vermiş. "Ama o âyetin başında 'İçkili iken...' deniyor" diye hatırlattıkları zaman da, Bektaşi "Ben hafız değilim, o kadarını bilemem" demiş. 

AKP'li bazı yandaş soytarıların Başbuğ Alparslan Türkeş'in "Başkanlık Sistemine" bakışına yaklaşımları da bu şekildedir.

Başbuğ Alparslan Türkeş'in ölçüsü "Milliyetçi Hareket Partisi'nin  yolu, hukukun üstünlüğünü esas alan, çok partili, demokratik, parlamenter, hürriyetçi nizamdır." şeklinde kitaplarına yansıyan düşüncedir.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli geçmişte de "Başkanlık Sistemi" için Başbuğ Türkeş'in ismini sinsi düşüncelerine alet etmeye çalışan zihniyete "Ancak fikriyatımızın pusulası niteliğinde bulunan bu eserin, ‘Tek Başkan-Tek Meclis Sistemi’nin izah edildiği bölüme dar, kısır, sabit ve çapsız bir zihniyetle yaklaşması Dokuz Işığı layıkıyla anlamadığına delil teşkil etmiştir.

Dokuz Işık'ta tarih ve töremiz bağlamında, milli ve üniter devlet çatısı altında başkanlık sisteminin savunulduğu ve tavsiye edildiği hepimizce bilinen bir husustur.

Ancak bunun şartlarının, ortamının, siyasi ve toplumsal ikliminin oluşması ve olgunlaşması için; otoriter heveslerin, dikta özlemlerinin terk edilmesi, üstelik Türk milletinin bir ve bütünlüğü konusundaki tüm kaygıların giderilmesi keyfiyetten öte bir zorunluluktur.

Başbakan Erdoğan, başkanlığı şahsi egolarını tatmin, bölünmeyi sağlama, üniter yapıyı federasyonla yer değiştirme amacıyla benimsemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti'ni "Anadolu Halklar Topluğu" haline dönüştürmeyi, Türk milletini etnik kimliklere geriletmeyi bu yolla gerçekleştireceğini hesap etmektedir.

Şüphesiz bu konuda en büyük engel olarak partimizi gördüğünden, merhum Başbuğumuzu ve düşüncelerini pervasızca, kurnazca ve işgüzarca amaçlarına istismar etmekten kaçınmamaktadır.

Başbakan Erdoğan şayet, Dokuz Işığın tüm ilkelerini kabul ettiğini itiraf eder, yıkımdan dolayı özür diler ve bu zamana kadar ki çarpık ve dağılmayı teşvik edecek politikalarından caydığını açıklıkla beyan ederse kendisine söyleyecek sözümüz elbette olmayacaktır." şeklinde cevap vermişti.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin 2012 yılında yaptığı bu açıklama içinde birde "Bilinmelidir ki, Başbakan Erdoğan'ın başkanlık sistemine istekli olması Türkiye Cumhuriyeti'nin feshedilmesine ve milletimizin ayrıştırılmasına dönük sinsice döşenmiş tuzaklarla doludur. Bu itibarla Milliyetçi Hareket Partisi başkanlık sistemine karşı duracak, karşı gelecek ve karşı çıkacaktır." şeklinde bir ifade var ki, bu zaten her şeyin özeti durumundadır.

Yandaş zavallılar öyle bir yazılar yazıyorlar ki, sanırsınız Başbuğ Türkeş "Başkanlık Sistemine geçilsin ve başkan da Recep Tayyip Erdoğan olsun" diye vasiyet bırakmış…

Düşmanı oldukları Başbuğ Alparslan Türkeş'i bile siyasi menfaatleri için kullanmaktan dahi utanmıyorlar. Bunlar için yeter ki, şahsi ve siyasi menfaat olsun hiçbir şeyden utanma duymadan her işe girişirler. Bu mesele de buna bir örnektir.

Başbuğ Türkeş'in hayatı boyunca karşı çıktığı, mücadele ettiği tipler Recep Tayyip Erdoğan gibi Türklük, milliyetçilik ve Ülkücülük düşmanları olmuştur. Türkiye "Başkanlık Sistemine" geçme ihtiyacı duysa bile, Türk milliyetçileri nazarında Recep Tayyip Erdoğan oraya layık görülecek son isim bile değildir.

Recep Tayyip Erdoğan "Türkiye 36 etnik kökenden oluşan mozaiktir" düşüncesine sahiptir.

Başbuğ Alparslan Türkeş "Ne mozaiği ULAN mermer mermer" diye haykırır.

Recep Tayyip Erdoğan "Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık" düşüncesine sahiptir.

Başbuğ Alparslan Türkeş "Bizim milliyetçiliğimiz, Türk milletine karşı duyulan derin ve köklü bir sevgi ve Türk milletinin içinde bulunduğu müşkül durumdan bir an önce en modern, en ilmi metotlarla çıkarılarak en kısa yoldan modern uygarlığın en ön safına geçirilmesini sağlama duygusundan kuvvet alır" şeklinde milliyetçilik tarifinin sahibidir.

Recep Tayyip Erdoğan, PKK açılımı yapar, PKK'lılarla yanyana gelir, aynı hedefe kolkola yürür. Federasyon, eyalet kurma peşindedir.

Başbuğ Alparslan Türkeş "Milletin birliğini ve bütünlüğünü bozma yolundaki bütün hareketlerin ve Devletimizi bölme yolundaki her adımın karşısında duracağız. Ne siyasi çözüm, ne özerklik, ne de federasyon asla kabul etmeyeceğimiz şeylerdir." diyerek haykırışın sahibidir.

Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin 22 İslam ülkesinin haritasını, sınırını ve rejimini değiştirme projesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin "Eş başkanı" olarak görev yapar.

Başbuğ Alparslan Türkeş "Ülkücüler, İnsanlık Âlemi İçinde Ne Uşak Olmayı, Ne de Başkalarını Uşak Olarak Kullanmayı Kabul Etmeyen, Şerefli Bir Bayrağın Taşıyıcısıdır."sözüyle milli duruşun kalesi olduğunu gösterir.

Bu konuda o kadar örneğimiz var ki, yaz yaz inanın bitmez ve sayfalara sığmaz.

Yani özet olarak diyeceğimiz o ki, bu dünyada Alparslan Türkeş ve Recep Tayyip Erdoğan ismini yanyana getirmek sadece akli dengesi bozuk olanların, tilki kurnazlığında olanların çabasından başka bir şey değildir.

O yüzden özellikle Başkanlık Sistemi tartışmalarının yaşandığı şu günlerde tüm MHP'liler ve Ülkücüler, Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AKP'nin propaganda oyunlarına oldukça dikkatli olmalıdır.

Başbuğ Alparslan Türkeş'in "Her şahıs, her kişi, düşmanlarımıza karşı canlı bir propaganda vasıtası olmak zorundadır." sözüyle hareket ederek hepsinin maskesini düşürmeliyiz.

MHP'lilerin, Ülkücülerin Türklük düşmanlarıyla, milliyetçilik ve Ülkücülük düşmanlarıyla bir işi olmayacağını tüm dünya bilmelidir.  

ERDOĞAN'IN MİLLİYETÇİLİK OYUNU! https://www.ulkucumedya.com/tayyip-erdogan-ve-akplilerin-milliyetciligi-iste-bu.html

BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ: YIKIL ORADAN KÖPEK https://www.youtube.com/watch?v=lGyM0eY0RD8

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.