Şu kadar asker, şu kadar polis, şu kadar öğretmen, şu kadar hukukçu, şu kadar sağlıkçı, şu kadar sanayici, iş adamı, esnaf, sivil toplum mensubu, gazeteci FETÖ'den alınıyor, yargılanıyor; ama nedense siyaset ayağı olmuyor?
Türkiye'de, bu ve buna benzer faaliyetler, özellikle FETÖ gibi devletin bütün damarlarına sirayet etmiş, adeta devletin hücrelerinde yapılar oluşturabilmiş, kozmik odalara adım atabilmiş, dış bağlantılı bir yapı, siyasi ayağı olmadan bu kadar hızlı koşup, mesafe alabilir mi?
Şu anda devleti yöneten kadrolar; öncelikle devletin mağduriyetinin yanında yer almak zorundadır. Böyle bir dönemde, "Benim partimde FETÖ'cü yok" anlayışı kısırdır, komiktir, inandırıcılıktan uzaktır. Arızalı olan "Benim FETÖ'cüm iyidir" yaklaşımıdır.
Türkiye'nin FETÖ ve PKK'ya karşı yürüttüğü mücadele aksamadan ve hızla devam etmelidir. ABD'nin PKK/PYD ile Suriye'de verdiği görüntüler ortadadır.
Bir NATO ülkesi olan Türkiye'nin, sınırlarının ve vatandaşlarının güvenliği teröristler tarafından tehdit edilmektedir. Böyle bir süreçte; NATO ülkesi olan ABD'nin, Türkiye'nin yanında yer alması gerekirken, PKK/PYD'ye silah yardımı yapması nasıl izah edilebilir?
Aynı ABD'nin diğer terör örgütü olan FETÖ elabaşına hala sahip çıkıp, ev sahipliği yapması hangi anlama gelmektedir. Mesele gayet açık ve nettir.
ABD, Türkiye'nin şu anda acımasızca mücadele ettiği FETÖ ve PKK terör örgütlerinin hamisi durumundadır. Silah ve mühimmat vererek destekçisi konumundadır.
İktidarı da muhalefeti de artık durumu ve vaziyeti bir an önce kavramak zorundadır. Durum acildir ve Türkiye Lider Devlet Bahçeli'nin sık sık hatırlattığı üzere bir beka sorunuyla karşı karşıyadır!...
Sayın Cumhurbaşkanı, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin uyarılarına kulak vermeye devam ederek, FETÖ ve PKK ile etkin mücadele kararlılığından asla taviz vermemelidir!
Lider Devlet Bahçeli'nin yolu Türklüğe duyduğu aşktır. Bu nedenle; Türkiye'yi bölgede de dünyada da daha da güçlendireceği, söz ve itibar sahibi yapacağı muhakkaktır...
Zakir TERCAN