Ana kucağından toplama kampına
Doğu Türkistanlıyı toplama kamplarına dolduran Çin yönetiminin insanlık dışı bir uygulaması daha ortaya çıktı. Pekin, kamplarda köle gibi çalıştırıp, vahşi işkencelerden geçirdiği Müslümanların çocuklarını da yoğun güvenlikli özel merkezlerde topluyor.
1 milyonu aşkın Doğu Türkistanlıyı toplama kamplarına dolduran Çin yönetiminin insanlıkdışı bir uygulaması daha ortaya çıktı. Pekin yönetiminin, kamplarda köle gibi çalıştırıp işkencelerden geçirdiği Müslümanların çocuklarını da yoğun güvenlikli özel merkezlerde topluyor.
Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde, aileleri ‘eğitim yoluyla dönüştürme merkezi’ veya ‘mesleki eğitim merkezi’ olarak adlandırılan kamplara alınan Müslüman Uygur ve Kazak çocukların yatılı okul veya kreşlere gönderildikleri ve buralarda propagandaya maruz kaldıkları ortaya çıktı.
Çin’deki dini özgürlükler ve insan hakları konularında yayım yapan İtalya merkezli ‘Bitter Winter’ adlı dergi, ebeveynleri kamplara alınan Uygur ve Kazak çocukların ‘sevgi dolu kalp’ anlamına gelen ‘Ayşin’ adlı kreş ve okullarda beyinlerinin yıkanmaya çalışıldığını iddia etti. Çocukların, yoğun güvenlik önlemleri altında ve dış dünyaya sınırlı erişimin olduğu bir hayat yaşadığı ifade edildi. Dergi, haberinde yüksek duvarlar ve tel örgülerle çevrili okullarda tutulan çocukların, ebeveynleriyle sadece ayda bir kere ve görevlilerin nezaretinde görüntülü olarak görüştürüldüğünü, çocukların görüşmenin ardından ağlayarak anne babalarının yanında olmak istediklerini söylediğini aktardı.
Bitter Winter, ebeveynleri kamplara alınan çocukların tutulduğu ‘sığınma evi’ olarak adlandırılan tesislerden birine ait olduğu öne sürülen bir de video yayınladı. Sincan Uygur Bölgesi’nin Kazak Özerk Vilayeti’ndeki Çapçal kasabasında bulunduğu belirtilen tesisin, geçen yılın ağustos ayında çekildiği belirtilen görüntülerinde, kapısında bulunan polis merkezinde ziyaretçilerin kimlik bilgileriyle kayıt yaptırarak girebildiği gözlenirken, binaya erişimin sağlandığı kapılarda da şahsi eşyaların güvenlik kontrolünden geçirilmesi isteniyor. Tesise alınan çocukların Çince giriş kaydı evrakları üzerinde yer alan ifadelerde, hem anne hem babası kamplara alınan çocuklar için “çifte alıkonulmuş aile” tanımlaması yapılıyor. Görüntülerde, büyük gözetleme direkleri, duvarlarda dikenli teller, her noktaya yerleştirilmiş kameralar dikkati çekiyor. Kampları koruyan asker vepolislerin gözlendiği görüntülerde çocukların tutulduğu yatakhanelerin girişinde “Ben Çinliyim ve ülkemi seviyorum” gibi propaganda sloganlarının yer aldığı görülüyor. ‘Sığınma evinin’ BM raporlarına göre en az 1 milyon kişinin alıkonulduğu kamplara ait olduğu öne sürülen görsellerle benzerliği de dikkati çekiyor. Bitter Winter’a konuşan okuldaki bir öğretmen, özellikle akşam olduğunda çocukların “Anne babamı istiyorum, eve gitmek istiyorum” diyerek ağladığını ve en çok bu durumun okuldaki görevlileri zorladığını belirtiyor.
Haberde öğretmenlerin de isteğinin dışında atandığı iddia ediliyor. Güvenlik kaygıları nedeniyle ismi açıklanmayan bir öğretmen, dergiye yaptığı açıklamada, “Birçok öğretmen yorgunluktan tükenmiş durumda. Çözüm yok. Han milliyetine mensup bir Çinli veya Uygur olmanızdan bağımsız olarak yanlış bir şey söylediğiniz sürece süresiz olarak öğrenim görmeye gönderiliyorsunuz. Eviniz boş kalıyor ve çocuğunuz eğitim için bu sığınma evlerine yollanıyor” ifadelerini kullandı. Çinli insan hakları kuruluşları, Sincan’da milyonlarca Uygur’un “yeniden eğitim” gerekçesiyle toplama kamplarında tutulduğunu bir süredir uluslararası toplumun gündemine getirmeye çalışıyordu. BM Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi’nin Çin’de ayrımcılığa uğrayan topluluklarla ilgili İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlediği toplantıya katılan insan hakları kuruluşları, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yerel yöneticilerin siyasi olarak sakıncalı tutumlar içinde olduğunu iddia ettiği bireyleri siyasi eğitim merkezlerinde alıkoyduğunu öne sürmüştü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.