Bu ülkede yaşayıp da akıl sağlığı yerinde olan herkesin gördüğü tablo budur, sorduğu sorular bunlardır.
Bir cevap bulabilen var mı bilmiyoruz, ama bu gidişin sonunun felaket olduğunu görmek ve anlamak için kâhin olmak gerekmiyor.
Hiçbir ülke, hiçbir devlet, hiçbir millet bu kadar yalana, talana ve ihanete bu kadar tahammül edemez ve bunun altından kalkamaz.
Türk milleti için de artık duvara dayanılmıştır.
Allah rızası için birisi çıksın iyi bir şey söylesin, ümit veren, heyecan uyandıran bir ihtimalden söz etsin.
Yol yapmak, köprü yapmak güzel de, bedeli bu kadar ağır ve derin mi olmalıdır?
Kaldı ki, yapılanla harcananın orantılı olduğunu kim söyleyebilir? Hadi bunları kabul ettik.
Peki, bu kadar ihaneti, yıkımı, bölünmeyi, şehidi, yetimi nereye koyacağız? Kim getirdi ülkeyi bu hale?
Yarının daha iyi olacağı ümidini taşıyan tek bir Allah'ın kulu çıkar mı?
Borcun, yitiğin, işsizliğin, çürümenin hesabını yapan var mı?
Ekonomi her tarafından imdat sinyalleri veriyor.
İşsizliğin ve çaresizliğin beraberinde nasıl bir çürüme, çürümenin de nasıl bir sosyal yıkım getirdiğini anlamak için daha ne olması gerekiyor?
Zakir TOPDUR