Irak'ta Barzani'nin yaptığı korsan kongre sonrası tüm dengeler değişti. Arkasına ABD ve İsrail'i alan Barzani "Referandum olmazsa savaş olur" diyerek kendisine karşı çıkanları tehdit ediyordu. Barzani'nin planı 25 Eylül'de düzenlediği sözde bağımsızlık referandumundan genişlemiş bir alan ve yetki çıkarmaktı. Gelinen noktada şimdi kendisi çok durumdadır. Irak'ın kuzeyinde kendisine yönelik isyanlar başlamış, peşmergeler kendisini bir kaşık suda boğacak hale gelmiştir. Peşmergeler şimdi Barzani'nin bürolarını, posterlerini yakmaktadır. O herkesi tehdit eden Barzani adeta yer yarılmış içine girmiştir. Korsan referandumdan bu yana kendisini gören yoktur.
Barzani'nin ABD ve İsrail destekli korsan referandumu sonrası Türkiye, İran ve Irak Merkezi Hükümeti arasında yaşanan uyumlu ittifak ve yaptırımlar Barzani'nin yenilgisi hazırlamıştır. Bugün Barzani'ye yönelik başlayan isyanın ana sebebi de bu yaptırımlardır. Irak'ın kuzeyinde ekonomik sıkıntılar ana gündem olmuş, Barzani elindeki alanları da kaybetmiştir.
Barzani hâkimiyetini kaybedince, Irak'ın kuzeyinde terör örgütü PKK alan hâkimiyeti kurmaya çalışmaktadır. Bu amaçla da Kandil'de kontrolü altındaki bölgelerde Barzani yönetiminden ayrı bağımsız yönetim ilan etmiştir. Türkmen kentlere yönelik terör eylemlerini artırması da buna bağlı bir gelişmedir.
Terör eylemleriyle "Biz buradayız" mesajları vermektedirler.
Özellikle Türkmenlere yönelik eylemler intikam amaçlıdır. Barzani'nin korsan referandumu sonrası yaşanan gelişmeler en çok Türkmenleri rahatlatmış, derin bir nefes almasını sağlamıştır. Türkmenler yaşadıkları yerlerde biraz ayağa kalkmış ve özgüveni yerine gelmiştir. Özellikle Kerkük'te Türkmen bayrağının dalgalanmadığı, Bozkurt işaretinin yapılmadığı yer hemen hemen hiç yok gibidir. İşte bu manzara hem PKK'yı, hem Peşmerge sürüsünü oldukça rahatsız etmektedir. O yüzden Türkmenleri hedef seçmektedirler.
Bu noktada Türkmenlere çok büyük sorumluluk düşmektedir. Kısmen yaşanan rahatlık Türkmenler üzerinde rehavet yaratmamalıdır. Hâkimiyeti ele aldığı yerlerde, özellikle Kerkük'te her türlü önlemini almış Türkmen birliğini oluşturmalıdır.
Barzani mevta gibi görünse de küresel çeteler adına bölgede yeni Barzaniler bulmak zor değildir. ABD'nin tonlarca silah yardımı yaptığı terör örgütü PKK boş durmayacak ve terör eylemleriyle ABD-İsrail taşeronluğuna devam edecektir. Kandil'deki bağımsızlık ilanı da bu manada dikkate alınmalıdır.
Türkiye, İran ve Irak merkezi hükümeti bu gelişmeler karşısında yine işbirliğini sürdürmelidir. Çünkü ABD ve İsrail'in PKK'yı maşa olarak kullanmasının her faturası, bu üç ülkeyi direkt ilgilendirmektedir. Dört parçalı sözde Kürdistan hedefinden bunlar vazgeçmiş değildir. Bu hedef her daim diri durmaktadır.
Bölgedeki işbirliği ABD, İsrail ve PKK'nın oyununu bozabilir. Aynı Barzani'nin referandum oyununu bozduğu gibi…
Türkiye, İran ve Irak'ın hedefi Irak'ın toprakları içindeki Kandil'i temizlemek olmalıdır. Aksi halde kanlı bu mikrop, ABD ve İsrail tarafından beslendikçe terör eylemlerini buradan yönetmeye devam edecektir. Suriye'deki PKK'yı devletleştirme çabaları, Kandil'deki PKK'nın kolu, bacağı kırıldığında bitirilmiş olacaktır.
Türkiye özellikle son 1.5 yıldır terörle mücadelede tavizsiz davranmaktadır. Açılım safsatasının zararları görülmüştür. AKP hükümeti Barzani'nin gerçek yüzünü geçte olsa anlamıştır. O yüzden bölgesel işbirliğinde Türkiye öncü olmalı, bölgedeki terör tehditini de ortadan kaldıracak adımlar atılmasını sağlamalıdır.
AKP hükümetinin Irak ve Suriye üzerindeki politikaları şuan için olumludur. Duruşu, diğer ülkeleri olaylar karşısında yönlendirişi Türkiye adına kazançtır. Geçmişteki hatalarını tekrarlamadan bu çizgisini muhafaza etmelidir.
Irak işgali sonrası tutumu, Suriye'deki iç savaş sonrası tutumu nasıl yanlışlar barındırıyorsa, bugünlerdeki tutumu da olması gerekendir.
Türkiye'yi kuşatma süreci devam ettiği gibi, Türkiye'nin kuşatmayı yaracak iradesi de güçlenmektedir. Türk milleti birlikteliğini koruduğu sürece her belanın üstesinden gelecektir.
Irak ve Suriye'deki gelişmeler Türkiye'nin önemli sınavıdır.
Bölgesel işbirliğindeki akılcı, mantıklı adımlar bu sınavları başarıyla geçmemizi sağlayacaktır.
Bize düşen Türkiye'yi yönetenleri doğrularda desteklemek, yanlışlarda uyarmaktır.