Ülkücünün Çilesi...

Ülkücünün Çilesi...

Her Ülkücü tanır. Galip Erdem’in yazılarını her ülkücü okumuştur. Galip Erdem Ülkücü Hareketin şahlanmasında önemli katkılara sahip bayraklardan birisiydi.

Her Ülkücü tanır. Galip Erdem’in yazılarını her ülkücü okumuştur. Galip Erdem Ülkücü Hareketin şahlanmasında önemli katkılara sahip bayraklardan birisiydi.

Ülkücülerin hayatının bambaşka olduğunu ve onlar için rahatlık kelimesinin sözlüklerde bile yeri olmadığını, daima bir mücadele içinde ömür tükettiklerini belirtiyordu. Şu cümlelere baktığımızda yüreğimizin ne kadar acıdığını daha iyi hissettik. Galip Erdem Ülkücünün Çilesinde ne diyor bakalım; Hemen herkesle, her şeyle zaman zaman çatıştıkları görülür. Arkadaşları ile, aileleri ile, hatta sevdikleri ile... Belli bir ülkünün esaslarından ziyade politikanın değişen icaplarına uymayı tercih eden kudret sahipleri ile de sık sık ihtilafa düşerler. Çok defa, başları belaya girer; gene de sinmezler. Bu halleri "kalabalık"a göre uslanmamaktır; kendilerine göre de, yılmamak. Ülkücü dünya nimetlerinden yana nasipsizdir. Gözü yoktur ki, nasibi olsun. Bir lokma, bir hırka ona yeter. Paraya karşı o kadar müstağnidir ki, halkın hayretine sebep olur. Herkesin istediğini istemez, ne istediğini de herkes anlayamaz. Kendi zevkleri dışında zevk tanımayanların gözünde “zevksiz” bir adamdır! Küçümserler onu, hayatı anlamamakla, üç günlük dünyanın hakkını vermemekle itham ederler. Böyle davranışlara hiç önem vermez. Elverir ki, inandığına dokunulmasın. Kalabalığın nazarında o, zavallı bir hayalperesttir. Olmayacak fikirlerin rüyasına dalmış öylece uyumakta, başkalarını da uyumaya teşvik etmekte… Bir gün fikirlerinin gerçekleştiği görülse bile, Ona hiç kimse “aferin” demez. Üstelik “böyle olacağı zaten belli idi” buyurulur. Ülkücünün, ülküsü ile münasebeti, hakiki bir aşkta sevenle sevgilinin münasebetine benzer. Hep verir, hiç almaz. Sevgili nazlıdır, sitemi eksik etmez, incinmeğe de hiç gelemez. Diğer sahalarda umumiyetle dikkatsiz hareket eden Ülkücü, sevgili bahis konusu oldu mu baştanbaşa haysiyet kesilir. Şahsına fenalık yapanlara pek aldırmaz ama, ülküsüne yan gözle bakanlara tahammülü yoktur. Sadakati için karşılık beklemez, mükâfat istemez, bir garip kişidir… Ülküsüne hizmet edenlere son derece hürmetkârdır. Gerçek aşıklar gibidir; kıskanmaz. Sevgilisinin sevildikçe güzelleşeceğini bilir. Sevmenin gururu yegane süsüdür. Ülkücünün en çok dinlediği “nasihat” tır. “Yapma ” derler, ” hayatını heba etme” derler, “gününü gün et ” derler. O kadar çok şey söylerler ki, hiç bitmez. O hepsini dinler, ama hiçbirini tutmaz, gene bildiği gibi yaşar. Ülkücülerin en amansız düşmanları “eyyamperest” lerdir. Menfaatlerine tapan bu adamlar, daha çok kazanmalarına, daha rahat yaşamalarına mani olacak sanırlar da, ülkücüleri ezmeğe çalışırlar! Ne garip tecellidir ki, ülkücünün gayretlerinden en çok faydalananlar da “eyyamperest”lerdir. Gün gelir, ecel hükmünü icra eder, ülkücü dünyasını değiştirir. “Kalabalık” o’na acır, daha iyi yaşamış olmasını temenni eder. Halbuki o, inançları uğrunda yaşamanın hazzını tadamadıkları için ömrü boyunca “kalabalık”a acımıştır.’’  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.